bugün

midnight in paris

insanın hayallerinin filmi. owen wilson'dan da gram haz etmem aslında ama burada sempatik gibiydi ya.

ünlü kişiliklerden en çarpıcısı, en iyisi dali'idi. adrien brody zaten evn sevdiğim 2 oyuncudan biridir, çok nokta bir karakter seçimi olmuş. bir kere marion cotillard gibi tablolardan fırlamış izlenimi veren biri vardı.

izlemeye başlarken sıradan romantik komedilerden biri gözüyle başlamıştım, tabi yanıldığımı anlamam uzun sürmedi.

bir yazar "woody allen'ın kendini anlattığını düşünüyorum" demiş. evet aslında mantıklı tarafları var. çünkü annie hall'ı izleyenler bilir, woody allen filmlerinde erkek başroller entellektüel açıdan yüksek olduğu için, beraber olduğu çoğu kızla mutlu olamaz.

burada da kendisine inanmayan, hatta "entellektüel" bulduğu paul'ün altına yatan nişanlısından bir hayır gelmeyeceğini anlayıp, adriana'nın güzel kollarına koşuyor.

ayrıca 2 sene önce gitmiştim paris'e bu kadar güzel değildi*
sonuç olarak gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir film, karman çorman yazdım ama yazının içinde spoiler var. o da benim hatam olsun.

8/10.