bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

hayat dediğin gelip geçici. koyduğum yerde değilsin. seni görmek isteyipte göremiyorsam yaşamanın ne anlamı var? ben bir tek seni gördüğüm zamanlar mutlu olduğumu hissettim. söndü kimi zaman mutluluğum. bazı zaman hiç bitmeyecek sandım. sevgili ben galiba olgunlaştım. yalnız kaldığım zamanlar gözlerimin dolduğunu hissediyorum. sonra aklıma " erkek adam ağlamaz" sözü geliyor. frenliyorum kendimi. olmak istediğim yerde olamıyorum. hayat şartları. ben bir tepede davul çalıyor, ışıkların ardında gizlenmiş fersiz gözlerimi sana doğru çevirip haykırıyorum..

-bugünde bitti. insanlar uyuyor. galiba bir tek şu harabe evin içinde gözleri parlayan kedi birde ben uyanığız. sende benim gibi ışıkların arkasında gizlenmiş, kirpikleri kapanmaya yüz tutmuş bir sitenin içinde uyukluyorsun. ben bir davul, bir tokmak ve bir çubukla seni bursa' nın tepelerinden selamlıyorum. sen her şeyden habersiz kapanmaya yüz tutmuş uzunca kirpiklerini ovuşturuyorsun. sırtı terli bir davul vakti aklıma sen geliyorsun. maksat insanları uyandırmak değil mi? daha sert vuruyorum tokmağı davula. daha çok kızıyorum. kızdıkça efkarlanıyorum sevgili. derin bir gecenin içinden çıkıyorum. davulumla ıssız karanlıkların ardında bitmek bilmeyen özlemimle yürüyorum. yürüyeceğim. şimdi gidiyorum. sen uyu. hastalanma sakın. keşke ölümün sen hariç sadece tüm insanlar için acı bir gerçek olduğunu söyleyebilseydim. fakat gerçek bu ya günün birinde sen de öleceksin. sakın olmasın. daha seninle işim bitmedi. lazımsın bana. şimdilik evlerin arkasında gizli bir hayalsin. geleceğim yanına bir vücut içine bürüneceksin. ben yine mutlu olacağım. ağladığım zaman kaybedeceğim. şimdi gidiyorum sevdiğim. ne tuhaf. sen 5 senelik bir hikayeden habersizsin. yine ne tuhaf sevgili.. sen aslında beni hiç sevmedin. ölünceye kadar da sevmeyeceksin..

kuytu evlerdeki karanlıkların aydınlığa dönüştüğü ışıl ışıl bursa manzarasında gece bitiyordu.. allah'ın muhafaza ettiği davulcu olay yerinden ayrılıyordu..