bugün

v for vendetta

izlenmeye değer ve yer yer cesur bir filmdir.

V for Vendetta filminin senaryosu Wachowski Kardeşler'e ait ama asıl kökü Alan Moore'un yarattığı bir fanzinden geliyor ki böyle bir kaynak da Wachowski kardeşler için zaten yeterince malzeme içeren bir hazine boyutunda.Her ne kadar bu böyleyse de diğer açıdan baktığımızda başta fanzinin yaratıcısı Alan Moore olmak üzere çizgi romanı okuyan V fanları film ile çizgi romanın birebir örtüşmediği fikrinde ısrarlılar.Çünkü bu kesimin böyle düşünmesinin temel dayanak noktası kahramanımız V'nin rolünün çizgi roman ile film arasında önemli bir değişim göstermesi..Çizgi roman okurları filmde V'nin ingiltere'deki baskıcı ve zalim diktatörlüğün devrilmesinden başka bir düşünce altyapısı oluşturulmadığını aksine bir durumun fanzinde var olduğunu savunmaktalar. Onların açısından V,çizgi romanda totaliter diktatörlüğün karşısında anarşist bir duruşa sahip olan savaşçıydı,filmde ise bu ideolojik altyapı bilerek veya bilmeyerek törpülenmiş ve V sanki bir düşünce savaşçısı değil de bir tür ''superhero'' diye tabir edilen olağanüstü özelliklerinin yanında başka bir nitelik taşımayan bir varlığa dönüşmüştü,.Yani aslında burda anlatılmak istenen şey V karakterinin bir özgürlük savaşçısı olmasının yanında eyemleriyle,tavır ve duruşuyla tam bir anti-faşist tez öne süren biri olduğuydu.işte çizgi roman hayranlarının takıldığı ve önemsediği nokta da buydu,filmde V karakterinin bu yönden içinin boşaltıldığını savunmaktaydılar.

Öte yandan V for Vendetta birçok yönden cesur bir film sayılabilir. Bir kere her şeyden önce 11 Eylül sonrası süreçte bu denli politik göndermeler yapabilmiş bir filmin çekilmesi çok şaşırtıcı. 9/11 paranoyasından ve bu paranoyadan yararlanan siyasi unusruların beraberinde getirdiği ''kaosun önlenmesi için yapılan ayrımcılığın legalite kazanması'' görüşüne inat,filmde günümüzde de çoğu ikinci sınıf insan muamelesi gören kesimlerin ezildği ön plana çıkarılmış.Anarşistler,dikta karşıtı hareketler ama özellikle de Müslümanlar ve eşcinseller filmde önemli derecede vurgu yapılan kesimlerdi.Bunların kanıtı olarak Dietrich karakterinin evinde işaretadamlarca yapılan baskında sadece Kur'an bulunmasının bile başlı başına idam sebebi sayılması, Evey'in kendi özgürlüğünü bulduğu hücrede eşcinsel mahkum Valerie'nin mektubunu okuması ve Evey'in o mektubu okurken hissettiği duygular bu vurguya kanıt olarak gösterilebilirdi.Bir değer cesaret örneği ise Hristiyanlığa ve özellikle Hristiyanlık üzerinden yapılan din istismarına yönelik bir protestoydu. ve bu belki de hepsinden daha cesurca yapılan bir hareketti.21.yüzyıl'da bile Dan Brown kitaplarının (başta tabii ki Da Vinci şifresi olmak üzere) Vatikan'da cayır cayır ve kimsenin müdahele etme gereği ve cesareti bile bulamadan yakıldığı bir dünya konjonktüründe ''pedofili sapkını'' bir psikopos karakterini filmde göstermek gerçekten de takdir edilmesi gereken bir tabu yıkma girişimi oldu.

Diğer bir açıdan V for Vendetta,izleyen ve filmi beğenen kişilere bir tür felsefe de yerleştirmeye çalışmıştır.V'nin şahsında oluşan özgürlük hareketi,baskıya ve zulme karşı başkaldırma,kısasa kısas düşüncesiyle oluşan haklı bir öc alma ama sadece ''adalet'' için alınan bir intikam serisi bu filmi ayrı bir yere koyan faktörlerdi.Çünkü filmi izleyen herkesin önünde açık bir şekilde ''devlet terörü'' dediğimiz olgu duruyordu ve bu içinde bulunduğumuz hayatta da var olan bir düzendi. Filmde V bu düzene bir son vermek,insanlığı gün geçtikçe yutan bu sistem(!)e ''dur'' demek için zaten organize ve haksız bir şekilde yasallaştrırılmış bu terörün mahvettiği hayatını sürdürüyordu. Artık onun için kaybedecek birşey yoktu aksine kazanacağı,ondan ve bütün insanlıktan alınan değerlerin geri verilmesi için sürdürmesi gereken bir ''vendetta''sı vardır ve bu kan davası suikastler bitene ve devrimin simgesi olacak parlamento binasının bombalanması hadisesine kadar devam etmeliydi. Evey'in korkuyla sorduğu ''Daha çok insan ölecek mi?'' sorusuna soğunkanlılıkla ''Evet'' demesi bu kararlılığın bir göstergesi sayılabilir.

Filmin olumsuz yönde eleştirilen bir tarafı olarak ise film sonunda baskıya karşı koyan halkın yaptığı devrimin kansız bir şekilde olmasıydı.Bu yönden filmi eleştirenler hiçbir devrimin kansız bir şekilde olamayacağını,filmde başbakan ve yardımcısı öldürülse bile polislerin ve diğer güvenlik görevlilerinin halkın üstüne ateş açmamalarının garip olduğunu,filmde Guy Fawkes maskeleriyle devrime katılan halkın güvenlik görevlilerinin arasından rahatça geçmesinin abartılmış bir sahne olduğunu ve bu olayın ''devrim'' denilen olgunun ruhuna aykırı bir görüntü çıkardığını öne sürdüler.

Filmde V harfinin sembolize ettiği şeyler ve dolayısıyla 5 rakamıyla ilgili bir fenomen yaratılmış.Bunun ispatı olarak şunlar gösterilebilir:
1-V for Vendetta ismi 5 heceden oluşur (V).
2-V karakteri Thomas Pynchon'ın V romanını okuyorken görülebiliyor çizgi romanda.
3-Çizgi romanda kullanılan Beethoven'ın 5. Senfonisi nota olarak 3 kısa ve bir uzun nota ile başlar. Bu da Mors Alfabesinde V harfine denk gelir.
4- ''Evey'' ismi 3 harften oluşur. Bunlar ingiliz alfabesinin 5. harfi olan E, Romen rakalmlarından beşe tekabül eden V, ingiliz alfabesindeki sondan beşinci harf olan Y (ya da 5'in karesi olan 25. harf).
5-V Larkhill kampında 5 (romen rakamıyla V) numaralı odada kalır ve burda işkence görür. 5 sayısının ikilik değeri 101'dir.Bu George Orwell'ın Nineteen Eighty- Four isimli romanındaki meşhur 101 numaralı işkence odasına gönderme yapar.
6-V'nin şahsi olarak kullandığı vecizesi 'Vi Veri Universum Vivus Vici'dir (By the power of truth, I, while living, have conquered the universe - Hakikatin kuvvetiyle, yaşarken ben, kainatı fethettim.) Görüldüğü gibi bu vecize her birisi V ile başlayan (Latincede U V olarak yazılır) V harfi ile başlamakta.
7-Kasım (November) Gregoryan takviminde v ile başlayan tek aydır.

Tabii ki bir sembolün bu kadar fenomenleştirilmesi tepki doğurabilir,belki çok daha derine inilip varsayımlar üzerine konuşulursa bunun ilerde ticari bir kazanıma yarayıp yaramayacağının düşünülmüş olması da akla gelebilir ama V karakteri filmde zaten bu çelişkiye bir açıklama getiriyor: ''Simgeler tek başına değerli değildirler,onları değerli kılan,onları yaratan çok sayıda insanın olmasıdır'' Simge ve sembollere gelmişken bunların bir tür entelektüeliteyle yaratılmış olması da dikkati çekmektedir. Beethoven'ın 5.senfonisi,Goethe'nin eseri olan Faust'ta geçen ''Vi Veri Universum Vivus Vici' sözü,V'nin evinde bulunan binlerce kitap hep bu kültürel kaynağı gösteren işaretlerdi ki bu da V karakterinin seyirciye yerleştirmeye çalıştığı felsefenin bir uydurmadan ibaret olmadığını anlatmaya çalışan kanıtlardı.
Filme tarihsel altyapısı yönünde bakarsak daha başlangıcından beri bu yöne vurgu yapılmakta. ''Remember remember the 5th of November'' sözü kafiye içeren bir söz oyunu olmaktan öte geçmişe atıf yapan bir slogan haline getirilmiş.1605 yılında eski bir asker ve koyu bir ingiliz Katolik olan Guy Fawkes,Anglikan devletin katolikler üzerindeki baskıya karşı olarak birkaç yandaşıyla bir araya gelmiş ve 4 Kasım'ı 5 Kasım'a bağlayan gece önceden kiraladıkları ve ucu parlamento binasına çıkan mahzene yerleştirdikleri barut fıçılarını ateşlemeye hazırlandığı sırada yakalanmış ve sonrasında idam edilmişti.işte şimdi de 400 yıl sonra (film yapım yılı 2005) bu filmde ilham alınan idol olarak karşımıza Guy Fawkes çıkıyor.1605'teki Barut ihaneti Komplosu'nda kullanılan mahzenin yerini metro tüneli,barut fıçılarının yerini metro treni ve son olarak da barutların yerini nitrojen bombaları alıyor ve post-modern bir Barut ihaneti Komplosu uygulamaya geçiriliyordu.Belki buradan bir eleştiri çıkarılacaksa o da Guy Fawkes'ın aslında filmde ''ilham alınacak bir idol'' haline getirilecek kadar büyük bir dava adamı olmadığı söylenebilir.Çünkü V for Vendetta'da V,Evey'i hücrede ''özgür bir asi'' haline getirtmekle uğraşıyor,ağzından laf alınmak için işkenceler edilen Evey'in konuşmaktansa susup ölmeyi tercih edeceği bir seviyeye getiriyor fakat maskesini kullandığı Guy Fawkes bunun aynısını 1605'teki tutuklanması sırasında yapmıyor ve işkence altındayken yandaşlarının isimlerini veriyor ve çatışmada ölen arkadaşları hariç diğerleriyle beraber idam ediliyor.Şimdi durum böyleyken filmde Evey'i özgürleştirmek için bilinçli bir şekilde yapılan kötü muamele filmin asıl kaynağıyla ne kadar örtüşüyor bu bir tartışma konusu haline geliyor. ''Remember remember the fifth of November'' ise günümüz ingiltere'sinde her yılın 5 Kasım'ında kutlanan Guy fawkes Günü'nün o dönemin suikastçilerinin temsili kuklalarının yakıldığı, çocukların ülkemizde bayram şekeri istemesi geleneği gibi kapı kapı dolaşıp ''garibe bir penny'' diyerek harçlık istediği bir şükran gününe dönüşmüşken,aslında herşeyin göründüğü gibi olmadığını duyurmaya çalışan önemli bir slogan gibi sanki.

Son olarak şu da belirtilmeli ki Hugo Weaving yüzü görünmese bile sesiyle iyi bir performans ortaya koyduğu kesin ve bundan dolayı övgüyü hak ediyor.Gerek sesinin görüntüsüyle bütünleşecek özellikte olduğu gerekse zaman zaman yaptığı vurgu tonlamaları filmi orjinal diliyle izleyenlerin dikkatini çekecek boyutta.Nathalie Portman ise Evey karakterinin gerektirdiği ne varsa yapmıştır ama son sahnede Parlamento Binası bombalarla patlarken müfettişin V için ''O kimdi?'' sorusu üzerine verdiği ''O Edmond Dantes'di,annemdi,babamdı,kardeşimdi,bendim,sizdiniz'' demesi filmin sonunu sanki yapay ve klişe bir duygusallığa bırakmış gibi oldu.

Kısacası V for Vendetta artıları ve eskileri olan ama sanki artıları daha fazla olan bir film,en azından çekilmesi bile sinemada önemli şeyleri değiştirecek,simgelere yeniden anlam kazandıracak,geçmişin izlerini bugüne taşıyabilecek bir film olmuştur