bugün

mustafa kemal atatürk ü sevmiyorum

affetmemize gerek olmayan beyanat.

şu olayı da anlayamıyorum. tamam, doksanlarda bazı fanatik atatürkçü arkadaşlar atatürkle ya da onun dönemiyle ilgili en ufak bir eleştiride bulunduğumuzda bizi gerici olmakla, şeriatçı olmakla falan itham ediyorlardı. nedense atatürkün dönemine, asr-ı saadet muamelesi yaparak benim gibi atatürke ve kemalist elite karşı gayet ılımlı ama aynı zamanda da kritik olan kesimleri, bir takım yobaz puştlarla aynı saflara doğru itekliyorlardı.

bana kalırsa akp döneminin en büyük kazanımlarından birisi bu oldu. akpnin ilk döneminde akpnin kurmaylarına "atatürkü ağızlarına bile almıyorlar" diye saldırmaya çalışan baykal chpsi, akp kadroları tarafından tabiri caizse iplenmedi bile. çok da makul bir karşılıktı bu. ne yani? iktidara gelen her parti ve onun kurmayları her açıklamalarında ayet paylaşır gibi atatürkten bir özlü söz paylaşmak zorunda mıydı? herkes atatürkü atatürkçüler kadar sevmek zorunda mıydı?

ardından resmi tarihe karşı çıkan söylemler dillendirilmeye başlandı ekranlarda. tamam dedik, oldu bu iş. çünkü bu ülkede atatürkü peygamberleştirme hareketleri de, onu deccalleştirenler de tarihimize karşı aynı cahilce ön yargılarda bulunuyorlar, gerçekleri değil duymak istediklerini dinliyorlar/okuyorlardı. işte bu süreçte kendim gibi ılımlı ve kritik bakan insanların ne kadar da çoğunlukta olduklarını görmeye başladım. dahası, atatürkçülüğü hayat felsefesi haline getirmiş arkadaşlarımdan bile "yaa neticede hatasız kul olmaz, benim de eleştirdiğim şeyler var" sözünü duymaya başlamıştım ki bunu tüm kalbimle söylüyorum: bu atatürkçüler adına bir "çark etme" durumu değil, ileri adım atma durumudur. artık atatürkçüler türkiyenin yakın siyasi tarihindeki sorunlarla ilgili * * * çok daha akılcı, rasyonel ve tutarlı her şeyden önce çok daha insancıl fikirler üretebiliyorlar, yorum getirebiliyorlar. siyasal islamcı kitlenin içine düştüğü girdapla bunu kıyaslayınca, bu çeşit bir tepki vermenin her yiğidin harcı olmadığı ortadadır diye düşünüyorum.

şimdi anlayamadığım nokta tam da burada başlıyor, atatürkçü kitle kendisini revize etmişken, bu kadar ciddi bir dönüşüm geçirmişken; neden halen hükümet yanlısı bir cenah inatla ve zorla atatürkçülerin teee zamanında uygulamaya soktuğu ve başarısız oldukları bir metodu 21. yyda uygulamaya koyuyorlar? neden bunun başarısız olacağını bile bile aynı hataya düşüyorlar?

neden mi bahsediyorum? benim doksanlı yılların sonunda ve milenyumun başında yaşadığım sıkıntıların aynısını bugün atatürkçülerin yaşadığından bahsediyorum. tamam, atatürk dönemi incelensin dedik, tek parti dönemi araştırılsın dedik. ama bunu derken kafasına fes takmış akli dengesinden şüphe edilen heriflerin atatürkü yerin dibine sokmasından bahsetmemiştik. ne idüğü belirsiz ulemanın(!) atatürkü diline dolamasından bahsetmemiştik. resmi tarih denilen zırvaya bir son verilmesinden, bunun yerine çocuklara kindar ya da dindar değil, bilimsel bir tarih eğitimi verilmesinden; abdli bir vatandaş kurucu babaları (bkz: founding fathers) nasıl kendi argümanlarıyla destekleyebiliyor ya da eleştirebiliyorlarsa bizim hasanımız, hüseyinimiz, ayşemiz de öyle yapabilsin istedik.*
halbuki siyasal islamcıların akp iktidarında yaptıkları şey tam tersi oldu. intikam hırsı gözlerini o kadar kapattı ki onlar da fırsattan istifade, tarihi kendi kafalarına göre yorumlamaya kalkıştılar. tabii onların kemalistler kadar iyi tarihçileri de olmadığı ve ılımlı kesimle de anlaşamadıkları için tarihi yorumlayıp ciddi bir tez üretmeleri de mümkün olamadı.

bugün gelinen noktada ise tarih bilmeyen, tarih okumayan ama sürekli tarih konuşan embesil bir kitleyi yarattık el birliğiyle. adam atatürke bir icraatından dolayı küfürler yağdırıyor, halbuki aynı icraati kendi döneminde uygulamayı kafasına koyup da muvaffak olamamış abdülhamide de o küfrün gittiğinden haberdar değil. şapka için açıyor ağzını, yumuyor gözünü; ama sultan ikinci mahmud için enteresan bir şekilde herhangi bir şey söyleyemiyor. bilmiyor çünkü şapka kanununun da tevhidi tedrisatın da taa sultan mahmud döneminde temeli atılmış politikalar olduğunu. nereden bilsin? okumuyor ki?

en çok da işte bu ara dönemde yetişmiş, ciddi çalışmalar yaparak osmanlı tarihini ve yakın tarihimizi aydınlatmış büyük tarih hocalarımıza üzülüyorum. adamlar resmen ünlü ressamlar gibi kendi dönemlerinde kendi vatandaşları tarafından tanınmadan bu dünyadan göçecekler de belki yarım asır sonra anlaşılacak kıymetleri. belki o zaman size torunlarınız "halil inalcık'ı biliyor muydun dede?" "niyazi berkes'i okumuş muydun teyze?" diye soracaklar da biz adam gibi cevap veremeyeceğiz. ya da yine bugünkü gibi bir cahil cesaretiyle bu insanları doğru dürüst okumadan etmeden haklarında ilginç ithamlarda bulunacağız.