bugün

ben bu yazıyı soner yalçın a yazdım

sevgili soner yalçın,

yazılarınızı mümkün mertebe günlük takip etmeye çalışan bir okurunuzum. kaçırdıklarımı ise arşivden okuyorum. sosyal medyada “the barz” mahlası ile muhalif yazılar yazıyorum. bazı yazılarınızdan alıntılar yapıp sosyal medyadaki sözlüklerde kaynağını göstererek belirtiyorum. sizin zahirin ardındaki gerçeklikle ilgili olduğunuza, davanızın görünen kötü yüzlerle değil onların yetişmesine imkan tanıyan sistemle olduğuna inanıyorum.

size bu yazıyı yazma sebebim 10 ekim 2014 tarihli yazınız.

işid’in kobani’ye saldırması sonucu çıkan olayları “türkiye’deki kürtlerin isyanı/ayaklanması” şeklindeki önkabülünüze muhalefet etmek üzere yazıyorum.

yazınızdaki ana fikir bu değil biliyorum. erdoğan – davutoğlu ikilisinin hayalperest / maceraperest tutumları, bu ikilinin türkiye’yi oyun kurucu yapma hevesleri, bu vesileyle ortadoğu bataklığına saplanmaları ve bunun türkiye içindeki birçok vatandaşın tepkisini çektiği kısımlarına katılıyorum.

katılmadığım bayrak yakan ve atatürk heykellerine zarar verenlerin zannedildiğinin aksine ak provokatör hatta devlet görevlisi olma ihtimali.

öncelikle bu ihtimali düşünmeme neden olabilecek “ak devleti” ve onun icraatlarını anlatayım.

***

“kardeşim esad”ın “şeytan esed” olmaya başladığı dönemlerde türk kamuoyunu suriye ile savaşa hazırlamak için yapılanlara bakalım.

- "esed halkına zulm ediyor" dedi. olmadı!
- "suriye türkiye'deki mülteci kamplarına ateş açtı" dedi. olmadı!
- iki tane aslan gibi çocuğu (f4 pilotları) bu uğurda şehit ettiler. olmadı!
- "suriye pkk yı destekliyor" dedi. olmadı!
- "suriye hava kuvvetleri sınır ihlali yaparsa vururuz" dedi. suriye ihlal yapmadı! ("suriye helikopteri sınırı geçince vurduk" dediler. suriye’den misilleme gelmedi yine savaş çıkmadı!)
- akçakale'ye top mermisi attılar. olmadı.
- hatay cilvegözü sınır kapısını patlattılar. olmadı.
- "akp binasını bombalayanlar suriye destekli" dediler olmadı.
- "esed halkına karşı kimyasal silah kullanıyor" dediler olmadı. (kimyasal silahları abd ve israil ile birlikte türkiye, suudi arabistan ve katar tarafından desteklenen muhaliflerin kullandığı ortaya çıktı.)
- "3 saatte şam'ı alırız" dediler olmadı!
- emevi caminde namaz kılacağız dediler olmadı!
- “suriye’ye geçer 3-5 bomba sallarız” diye savaş çıkarma planları yaptılar. yine olmadı.

sonuç olarak savaşa yönelik kamuoyu desteği sağlanamadı!

***

gezi olayları ülke gündeminde yer alacak kadar büyüdükten, polisin orantısız şiddeti halktan tepki çekmesinden sonra protestocu gençleri kötü göstermek için bir dizi taktikler geliştirdiler.
bunlardan birincisi protestocu = vandal algısı yaratmaktı.

günlerce medeni bir şekilde insanlar parkı savunurken zulme uğrarken ortalıkta görülmeyen penguen medyası el birliği ile yayına başladığında oynanacak tiyatro belliydi!

başrolde sivil polis olması muhtemel şahıs elindeki molotof kokteyli ile polis aracına saldırıyordu! bunu penguen medyasında o kadar çok gösterdiler ki geziciler denilince anadoludaki ortalama bir vatandaşın gözünün önünde canlanan figür o oldu! “devlet malına zarar veriyorlar” şeklindeki akp’li siyasilerin söylemleri ile maya tuttu.

***

“camide içki içtiler” ve “kabataş’ta başörtülü vatandaşlarımıza saldırdılar” büyük provokasyonlardı. amaç gezicileri sada- mazo fantezilerin ürünü gibi göstermekti. geziciler içki içen, dine saygısız hatta allahsız tiplerdi onlara göre. konu din olunca ortalama bir anadolu insanının gezicilere sempati ile bakması olanaksızdı!

sonra “berkin elvan” öldü. gencecik bir çocuktu. berkin elvan'ın annesi gülsüm elvan "oğlumu allah değil tayyip aldı" dediği andan itibaren akp vicdanlarda mahkum olmuştu.

ak tayfa sosyal medyada "bir çocuğa üzülüyorsunuz da mısır'da, suriye'de, filistin'de binlerce çocuk ölüyor" şeklinde trollemeler ile kampanya yürütürken ana akım medya berkin elvan'ın sapanla taş eden fotosunu servis etti.

gülsüm elvan'ın samimiyetini sorguladılar! cenazenin siyasileştirildiğini savundular! gülsüm elvan'ın "oğlumu allah değil tayyip aldı" açıklaması ile dinden çıktığını söyleyenler bile vardı!

bazıları "berkin elvan'ın makineye bağlı yaşatıldığını fişinin bilerek seçime az bi süre kala çekildiğini" bile söyledi! aslında bu sözler onların zihniyetinin / bilinç altının dışa vurumu idi! bunu düşünenler neler planlıyordu acaba? "ak tanrılara kurban gerektiğini" öğrenmek için fazla beklemeyecektik!

başta bazı provokatör ak milletvekilleri olmak üzere ak trollerin hepsi karşı tarafı kışkırtmaya çalıştı!

bunu yaparken de olaylara sağ duyulu yaklaşmaya çalışan, ölümlere üzülen ama partililerinin sokağa çıkmasına engel olmaya çalışan mhp'yi olaylara bulaştırmak istediler!

chp zaten safını belli etmişti. berkin elvan için sokaklardaydı. mhp'liler onlarla çatışır ise bu işten en büyük kaymağı ak'lar yiyecekti!

başprovakatör açılışı yaptı! (mhp ile dhkp c ile aynı safta yer aldığını söyledi)
baktılar ki mhp tahriklere gelmiyor. o zaman aksiyon lazımdı!

buradan sonrasında ne yazık ki elimde kanıt yok.
sadece kanı ile yazıyorum.

"burakcan karamanoğlu" kurbandı! ihale daha önce de ak'larla birlik olmuş dhkp c'deydi! cinayet gününde semtteki elektriklerin kesilmiş olması kesinlikle tesadüftü!

burakcan'ın ölüm haberi üzerine "ellerini kurt işareti yaparak kameralara poz veren ve protesto eden gençler görüldü" televizyonlarda!

burakcan'ın akrabaları açıklama yaptılar "karşıt gruplar arasında saldırı tarzı haberler yalan"! peki bu yalanı yayanlar kimlerdi! ölüm haberinin geldiği zamanki tweet'lere bakarsanız anlarsınız!

acılı aile sağduyu çağrısında bulunuyordu "biz millete sağduyu çağrısında bulunuyoruz. lütfen herkes sakin olsun. bizim canımız yandı başka canlar yanmasın!"

akp'li siyasileler acılı aile kadar sağduyulu olamadılar ne yazık ki!

"akp grup başkanvekili nurettin canikli, dün akşam istanbul'da silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden akp alucra belediye başkan adayı asım kaymakçı'nın yeğeni burak can karamanoğlu için, "kılıçdaroğlu'nun illegal askerleri tarafından katledildi bu kardeşimiz, bu vatan evladımız. ciğerimiz yanıyor" dedi."

timsah gözyaşlarının hepimiz görüyorduk!

mhp tahriklere kapılmadı. "burakcan" için de üzüldü insanlar ama bekledikleri gibi olmadı! mhp sokağa inmedi! nitekim bu ölüme mhp'den daha çok akp sahip çıktı! sosyal medyanın ak trolleri çeşitli malzemelerle/fotolarla beslenmişti zaten! sloganları da hazırdı. burakcan'ın babası halil karamanoğlu'nun "oğlumu allah değil protestocular öldürdü"! dediği iddia ediliyordu! (acılı ailenin böyle bir açıklaması yoktu! sağduyu mesajı veriyorlardı!)

diğer bir kurban da elazığ da ölen polis "ahmet küçüktağ" idi! kalp hastası olduğu ve gazdan etkileneceği biliniyordu! dönemin moda deyimi ile paralel olduğu söylenen polis ne de olsa ak değildi! ama ölümü ak’ların işine yarayabilirdi! onun ölümü ile polise olan öfke bir nebze olsun dinecek ve ak troller "bu ölümlere neden üzülmüyorsunuz" şeklinde propaganda yapabilecekti!

bu süreçte sözlük yazarlarından birinin "ve elazığ'dan gol haberi geldi" girisini görmüştüm! önce bayağı sağlam bi küfür ettim "bu mu insanlık" dedim ama istenilen buydu. doğru söylüyordu yazar!

vicdan terazisinde denge bozulmuştu! berkin elvan'ın vicdani ağırlığı teraziyi akp muhalifleri yönünde ağır bastırıyordu! akp 2 can ile bunu dengelemeye çalıştı! artık "katil erdoğan'ın" karşılığında ak troller "katil kılıçdaroğlu" diyordu! "oğlumu allah değil tayyip aldı"ya karşı sloganları vardı "oğlumu allah değil göstericiler aldı"! elvan'ın cenazesine gidemeyen akp'li siyasiler bu 2 cenazede boy gösterdi! böylece kendi ölülerine ne kadar "vicdanlı" olduklarının şovunu yaptılar! elvan ile ilgili açıklama yapamayan "ak siyasiler" bu iki ölümde ne kadar "duyarlı" olduklarını gösterdiler! berkin elvan'ın ölümü sonrası provokatörce açıklama yapan "meryem gayberi" gibiler bile birden sağduyunun sesi olmuşlardı! "ölenlerin hepsi evlatlarıydı"! ak'lar vicdan terazisine bile hile karıştırıyordu!

haklı gösteriler tıpkı gezi olaylarındaki "camide içki içtiler" "camide sevişmiş bile olabilirler" "türbanlı bacımıza kabataş'ta saldırlar" (80-100 kişi deri eldivenli maskeli üzerleri çıplak adamlar!) "türbanlı bacımızın kafasını sürttürdüler, bebeğini tekmelediler" yalanlarında olduğu gibi "kötü" gösterilmeye çalışılıyordu!

***

şimdi başladığım yere döneyim. kobani olaylarında halkın öfkesi kabardı. bdp/pkk’lılar bunu diş göstermek için fırsat olarak gördü ve isyan çağrısı yaptılar! ama ne hikmetse akp’nin politikalarını protesto etmek üzere ayaklanan halk akp binalarına saldırmadı! (bunda polisin tüm kamu binalarını bırakıp akp binalarını korumasının da etkisi var!) bunu yerine bazı provokatörlerin yönlendirmesi ile nedense türk bayrağı yakıldı. atatürk heykellerine zarar verildi!

***
yukarıda saydığım örneklerden yola çıkarak ak’ların

- barış süreci adı altında yürütülen süreçte bdp’lilerin ellerini zayıflatmak adına kürtlerle türkleri karşı karşıya getirmek istediğini,

- çıkacak olayları şiddet ile bastırarak bu süreçte kendine muhalif kişileri de bu bahane ile içeri almak amacı güttüğünü,

- zarar verilen okullarda okutulan öğrencilerin imam hatibe yönlendirildiğini,

- ölen kişiler üzerinden sağ duyu siyaseti yapmayı planladıklarını,

- kobani olayları nedeniyle akp'ye gösterilen tepkiler sonrası gündemi değiştirmeyi amaçladıklarını, bu uğurda ölecek kişilerin pek de umurlarında olmadığını,

- bu protestolardaki olayları öne sürerek nazi almanya örneğindeki gibi bireysel özgürlükleri kısıtlayıcı yasaları geçirmek istediğini (15 ekim 2014 tarihli yazınızda siz de belirtiyorsunuz.), türk bayrağı ve atatürk sembollerine yapılan saldırılar örnek gösterilerek chp ve mhp’nin akp’nin despotluğunu desteklemesi üzerine baskı yapıldığını,

- kobani için gösteri yapılacak kişilerin vandal ya da pkk'lı yaftası ile karşılacağını ve barışçıl gösteriler yapılsa bile toplumun bütününden destek sağlanamayacağını

söylersem çok mu abartmış olurum?