bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

ben bu yazıyı ne sana ne ona yazdım, ben bu yazıyı kendime yazdım. yıllarca hep birilerini içime sindirip sevmeye çalıştım, sevdiğimi sandım. sandım ki en çok ben sevdim en çok benim canım yandı, sandım ki en büyük acıları ben yaşadım. evet acı çektim, gidenlerin arkasından bakakaldım, ağladım, geri dönsünler diye bekledim. ben hiç gitmesinler istedim, hep ben sevsinler, yanımda dursunlar. ne istediğimi hiç bilmedim. kimi zaman genel geçer kurallara göre, kimi zaman ta eskilerden kalma duygusal öğretilerim yansımalarıyla yalpalandım.

sırf yalnız kalmaktan,istenilmemekten, terk edilmekten korktuğum için hep katlandım. savunmasız kalırdım çünkü, koynuna girip uyuduğum adam beni artık istemezse yapayalnız kalırdım. kimse beni istemezdi, bir başkasını da tanıyıp sevemezdim, daha kaç adam tanıyıp kokusunu hafızama kazıyıp, elini tutmaya tahammül edebilirdim ki. birini çok sevdim ya da öyle sandım katlandım ve gitti. biri beni çok sevdi, hep hayalini kurduğum o mükemmel şeyi yaşattı ama olmadı yine bitti.

ben hayatta en çok yalnız kalmaktan korktum ne yaptıysam olmadı, yine yalnız kaldım. başa çıkamayacak kadar yalnız. şimdi koca bir şehirde savunmasız, kimsesiz, yapayalnız bir kız çocuğuyum büyümeye çalışan.

ben bu yazıyı büyümeyi bir türlü başaramayan içimdeki kız çocuğuna yazdım.