bugün

kategori

marksizm'de en doğru şekli bulur.

ülkücü, ülkücü bıyığı bırakır. ben bir ülkücüyle karşılaşıyorum. o kimsenin ülkücü bıyığı var. başka kimselerin de ona benzer bıyıkları var. sonuçta zihnim ülkücü bıyığı bırakanların ülkücü olduğunu kodluyor. ve ülkücü bıyığı bırakan fakat ülkücü olmayan birini gördüğümde, ülkücü müsün gardaş, diyorum. ne diyo bu diye bakıyor insan. onun ülkücü olmadığını anlıyorum. beynim yeni bir kodlama peşine düşüyor. anlıyorum ki ülkücü dediğimiz insan türünün bıyıktan başka bir özelliği daha vardır: zincir. neyse ben zincirli ve ülkücü bıyıklı birini görüyorum; lakin o da ülkücü değil. kafam yine karışıyor. iki şey daha eksik: tabanca ve takım elbise. evet ülkücü budur. takım elbise giyer, tabancası vardır, ülkücü bıyığı bırakır ve zincir sallar. zihnim rahatlıyor. bu kişileri artık doğumundan ölümüne kadar biliyorum.

lakin kitap okuyan, araştıran birisi beni huzursuz ediyor. onu bir kategoriye dahil edemiyorum ve huzursuz oluyorum. beyin kategoriler oluşturmak zorundadır. o piç benim beynimi huzursuz ediyor.