bugün
- türkiyede çok abartılan arabalar15
- bir kadının yemek ısmarlaması13
- futbolcu ismiyle nick almak10
- alınan en güzel iltifat10
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- bik bik'in balona binmesi26
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- anın görüntüsü18
- kanınıza rengini verir misiniz16
- abır nerede sorunsalı8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan15
- vatandaşlık farkı alan otel10
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım28
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- ideal duş alma sıklığı12
- integralin müfredettan kaldırılması15
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı8
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı48
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş12
- aristoteles'in orta yolu10
evet bu konu hakkındaki tamamen kendi görüşlerimdir ve tüm inanışlara saygım vardır. herhangi bir din yada benzeri şeyin propagandasını yapmak istemem. ben yaratıcıdan bahsetmek istedim isteyen kendine göre yorumlar.
sanırım babamı örnek aldığımdan dolayı (tam olarak bilmiyorum) daha ortaokul lise dönemlerinde ateist bir kişiydim. daha öncesinden kuran kurslarına, cuma ve teravi namazlarına gitmişliğim vardır bunu da belirteyim her neyse bu dönem üniversite hayatım boyunca devam etti. üniversitesin ilk senelerinde "olm ben fizikçiyim yaratıcıya inanan fizikçi mi olur?" kafalarındaydım. ben fizik müh. okudum ve takdir edersiniz ki fizik bilimi en başından en sonuna kadar her şeyi anlatmaya çalıştığı için din kavramının bir numaralı düşmanıdır. Aslında tam olarak öyle değildir neyse uzatmıycam.
ancak daha sonra hani şu üniversitedeyken hayatımı yaşayayım, eğleneyim günleri geçtikten sonra dersleri ezberlemekten çok anlamaya çalışmaya verdikten sonra işler biraz değişti. baktığım gördüğüm her yerde o nu görmeye başladım diyebilirim. bu değişiklik neden kaynaklanıyor tam olarak bilmiyorum belkide her insanın içinde olan yaratıcı inancından dolayıdır.
fiziğin her yerinde anlaşılamayan olaylarda, atom altı parçacıklardan evrenimizin bu olağan üstü dengesinde her yerde onun imzasını görüyorum. galaksilerin, nebulaların o muhteşem güzellikleri benim için gerçek birer sanat eseri oldu. emin olun içinde yatan fizik kanunlarını bildikçe insana daha muhteşem geliyor. hatta kısa zamanda kendime güzel bir teleskop alıp o güzelliğin içinde kaybolmak istiyorum.
evreni yaratan 4 temel kuvvetin muhteşem bir denge ve ahenk içinde olmaları (neredeyse imkansız denen olasılıklarda), entropi kanunları, büyük patlama... zaten kafamda bir şeyler oluşturmuştu. sonra fizikçiler paralel evrenler teorisini ortaya attılar ve bu teorinin dediği aslında sonsuz sayıda evren olduğu ve evrenimizin bu sonsuz sayıda evrenlerden biri olmasıydı. dolayısı ile bu muhteşem dengenin olmadığı(yani tamamen düzensiz) olan evrenler de mevcut olabilirdi. böylece gözlemlenemeyecek bir teori ile (tel teorisi) bu muhteşem dengeye darbe indirildi.
Einstein makro fiziğin temellerini atar atmaz kuantum fiziği ortaya çıktı (güçlendi) ki bu tamamen deli işi diyebilirim. parçacık olarak bildiğimiz elektronların aslında hem parçacık hemde dalga özelliği göstermesi, evrenin diğer ucundaki parçacıklarla yanı başınızdaki parçacıkların arasındaki ışık hızından daha yüksek hızda(anınında) haberleşmesi, gözlemci faktörü... neyse uzatmak istemiyorum ve gelmiş geçmiş en büyük dahilerden biri olan heisenberg in bir sözünü yazarak bitiriyorum.
"Doğa bilimleri bardağından içilen ilk yudum insanı ateist yapar.ama bardağın dibinde tanrı sizi beklemektedir...!"
sanırım babamı örnek aldığımdan dolayı (tam olarak bilmiyorum) daha ortaokul lise dönemlerinde ateist bir kişiydim. daha öncesinden kuran kurslarına, cuma ve teravi namazlarına gitmişliğim vardır bunu da belirteyim her neyse bu dönem üniversite hayatım boyunca devam etti. üniversitesin ilk senelerinde "olm ben fizikçiyim yaratıcıya inanan fizikçi mi olur?" kafalarındaydım. ben fizik müh. okudum ve takdir edersiniz ki fizik bilimi en başından en sonuna kadar her şeyi anlatmaya çalıştığı için din kavramının bir numaralı düşmanıdır. Aslında tam olarak öyle değildir neyse uzatmıycam.
ancak daha sonra hani şu üniversitedeyken hayatımı yaşayayım, eğleneyim günleri geçtikten sonra dersleri ezberlemekten çok anlamaya çalışmaya verdikten sonra işler biraz değişti. baktığım gördüğüm her yerde o nu görmeye başladım diyebilirim. bu değişiklik neden kaynaklanıyor tam olarak bilmiyorum belkide her insanın içinde olan yaratıcı inancından dolayıdır.
fiziğin her yerinde anlaşılamayan olaylarda, atom altı parçacıklardan evrenimizin bu olağan üstü dengesinde her yerde onun imzasını görüyorum. galaksilerin, nebulaların o muhteşem güzellikleri benim için gerçek birer sanat eseri oldu. emin olun içinde yatan fizik kanunlarını bildikçe insana daha muhteşem geliyor. hatta kısa zamanda kendime güzel bir teleskop alıp o güzelliğin içinde kaybolmak istiyorum.
evreni yaratan 4 temel kuvvetin muhteşem bir denge ve ahenk içinde olmaları (neredeyse imkansız denen olasılıklarda), entropi kanunları, büyük patlama... zaten kafamda bir şeyler oluşturmuştu. sonra fizikçiler paralel evrenler teorisini ortaya attılar ve bu teorinin dediği aslında sonsuz sayıda evren olduğu ve evrenimizin bu sonsuz sayıda evrenlerden biri olmasıydı. dolayısı ile bu muhteşem dengenin olmadığı(yani tamamen düzensiz) olan evrenler de mevcut olabilirdi. böylece gözlemlenemeyecek bir teori ile (tel teorisi) bu muhteşem dengeye darbe indirildi.
Einstein makro fiziğin temellerini atar atmaz kuantum fiziği ortaya çıktı (güçlendi) ki bu tamamen deli işi diyebilirim. parçacık olarak bildiğimiz elektronların aslında hem parçacık hemde dalga özelliği göstermesi, evrenin diğer ucundaki parçacıklarla yanı başınızdaki parçacıkların arasındaki ışık hızından daha yüksek hızda(anınında) haberleşmesi, gözlemci faktörü... neyse uzatmak istemiyorum ve gelmiş geçmiş en büyük dahilerden biri olan heisenberg in bir sözünü yazarak bitiriyorum.
"Doğa bilimleri bardağından içilen ilk yudum insanı ateist yapar.ama bardağın dibinde tanrı sizi beklemektedir...!"
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar