bugün

dünya nın recep tayyip erdoğanla dalga geçmesi

esasen 19. yüzyılın sonlarından itibaren türkler dünya sahnesinden silinmeye başladı. türkiye cumhuriyetiyle birlikte, biz tamamen aciz bir ülke olduk. kötü tarafıysa, yeni kurulan bir ülkenin büyüklüğünün vurgulanması, mitler yaratılması ve bir ülkünün benimsetilmesi şarttı. bu her yeni kurulan devlet için böyledir. mustafa kemal ırkımızı yücelten sözler etti, bunu güneş dil teorisi gibi saçmalıklarla desteklemeye kalktı. gücümüzün bittiğini, dünyada adımızın bile okunmadığını benimseyemedik. çünkü resmi tarih bize aksini söylüyordu. kurtuluş savaşıyla övünüyorduk, dilimizle övünüyorduk. dünyada hiçbir devlet yoktur ki resmi dilinin yazım klavuzları birbiriyle bu kadar alakasız olsun. bilenler vardır, tdk'nın yazım klavuzu hatalarla doludur. birçok araştırmacı, akademisyen kendi yazım klavuzunu yayımlar ve çoğu birbirinden farklıdır.çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak gibi bir amaç edinildiği söylenebilir. ama bunun içi doldurulamadı. nedir çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak? bunu kadınların açılması, erkeklerin şapka takmasından öteye götüremedik. eksiğimiz sanatta veya giyimde değildi. zaten osmanlıdan mükemmel bir sanat altyapımız kalmıştı bize. sorun bilimdeydi, sanayileşmedeydi.

bütün bunların sonunda bir adam çıkıyor. kasımpaşadan. iki yıllık okul mezunu. sığ, aptal. başbakan oluyor ve biz ancak elit görünmeyen, türkiye cumhuriyetinin yetiştirdiği insanlardan birinin başımıza geçmesiyle anlıyoruz ne olduğumuzu ve ne olmadığımızı. tayyip erdoğan toplumumuza bir aynadır. hepsi bu. biz zaten bu adamdan fazlası değiliz.