bugün

feminizm

Halk arasında erkek düşmanlığı' anlamına geldiği zannedilen feminizmintoplumda, çalışma yaşamında ve ailede kadına yönelik baskıcı tutumların farkında olmak ve kadın emeğinin, iş gücünün, doğurganlığının ve cinselliğinin sömürülmesine karşı durmak biçiminde tanımlanabileceğini söyleyen Feminizm bir ideoloji, bir politikadır`, toplumsal bir tavır alıştır. Felsefeyse genel olarak bir sorgulamadır. Ben neden kadınım?', Kadınlığım bana neden bu sorumlulukları yüklüyor?' sorularını sordurarak toplumsal cinsiyet rollerini sorgulatır dedi.

ataerkilbir aile içinde yetişen ve bu yapıyı içselleştiren kadınların öznel birer kimlik oluşturamamalarının tüm eşitlikçi yasal düzenlemelere karşın sorunların çözümünü geciktirdiğini belirterek Erkeklerle kadınların birey olma, öznel kimlik geliştirme süreçleri açısından farklı yönlendirildiklerini çocuk oyunlarında gözlemleyebiliriz.Kız çocukları daha paylaşımcı, uzlaşmacı olan evcilik gibi oyunları tercih ederken, erkek çocukları daha rekabetçi, bireyci, yarış içeren oyunları seçerler diye konuştu.


eski türklerde islamiyetten önceki,Anaerkildönemde kadına üstün bir statü sağlayan doğurganlığı, yerleşik yaşamın ve özel mülkiyetin ortaya çıkışıyla geçilen ataerkil dönemde onu eve hapseden bir dezavantaja dönüşmüş. Sanayi Devrimi'yle birlikte ortaya çıkan modern felsefenin kadın-erkek eşitsizliğinin felsefi zeminini pekiştirdiğini ifade ediyor: Kant ve Descartestan beslenen modern felsefe, dualizm yani ikili karşıtlıklar üzerine kuruludur ve bedene karşı aklı, zihni kutsar. Akılcılığı yücelterek duyguları dışlar. bedene karşı aklın, doğaya karşı kültürün, duyguya karşı mantığın, öznele karşı nesnelin ve kadına karşı akıl, kültür ve mantıkla özdeşleştirdiği erkeğin üstünlüğünü savunur.