bugün

inside llewyn davis

son dönemde izlediğim en iyi filmlerden biridir. emin olun son dönemde( bir ay) çok fazla film izledim. filmin coen kardeşlere ait olması zaten filmin beğenilmeme düsturunu benim nezdimde ortadan kaldırıyordu. film sadece müzikleri için bile izlenebilir o derece.

--spoiler--
filmin başında llewyn davis' i içinde bulunduğu hayattan kurtulmaya çalışan bir şarkıcı olarak görüyoruz. evsiz, beş parasız, hamile kalan eski kız arkadaşını(?) kürtaj yaptırmak için kızın kocasından borç isteyecek kadar hayatta ilişiksiz. başlangıçta izleyici bunları dert etmiyor. llewyn davis' in hayallerine kavuşacağına inanıyor. filmin sonunda ise llewn' in onca yolculuktan sonra başladığı yere dönmesi bakış açımızı tamamen değiştiriyor. yani filmin başında ve sonunda verilen aynı sahneyi bambaşka hislerle izliyoruz. ulysess ise ( kedi) filmin başında evden kaçıyor sonunda ise llweyn gibi onu da eve dönmüş görüyoruz. siz ne dersiniz bilmem ama hem kedinin adının ulysess olması hem llweyn ile bu şekilde bir benzerlik kurulması filmde en sevdiğim noktalardan oldu. bir de hiç konuşmayan şoför var ki onu ayrı bir sevdim. adam yol boyunca hiç konuşmuyor. konuşmaya başlayınca da peter orlovsky' den pasajlar sunuyor. ( bu şoför abiyi kim oynuyor biliyorsanız bana bir ışık yakın)
--spoiler--

kısacası ben şiddetle izlemenizi öneririm. ha izleyip de hikaye biraz zayıf kalmış mike olayının üstüne daha çok gidilebilirdi gibi bir yorum yapmayın. çetrefilli hikayelerle dolu filmler izlemekten beynimiz yandı.