bugün
- fettullah gülen'in ölmesi21
- yaya geçidinde kendini yola atan alman15
- sözlükteki en sapık 10 yazar11
- ölen arkadaşın karısının seksi olması9
- sokak hayvanları uyutulacak44
- namaz kılan kemalist fayda görür mü11
- icardi190516
- galatasaray8
- kızlar kendi aralarında ne konuşuyor14
- dinci geri zekalılar ile insanlığın mücadelesi17
- online 28 yazar şu an ne yapıyor16
- neden yazarlık yapıyorsunuz15
- bir kadın nasıl susturulur27
- 24 mayıs 2024 panathinaikos fenerbahçe beko maçı11
- türk kızlarındaki zenci merakı15
- istanbul'a taşınmak isteyenler için tavsiyeler9
- menzilcilerin gay gay hareketleri13
- bir kadına söylenebilecek en güzel iltifat19
- iremga'yı taşlamak17
- mert hakan yandaş20
- türkiye fakirse halk neden obez37
- dünya türkiye'nin neyini kıskanıyor16
- lise eteğini saklayan hatun13
- karşı cinste çekici gelen özellikler14
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı16
- putine bir savaş taktiği ver12
- ideal erkek boyunun 195 olması16
- ameliyatla erkek oldum soruları alayım19
- rüyada olduğunu fark etmek8
- zalbert kızsa kanıtlasın11
- hayırlı cumalar9
- türk kızları neden gülümsemiyor14
- biontech aşısı olan insan9
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması9
- iran cumhurbaşkanının cennete girişi12
- türk erkeklerindeki iğrenç detaylar15
- beşiktaş ın fenerbahçe yi geçmesi12
- 23 mayıs 2024 beşiktaş trabzonspor maçı19
- e f e8
- aydinoglu bombala21
- bir erkek nasıl rahatlar15
- kocaeli de asansöre sıçan adam8
- 6 ayda yazılımcı olmak10
- mecidiyeköy metrosunda intihar eden kız10
- 23 mayıs 2024 ali koç basın toplantısı11
- insan olmaya ceyrek kala8
Ali Şeriati kendini devrimci yetişirmek kitabından...
Ey özgürlük! Seni seviyorum. Sana muhtacım. Sana aşığım. Sensiz hayat zordur. Sensiz ben de yokum. Yani o var olan ben değilim. Ben, sensiz boş, anlamsız, şaşkın,
avare, ümitsiz, kalpsiz, ışıksız, tatsız, beklentisiz, intizarsız, beyhude, yani bir hiç olacağım. Ey özgürlük! Senin sevgin, dostluk ve şefkatinle beslenmişim.
Ey özgürlük!
Beni ipe bile götürseler, yine de asla kalbim senden ayrılmayacak. Sen benim kalbimsin, benim suyum da ve toprağımda yoğrulmuşsun. işkenceler, ancak benim sana olan sevgimi artırmıştır. Zindanlar, bana senin sevginden ve aşkından başka bir şey getirmemiştir.
Ve geceler ah! Gecelerden bahsetmek ne kadar zor! insanların olmadığı, duvarların karanlıkta kaybolduğu, kralın gözünün kapandığı ve kalenin muhafızlarının uykuya daldığı geceler! Ve ben, o gecelerde ayaktayım, sense uyanık. Dünyalıların gözü uykuda kafeslerini kırarak birbirlerne karışmak ve gökyüzünün o güzel yalnızlığının sevimli sinesinde uçmak isteyen dört güvercinin ümit ve bekleyiş gözünün hilali ve geceler beni üzüntü, hastalık ve solgunluğa terk edip eve dönüyorsun. Yalnızca evin kapısını açıyorsun. Öyle bir evin kapsını ki içerisinde bir ses, heyecan ve şevk varsa, bunlar da komşu duvarlardan geliyor. Ayaklarının sesi, evin sessiz ve suskun kalbine heyecan veriyor ve ansızın kesiliyor. Odanın kapısını açıyorsun ve içeriye ayağını koyuyorsun. Senin bekleyiş ve ümit gözünle o köşede çehrene gülümseyen benim. O an kalpten gülümsüyor ve geri dönüp kapıyı kilitliyorsun. Tkrar dönüyor, beni yanına otutuyorsun ve soruyor, soruyori soruyorsun. Ben ise öylece suskun duruyorum. Başımı öne eğmiş ve gözlerimi halıya dikmişim. Öyle ki konuşacak aklım ve kalbim yok. Solmuşum, sıkılmışım ve bıkkınım. Çünkü hayat zorlaşmıştır. Hafakan, acımasız baskı, sağlam kaleler, uyanık zindancı bütün bunlar bana eziyet ediyorlar. Bunlara alışmamış, baskının elinden bir şarap içmemişim. Hafakan ve boğulma dünyasıyla dostluk kurmamışım. Öfkeyle, vahşetle, duvarla arkadaş olmamışım. Kalbimi senden ayırmamışım. Her adımı güçlük atan ayağım senin aşkına koşuyor. Bir zincire, bir ipe eğilmeyen baş, senin eteğine eğiliyor. Gözün, ona eğilmiş görmekten umudunu kestiği bir endam, senin mabedinde namaz kılıyor. Ölüm tufanlarından titremeye yürek, seni hatırlamakla perişan oluyor. Ve bana şiddetli bir şekilde çok eziyet ve işkence ediyorlar. Kalbim parçalanmış, ruhum karmakarışık ve parça parça olmuş. Gücüm kaybolmuş ve ümidim yok olmuş ve yorgunum!
Aslında ne dostun yanında, dost yolunda çekilenlerden bahsetmek insanlık alametidir; ne de dostun kalbini incitmek insanca bir davranıştır.
Özgürlük ve özgürlüğe aşık olma hatırına özgürlük ve cihadı övmek, benim mesleğim, meşgalem, işim, hayatım, aşkım, imanım ve şahsiyetimin çerçevesi olmuştur! Çaresiz kaçıyor ve soruyorum: sen ne yapıyorsun? Sen kendi kendine isa ibi Yahudilerin pençesinde olduğunu, Kayserin seni çarıha gerdiğini, dar ağacına çektiğini ve başına bir taç koyduğunu söylüyorsun. Bense Mesihin yorgun havarisi Saint Paul gibi kıvrılıp büzülüyor, boşlukta kendisinin bile duyamayacağı bir feryat çeken dertli gibi, başımı büküyor ve yürekten inleyerek ağlıyorum
Allah benim bedenimi yarattığı zaman, ruhun yerine seni bana üfledi ey özgürlük! Böylece seninle dirilip canlandım; seninle nefes aldım, seninle harekete geçtim, seninle gördüm, seninle söyledim, konuştum seninle işittim, hissettim, anladım, düşündüm ve sen ey benim tukun ruhum! insan ruhuna hangi ihtiyacın, bedensel gereksiniminden daha elzem olduğunu biliyorsun.
Fakat istibdadın cellatları ve hilafetin uşakları seni benden ayırdılar ve yalnızlıktan dertli olan beni sürüp uzaklaştırdılar, zincire vurup bağladılar. Bizi nasıl birbirimizden ayırabilirler ki! Bakışı, gözü de bakışından ayıramazlar. Bense ey özgürlük, seninle bakıyor, seninle görüyorum!
Ey özgürlük! Senin için nice zindanlar çekmişim. Nice zindanlara da katlanacağım. Yine senin için nice işkencelere tahammül ettim, nice işkencelere de tahammül edeceğim.
Ey özgürlük! Seni seviyorum. Sana muhtacım. Sana aşığım. Sensiz hayat zordur. Sensiz ben de yokum. Yani o var olan ben değilim. Ben, sensiz boş, anlamsız, şaşkın,
avare, ümitsiz, kalpsiz, ışıksız, tatsız, beklentisiz, intizarsız, beyhude, yani bir hiç olacağım. Ey özgürlük! Senin sevgin, dostluk ve şefkatinle beslenmişim.
Ey özgürlük!
Beni ipe bile götürseler, yine de asla kalbim senden ayrılmayacak. Sen benim kalbimsin, benim suyum da ve toprağımda yoğrulmuşsun. işkenceler, ancak benim sana olan sevgimi artırmıştır. Zindanlar, bana senin sevginden ve aşkından başka bir şey getirmemiştir.
Ve geceler ah! Gecelerden bahsetmek ne kadar zor! insanların olmadığı, duvarların karanlıkta kaybolduğu, kralın gözünün kapandığı ve kalenin muhafızlarının uykuya daldığı geceler! Ve ben, o gecelerde ayaktayım, sense uyanık. Dünyalıların gözü uykuda kafeslerini kırarak birbirlerne karışmak ve gökyüzünün o güzel yalnızlığının sevimli sinesinde uçmak isteyen dört güvercinin ümit ve bekleyiş gözünün hilali ve geceler beni üzüntü, hastalık ve solgunluğa terk edip eve dönüyorsun. Yalnızca evin kapısını açıyorsun. Öyle bir evin kapsını ki içerisinde bir ses, heyecan ve şevk varsa, bunlar da komşu duvarlardan geliyor. Ayaklarının sesi, evin sessiz ve suskun kalbine heyecan veriyor ve ansızın kesiliyor. Odanın kapısını açıyorsun ve içeriye ayağını koyuyorsun. Senin bekleyiş ve ümit gözünle o köşede çehrene gülümseyen benim. O an kalpten gülümsüyor ve geri dönüp kapıyı kilitliyorsun. Tkrar dönüyor, beni yanına otutuyorsun ve soruyor, soruyori soruyorsun. Ben ise öylece suskun duruyorum. Başımı öne eğmiş ve gözlerimi halıya dikmişim. Öyle ki konuşacak aklım ve kalbim yok. Solmuşum, sıkılmışım ve bıkkınım. Çünkü hayat zorlaşmıştır. Hafakan, acımasız baskı, sağlam kaleler, uyanık zindancı bütün bunlar bana eziyet ediyorlar. Bunlara alışmamış, baskının elinden bir şarap içmemişim. Hafakan ve boğulma dünyasıyla dostluk kurmamışım. Öfkeyle, vahşetle, duvarla arkadaş olmamışım. Kalbimi senden ayırmamışım. Her adımı güçlük atan ayağım senin aşkına koşuyor. Bir zincire, bir ipe eğilmeyen baş, senin eteğine eğiliyor. Gözün, ona eğilmiş görmekten umudunu kestiği bir endam, senin mabedinde namaz kılıyor. Ölüm tufanlarından titremeye yürek, seni hatırlamakla perişan oluyor. Ve bana şiddetli bir şekilde çok eziyet ve işkence ediyorlar. Kalbim parçalanmış, ruhum karmakarışık ve parça parça olmuş. Gücüm kaybolmuş ve ümidim yok olmuş ve yorgunum!
Aslında ne dostun yanında, dost yolunda çekilenlerden bahsetmek insanlık alametidir; ne de dostun kalbini incitmek insanca bir davranıştır.
Özgürlük ve özgürlüğe aşık olma hatırına özgürlük ve cihadı övmek, benim mesleğim, meşgalem, işim, hayatım, aşkım, imanım ve şahsiyetimin çerçevesi olmuştur! Çaresiz kaçıyor ve soruyorum: sen ne yapıyorsun? Sen kendi kendine isa ibi Yahudilerin pençesinde olduğunu, Kayserin seni çarıha gerdiğini, dar ağacına çektiğini ve başına bir taç koyduğunu söylüyorsun. Bense Mesihin yorgun havarisi Saint Paul gibi kıvrılıp büzülüyor, boşlukta kendisinin bile duyamayacağı bir feryat çeken dertli gibi, başımı büküyor ve yürekten inleyerek ağlıyorum
Allah benim bedenimi yarattığı zaman, ruhun yerine seni bana üfledi ey özgürlük! Böylece seninle dirilip canlandım; seninle nefes aldım, seninle harekete geçtim, seninle gördüm, seninle söyledim, konuştum seninle işittim, hissettim, anladım, düşündüm ve sen ey benim tukun ruhum! insan ruhuna hangi ihtiyacın, bedensel gereksiniminden daha elzem olduğunu biliyorsun.
Fakat istibdadın cellatları ve hilafetin uşakları seni benden ayırdılar ve yalnızlıktan dertli olan beni sürüp uzaklaştırdılar, zincire vurup bağladılar. Bizi nasıl birbirimizden ayırabilirler ki! Bakışı, gözü de bakışından ayıramazlar. Bense ey özgürlük, seninle bakıyor, seninle görüyorum!
Ey özgürlük! Senin için nice zindanlar çekmişim. Nice zindanlara da katlanacağım. Yine senin için nice işkencelere tahammül ettim, nice işkencelere de tahammül edeceğim.
güncel Önemli Başlıklar