bugün

islam ve kadin haklari

islam 7. yüzyıl arap yarımadasında hem bir inanç hem de ümmet toplumu olarak ortaya çıkmıştır. Diğer dinlerden farkı tanrı ile kul arasında ruhban sınıfı gibi bir aracı koymamasıdır fakat bu içinde herhangi bir hiyerarşinin olmadığı anlamına gelmez.

tanrı ile insan ve insanlararası toplumsal ilişkileri düzenleyen bir dindir. islamda din ve devlet içiçedir ve buna şeriat denir. bu nedenledir ki; islam içerdiği tüm kuralları ile müminin yaşamını her alanda düzenler.

müslüman aile kaba tabir ile arap ailesinin reform edilmiş halidir. bu yüzden aile içinde otoriter, ataerkil, çokkarılı ve babasoyludur.

islamda iki kadının tanıklığı bir erkeğinkine eş tutulur.

kadınlara düşen miras payı erkeklere düşenin yarısıdır.

dört kadına kadar evlenme izni vardır.

kuran-ı kerim eşlerin birbirine iyi davranmasını öğütler.

islam'da kadınlar kamu görevinden dışlanır. örneğin halife seçilmek için iki şart mevcuttur: arap ve erkek olmak! ilginçtir ki; çoğu insan arap olma şartına karşı çıkarken, erkek olma şartına karşı çıkan yoktur!

iki farklı cinsin birarada bulunması tehlikeli görüldüğünden kadının örtünmesi söz konusudur.

müslüman toplumların kadınların kendi statülerini değiştirme girişimlerine karşı olmaları, direnmeleri ve bunlara 'batılı kavramlar' demeleri sadece kadın hareketinden duydukları korku değil, aynı zamanda bireysellikten duydukları korkudur çünkü islam toplumu cemaatçidir.

bugünlerde sıkça karşılaştığımız dinci grupların örgütlenmelerindeki, bu kadar merkezi olmalarındaki sebep budur: bireyselliğe karşı olmaları ve kadın haklarına ilişkin özgürlük arayışlarını yıkıcı bir tehdit olarak görmeleri!

son olarak eklemek isterim:

"kuran mutlak hakimi ve yöneticisinin zaten tanrı olduğu bir topluma yine tanrı tarafından, neyin doğru neyin yanlış olduğunu kesin olarak belirten ve ne yapması gerektiğini emreden kurallar dizisi-sonsuza kadar geçerli kitap-olarak indirilmiştir.

bu sebeple kuran değiştirilemez çünkü o statik bir toplum düzeninin ideolojisidir." *
"kadın cinselliği ve bedeni üzerindeki haklarla çocuklar üzerindeki hakları, kadının kendisinden alıp, evlendiği erkeğe ve onun kabilesine aktararak ve evliliğin tanımını bu mülkiyetçi erkek hakkı üzerine inşaa ederek, cinsiyetler arasındaki ilişkileri temele oturttu. bu yeni düzen kadınların erkekler tarafından denetlenmesini ve başka erkelerle ilişkilerinin kısıtlanmasını içeriyordu. dolayısıyla, bundan sonra gelecek olan, cinslerin tecridi ve örtünmeye zorlamanın yolu da açılmış oluyordu." *