bugün

ahmet hamdi tanpınar

Türk edebiyatında medeniyet düşüncesine yeni bir boyut getirmiş şair, romancı, düşünür, bilim adamı kişiliktir. Romanlarında ana sorunsal, Doğu ve Batı medeniyetleri karşısında insanımızın durumudur. Bu durumu modernleşme olgusuyla harmanlayarak verir ve Türk edebiyatında kendine önemli bir yer edinir. Huzur romanında Türk aydınının iki medeniyet arasında gidiş gelişlerini, alışkanlıklarını, toplumsal yaşamda ne gibi düzenlemelere gidilmesi gerektiğini tartıştırarak anlatır. Romanın karakteri Mümtaz Doğu ile Batı arasında kalmış, problematik karakterdir. Tanpınar, karakteri iki medeniyetten birine yaklaştırmaz. Tam ortada bırakır. Bu durum bazı eleştirmenlerce Türk edebiyatında ilktir.
Saatleri Ayarlama Enstitüsünde de türkiye'nin modernleşmeyi yanlış algıladığına dair ipuçları buluruz. Enstitü binasının kapısının nereye yapılacağını uzun uzun tartıştırır. Böylece modernleşmenin biçimsel yanıyla ilgilendiğimizi vurgular.
Tanpınar kültürde bütünlükten yana bir düşünürdür aynı zamanda. Geçmişin kültürel mirasının bugüne kopmalara uğramadan, birbirine yabancılaşmadan gelmesi gerektiği üzerinde durur. "Medeniyet Değiştirmesi ve iç insan" adlı yazısında şu cümleler dikkat çekicidir: "Bir medeniyet bir bütündür. Müesseseleri ve kıymet hükümleriyle beraber inkişaf eder. Onları lüzumsuz bulmaz, Şüphe de etmez. Nasıl elimiz, ayağımız, Kulağımız bulunduğunu düşünmeden bu uzuvlarla yaşarsak onlarla öyle yaşarız. Hakiki taazzuv (biçim) da budur."