bugün

sanat

yaşam tabiatı dolayısıyla giderek karmaşıklaşma eğilimindedir. tek hücreden başlar ve komplike yapılar oluşturur. hayatın her alanına da uygulanabilir bu formül. bebekken daha az karmaşıktır. ilkokul, ortaokul, lise. kabul, lisede daha da karmaşıklaşamaz sanıyoruz. üniversiteden bile daha karmaşık hale gelebiliyor hayat. işte bunun tersi olduğunda, birden tek düzeleşmek zorunda kaldığında, kişiyi bunalımsı bir ruh haline sürüklüyor. bu yaşlar evde oturup oyun oynamayı, her gün çıkıp dolaşmayı ya da her gün sadece çalışıp eve gelip uyumayı kaldırmıyor. nasıl bozulabilir bu tek düzelik? yarın alınması gereken sigaranın parası bile cüzdanında yokken, bir kişi ne yapabilir her günden farklı olarak? öyle bir durum ki bu ruhunu kaplayan tozdan hayat görüşü, algılayışı tüm berraklığını kaybedebiliyor. her şeyi yapmak isterken hiç bir şeyi de yapmak istememek gibi garip bir hale geliyor bünye.

sanat işte tam da buradan çıkış yoludur. güzel bir film izleyin. kaliteli bir roman okuyun. akustik bir albüm dinleyin. klasik dönem tablolarını inceleyin. neolitik dönem heykellerine bakın. hepsi bambaşka hayatlar anlatıyor. hepsi çözümlemeler sunuyor. hepsi ruhu kaplayan tozu silip atıyor. yenilenmiş hissediyorsunuz. saatlerce sinirinizi bozan haberler okumaktan, akıl yoksunu girilere maruz kalmaktan, artık sıkmış olan bilgisayar oyunlarından başınızı kaldırıp nefes alıyorsunuz. yaşadığınızı hissediyorsunuz.

sanat gerçekten ruhun gıdası. sanat gerçekten yaşamı daha yaşanır kılan nadir bir nimet. sanat her kimin içinse, o kişi gitsin ve o sanatı alsın. çinde de olsa!