bugün

orta doğu teknik üniversitesi

zaman geçtikçe unutuyorum bazı şeyleri, oysa ki odtüyü bırakalı sadece 2 yıl oldu. hayatımın en parlak ve hiç bi zaman öylesine parlamayacak anlarıyla doludur odtü, odtü hayatıma, kişiliğime, arkadaşlıklarıma, bakış açıma yön verendir, aklıma geldiğinde yüreğimi sızlatandır, buram buran özlem kokandır, geride kalan ve asla tekrar kavuşamayacağımdır. bi çs vardı odtüde, 2. yurt önü vardı, sunshine vardı, fizik çimleri vardı, kütüphanedeki eski turnikeler ve çalışmayan kahve makinası vardı. odtüde bi sesli bi sessiz taraf vardı, hızla fotokopi çeken adamlar, kibar konuşan fotokopici, upuzun fotokopi sıraları vardı. beşeri vardı odtüde, ders çıkışı gittiğimiz fizik bahçesi vardı, matematiğin önü vardı, iktisat kantini vardı, mimarlık çimleri vardı. beşeride çok güzel çay vardı, tenefüslerde sigara çay molası vardı dışarıda kenarda taşlarda oturup içtiğimiz. endüstri kantini vardı bu sefer değişik bi sandviç yiyelim diye gittiğimiz; gitmişken iki tavla attığımız. çatı vardı sonradan sonraya her öğlen dadanmaya başladığımız. kebapçı vardı, çeşni vardı, hocam vardı, özsüt vardı, kırtasiyeci vardı o çarşıda, karşısında her bahar şenliği sarhoş olduğum, her seferinde coştuğum panayır alanı vardı, faikaya gitmek için beklediğim ringler vardı yoldan geçen, piyasa yapmak için tenis kortları vardı. üstüne çıkıp intihar ettikleri mm binası vardı, barakalar vardı akşamları şarap içilen ve gitar çalınan. devrim stadyumu vardı her pazartesi çıkışta önce naza sonra stada. ışıklar yanardı karşımızda,işte burda deniz yoktu ama burası odtüydü. ve burda ben benim gibilerle, arkadaşlarımlaydım. hep beraber soluduk kokusunu odtünün, hep birlikte parladık stadda uzanıp gökyüzünde saydığımız yıldızlar gibi. sonra söndük biz de-çoğu odtülü gibi. çünkü biz uzakken odtüden sönüktük, ait olmadığımız yerlerdeydik, mecburiyetleri takip eder durumdaydık, hayatın bizi savurduğu yerlerdeydik.