bugün

başarılı bir kokainmanın aşk hikayesi

sevmek güzel şeydir. tabi en başlarında... bal gibi tatlıdır.

fakat sonradan boka sarar. her şey bittiğinde, alkolde, sigarada ve başkalarının bedenlerinde ararsın kurtuluşu. o bile işe yaramaz. sadece ağrı ve acı vardır. acır. sanki içinde, ulaşamadığın bir yerde bir yangın başlamıştır ve o yangını söndürmek için kullandığın her şey ateşi daha da körükler.

başka şişeler, başka camel paketleri, başka kadınlar ve bir şerit mal... hiç biri işe yaramaz.

en sonunda, kendini yok edecek noktaya gelirsin, fakat onu da istemezsin... önünde harika bir üniversite puanı, harika bir üniversite vardır... 19 yaşındasındır daha, hayatının baharında. dönüp arkana bakarsın, yazılmış sayısız akademik kompozisyon, hikaye, şiir, sınav başarıları, okul birincilikleri, kalbi kırık olmasına rağmen senden bahsederken hala gülümseyen kadınlar, sana her lüksü vermiş, yaşına göre inanılmaz bir hayat yaşamanı sağlamış ve senden çok umutlu bir anne baba, okunan onca kitap... kıyamazsın, onları geride bırakmaya. bir daha nefes alamayacağından ya da bir daha sevemeyeceğinden değil, sırf onları geride bırakmamak için hayata tutunmaya çalışırsın.

hastalanırsın bir de üstüne, tanın konur, ve buna rağmen kötü alışkanlıklarını bırakmazsın. sigara içmeye, alkol almaya, nadiren de olsa burnuna bir şeyler kaçırmaya devam edersin... çizgi roman okursun, sevmediğin kadınlarla sevişirsin. daha çok sigara içer, daha çok kokain kaçırırsın burnuna. kitaplara gömülmeye çalışırsın ara sıra fakat hiç biri işe yaramaz. en sevdiğin beyaz gömleğinin ve siyah kravatının altındayken, hatta çıplakken bile kendine karşı yabancı hissedersin. hani, yeni bir kot alırsın, rahat edemezsin ya ilk başlarda onun içinde. aynı o his. artık her şey aynı geliyordur. her obje sanki bir torna tezgahının ya da bir karbon kağıdının mamülü gibidir.

boş bir kapsülsündür sen sadece bu noktada. gözlerini kapayıp uyumak ister, onu bile beceremezsin.

tek istediğin o'dur, ama o da mümkün değildir.

tam kanıksıyorum, alışıyorum derken, hayaletlerin yine peşine bırakmaz, evindeki bir nota kağıdına yerleşiverirler usulca... düşünürsün kendi kendine, ''merhaba'' ve ''elveda'' kulağa ne kadar da zalim geliyor, değil mi?'' diye. yine de onu hayal edersin, yine de. bitmesine rağmen, bitmene rağmen. bilmesin neden bunu yaptığını ama hala geçmişi düşünürsün. zamanın çarkı gibi aynı yere dönüp durur kafanda düşüncelerin.

ve sen, tek başınasındır işte. gayet açık.

bütün günahlarınla, cazibenle ve zaferlerinle, oturur, böyle bir yazı yazar, içini dökmeye çalışırsın en sonunda. bunun işe yarayacağını da düşünmezsin aslında. dağınık ve yabancı kokuların sardığı odana bir göz gezdirir, onlar birbirlerinin kollarındayken, sen, başkasının kollarında olma imkanın varken, şu saatte ve şu dakikada yalnızlığını kendine yoldaş seçersin.

bir iç çeker, ve bilgisayarının faresiyle, ekranın sol alt köşesindeki ekle tuşuna basarsın.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar