bugün

bukalemundan mektuplar

merhaba melike,

bugünkü selamım sana, çünkü güne senin selamınla başladım.
sonu sigarayla bitecek bir hikayenin giriş cümlesini kurduğunun sen de farkındasın bence
ve farkındalıklardır ruhsuz acıların ilham kaynağı.

herneyse, ben yine başka şeyler yazacağım buraya.
daha doğrusu, geçen hafta kaleme aldığım bir bunalma anı yazısını paylaşacağım.

dün blaxoul a da dedim; yazmak, kişinin kendisiyle dertleşmesidir.

--26 06 2013--

bu satırları, düzenin sıkıcılığından ölmeye yüz tutmuş olması ken, insan olma vesilesiyle buna bile alışmış ve
benden daha yaşlı olmalarına rağmen benden çok daha dinç olan insanlarla geçirdiğim bir toplantı odasından yazıyorum.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, dünyayı kurtarma toplantısı bile yapılsa, ben sıkılırım aga!
Toplantı denen şey, hiç bana göre değil.

O kadar sıkıldım ki şu an bu toplantıda, hayatım boyunca kaç kızla öpüştüğümü hesaplama oyunu türettim kendime.
Hem de o anları tek tek hatırlayarak!

Karşımdaki kel anlatıcı, sunum ile meşgul, ingilizce birşeyler anlatıyor: "so they could even use with the cANbus blabla.."

ilk öpüştüğüm kız (bendeki lakapları ile bahsedeceğim, ismi lazım değil) Hiciv di. Ben henüz 13 yaşımdaydım o zaman hey gidinin...

Sonraları ise pheww... Gizy, semoş, samy, habiliv, öke, emoş, fato, derman .. dokuz olmuş...
ama nedense sanki hiç öpüşmemişim gibi geliyor bana. Dünyadaki bütün güzel kadınları öpmek istiyorum.

Herşey neden biliyor musun, herşey benim bu dünya için bir pislik oluşumdan. dokuz ayrı ruh lan, oha!
nedir bu doyumsuzluk?

Japon bir çocukla tanıştım hafta başında. O kadar saygılı ve temiz niyetli ki, bana kendimden tiksinmem gerektiğini hatırlatıyor.
Kibarlığından, konuşurken hazırolda duruyor falan. insan saflığının en saf hali...

Şu anda millet hararetli teknik konuşmalar yaparken, ben göz ucuyla sağımdaki ispanyol kızı kesiyorum. Biraz konuştum kendisiyle dün.
Sevilla danmış. Bana malzeme verirken bir el temasımız oldu, içim bir gıcıklandı.

Bu doyumsuzluk var ya bu doyumsuzluk, hiçlikle birleşince beni oluşturuyor. Çok kadınlara aşık olduğumdan hiç kadınım yok.
Oysa ben hep tek kadın isterdim. Bütün tek kadınlarımı kendi elimle kaybettim.

Beni oluşturan hiçliklerimle birleşip, ben de haya için parazit nedir sorusunun cevabını oluşturuyorum, kararmış yüreğimle.

--the end--