bugün

ben bu yazıyı atatürke yazdım

Kemalizmin ne olduğunu bilmeden kemalistim diyenlere kızıyorum. Senin islamiyet düşmanı olduğunu düşünenlere kızıyorum. Seni çok sevdiğini söyleyip islam düşmanı olanlara da...
Vizyonunu anlayamamış, düşüncelerini kendi çıkarları için kullanmış olanlara kızıyorum. Bir memleketin namusunu, inancını kurtarmana rağmen, yaptığın işin dahice ve mükemmel olduğunu hazmedemeyenlerin sana dil uzatmalarına kızıyorum. Senin aynı anda, hem bir siyaset bilimci, hem ekonomist, hem asker, hem toplum mühendisi, hem matematikçi, hem de edebiyatçı bir dahi olduğunu anlayamamış herkese kızıgınım.
Temelini attığın bu ülkede, sen öldükten sonra, senin partin merkez-çevre ilişkisini kuramadı, halktan uzaklaştı, resmini paralardan kaldırdılar üstelik... Senden sonra senin partin milletin diniyle imanıyla çok uğraştı, tarihi yalan yanlış yazdırdılar. Belki inanmayacaksın ama senden sonra dinimizle ilgili hiç ictihat yapmadı ilahiyatçılar... islamiyeti bile doğru anlayamadık yaşayamadık. Çok partili hayata geçince Türkiye'nin ilk şahibeli seçimleri yapıldı. 1948'de oy sandıkları denize döküldü, Atatürk'ün partisi maalesef bu ülkenin iradesini hiçe saydı. 50'de seçimler oldu, memleket o kadar bıkmış ki yeni bir partiyi iktidar yaptı. Biz yine demokrasiyi hazmedemedik, birileri düğmeye bastı, halk sokaklara döküldü, darbeyi yaşadı bu ülke ve bir başbakan astık biz. Aynı kaotik dönemi 71'de yaşamaya başladık tekrar, önce bir muhtıra verdi asker, başbakan şapkasını alıp gitti. Gençleri astık. Olaylar durmadı sonra 70'li yılların sonunda, yine düğmeye bastılar şiddet iyice tırmandı. Halklara özgürlük sloganlarıyla pkknın temellerini attı Türk solu bilmeden, onlarla yürüdü.. Bir ayıp daha yaşadık.. 80 darbesi oldu. Biliyor musun.. Zulüm görmekten ruh sağlığı bozuk bir jenerasyon yarattık. Mamak'ta, Diyarbakır'da neler neler oldu..Onların çocukları yani bizim nesil siyasetten uzak durdu hep..Sonrasında, Asker dindar kesimi çok üzdü, çok oynadı insanların sinir sistemleriyle.. Sistem insanları siyasetten uzak kurmaya itti. istikrardan uzak, kısa dönem koalisyon hükümetleriye geçti yıllar.. Eli kanlı generallerin taklitlerini yapardık küçükken "netekim netekim diye", sempatik gelirdi, gülerdi annelerimiz babalarımız.. Ruhumuz çekilmişti. Sanki ölmüştük, terör belasıyla uyandık.
20 yaşında anne yavrusu askerler, memleketin idealist genç öğretmenleri, doktorları katledildi. Üstelik bu katillerin referans noktası hep ezilmekti. Oysa tarihte sadece 1884e kadar 7 büyük Kürt isyanı olmuştu. Bunun yüz yıllık bir kurgu olduğunu düşünmedi kimse..Bahar geldiğinde saklandıkları deliklerden çıktılar.. her bahardan bir sonraki kışa kadar şehit tabutları kalktı ,bazen azalarak bazen çoğalarak korku toplumuna döndük. Terör amacına ulaşıyordu.
Bu arada 28 Şubat dediğimiz bir darbe daha yaşadık. Dindar insanların günahsız olanları irticacı diye yaftalandı, sonrasında başörtüsü yasaklandı zaten. Kime cezayı nasıl keseceğimizi bilemedik ki hiçbir zaman zaten.. insanları kinle doldurduk.
99'da Apo denen katil yakalandı geldi, terör hemen hemen gücünü yitirdi, Apo yargılandı, idam edilecekti ama idam kalktı bu kezde.. Bir adaya hapsettik onu, besledik, semirrtik, aman birşey olmasın memlekete zarar gelir dedik, gözümüz gibi baktık insan müsvettesine.. Sonuçta ömür boyu bize zarar veremezdi artık.
Sana dil uzatanlar, hakaret edenler temizlendik dediler, 2003'te iktidara geldiklerinde tüm halkı kucaklar gibiydiler. insanlar inandı. Birileri islamiyeti kullandılar, tıpkı seni de kullandıkları gibi..insanlar dini inançlarına saygı duyulması için oy verdiler bu insanlara. Atatürk'ün partisi hiç iktidar olamıyordu ama hep muhalif parti olarak insanların dini değerleriye çok uğraştı. Bu durumun insanlar üzerinde yarattığı infiali görmezden geldiler. Bu sebeple, özellikle de başörtüsü sorunundan ötürü insanlar AK Parti denen bu partiye yöneldi daha çok. Bugün bir kadının başının zorla kapatılması nasıl bir zulümse zorla açtırılması da öyle bir zulümdür bana göre..

Peki 10 yıldır iktidar olan bu iktidar ne yaptı:

1)2003'te vakıflar kanunu kabul etti
2)Terör ilk günden itibaren gittikçe yükselen bir seyir izledi
3)Türk başbakanı Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanı olduğunu alenen ilan etti. Ne bilsin gariban halk BOP’un Talmut prensiplerine dayanan Yahudi ülküsü olduğunu..
4)Her seçimde oyu giderek artan başbakan diktatörlük rolüne soyunmaya başladı
5)Kürt açılımı denen zırvayı ortaya sürdü, halkı bölünmenin eşiğine itti. Açılım ile ilgili AKP’nin resmi sitesinde belli başlı bir tane açıklayıcı yazı ve program bulunmadığı halde, eşit olalım falan gibi zırvalarla milletin algısında ezilmiş Kürt halkı olayını normalleştirdiler. Oysa ne olamamıştı Kürtler bu ülkede? Kurtuluş Savaşının kolordu komutanı Kazım Karabekir’in Kürt olduğunu, Türkçülüğün kurucusu Ziya Gökalp’in kürt olduğunu(ki senin bir sözün vardır, “etimin kemiğimin babası Ali Rıza Efendiyse, fikrimin babası da Ziya Gökalp’tir”diye). 2. Cumhurbaşkanı ismet inönü’nün, Turgut Özal’ın kürt olduğunu unutmuş muyduk? Bir toplumda ezilmiş olmak için,sizi Kürt olduğunuz için bir okula almamaları, bir işe sokmamaları, kız vermemeleri, iş piyasasında tutundurmamaları, sanat camiasında tutundurmamaları, bir mahallede oturtmamaları gerekiyordu. Bunlar olmamıştır ki bu ülkede hiçbir zaman. Evet dillerini konuşmaları bir dönem yasaklanmıştır. Ama bu korkunç hata bir süre sonra kaldırılmıştır zaten.
6)Habur kapısında “pişman değiliz” diyen teröristleri seyyar mahkemelerde affetti
7)Şehide kelle dedi, şehadet makamının bile altını boşaltmaya soyundu
8)Mavi Marmara olayıyla israille karşı karşıya geldi, ne hikmetse eş başkan, Davos'ta falan da pek bir arslan kesildi. Halk da uluslararası bir başarı olarak gördü bunu, ne bilsin bu fiyaskoların yarın öbürgün Türkiye’nin karşısına çıkacağını.. israil'e aslan kesilen başbakan füze kalkanları konusunda sessiz kaldı. Filistin'deki kardeşlerimiz din bağımız itibariyle tabii ki çok değerli. Kaldı ki din kardeşimiz olmasalar da orada yapılan bir insanlık suçudur. Ancak gariban halk ne bilsin Filistindeki pkk kamplarında zamanında, Türkiye’de yapacakları eylemler için teröristlerin eğitildiğini. 80 öncesinde de bazı marjinal gruplar Filistin kamplarında eğitim almıştı ayrıca.
9)Barzani ile Cumhurbaşkanı beraber fotoğraf çektirdiler. Cumhurbaşkanı “Kak(kardeş ) Mesut “dedi peşmergeye.. iki kardeş basına poz verirken Cumhurbaşkanı’nın arkasında Türk bayrağı vardı ama “Kak Mesut” un arkasında Irak Bayrağı yoktu. Bunun ne anlama geldiğini, Türkiye devletinin o anda neyi tanıdığını ne bilsin gariban halkımız.
10)Apo'yu ve Şemdin Sakık'ı yakalayıp gelen elleri öpülesi Engin Alan Paşa'yı terörist diye içeri tıktı.
11)Ortadoğu ve PKK kamp bölgeleri konusunda uzman bir tane askeri dışarıda bırakmadı. Bugün savaşa girsek deniz kuvvetlerini yönetecek kıdemli asker sayısı azdır.
12)Utanmadılar.. Genel Kurmay Başkanını vatana ihanetle yargılandı. Genelkurmay başkanlığının Başbakanlığa bağlı olduğunu ne bilsin gariban halk. Bir tane babayiğit savcıda başbakana soruşturma açmadı..Madem genelkurmay size bağlı ve vatana ihanet ediyor, siz bu işin neresindesiniz ve kendisi bu talimatları nereden aldı diye.
13)Memlekette ne kadar karşıt görüşlü insan varsa tasviye etti. insanlar askerin yıllar süren vesayet ve dini değerlerine uzak olarak bildiği asker tasviye edilince ses çıkarmadı. Galiba belli kesim içten içe askerin bunu hakettiğini düşündü. işin arkasındaki hukuksuzlukları görmedi. Herşey ilmek ilmek örüldü, ama yaradan mevlam bu işleri de onların eline ayağına doladı.. Son anda çıkan sahte imzalar, tarihi yeni olan ama eskiden gömülmüş gibi gösterilen silahlar(ki bunlar ifşa edildi), cd ler, birkaç şahit.. rezil oldular..
14)Türk askeri vatana ihanetle yargılarken, Şemdin Sakık denen katilin mahkemede şahit olarak çağırıldı.
15)Trt gibi devletin tarafsız kanalında Tuncay Güney denen ne olduğu belli olmayan adamlar dava sürerken bangır bangır konuşturuldular. Yargı bağımsızlığı yoktu çünkü. Ne bilsin gariban halk bir dava sürerken davayı etkileyecek türden yayınların legal olmadığını.. Hemde devletin kanalında..
16)Yalan söylemesine zaten alıştıkta, Başbakan "Hükümet Pkk ile görüşürse şerefsizdir" dedi ama onlarla masaya oturdu. Yalan piyasaya çıkınca da ben değil MiT görüşüyor dedi, gariban halk ne bilsin MiT'in başbakanlığa bağlı olduğunu.. Üstelik Oslo’da Mit ve Pkk’nın görüşme kayıtlarının basına sızması büyük fiyaskoydu.
17)Medyayı tekeline aldı.. Zaten tüm kurum ve organları mahvetmişti de.. Özelikle Ergenekon yargılamalarında, yargıyı da eline aldı. Yayın yapanlar da şahsiyetlerini teslim ettiler kendisine..
18)Delil toplamak amaçlı, kozmik odalara girildi bu ülkede.. Memlekete devlet sırrı denen birşey kalmadı.
19)Anayasa’dan Türklük kavramınının çıkarılması tartışmaya açıldı, Apo ile görüşmeler normalleşti. Apo içeriden ülke yönetimiyle ilgili tavsiyelerde bulunmaya başladı. Açılım dediğiniz şey zaten tüm bunların toplum gözünde normalleşmesinin zeminini hazırlamıştı. Uluslararası siyaset bilmeyen hükümet ülke yönetmekten de anlamadığı için Sayın Arınç şunu kaydetti. “Barış süreci başarıya ulaşırsa tadından yenmez. Sonuçta demedik bu yolu daha. Birde bunu deneyelim” Devletler yüzyıllık politikalarla yönetilir ama biz herşeyi denemeyi yönetim anlayışımız olarak benimsedik. Üstelik Marksist Apo Müslümanlıkla ilgili de yorumlar yaptı. Her heyet imralı’ya gittiğinde üstü kapalı yeni tehditlerle döndü. iyi niyetli Türk halkı açılım sürecinin etkisiyle anayasadaki Türklük kavramını kaldırmanın yerinde olduğunu, empati yapmak gerektiğini, kürtlerin ezilmişliğini bir nebze olsun ortadan kalkacağını düşündüler. Gariban halk ne bilsin Anayasamızda yer alan milliyetçilik anlayışının subjektif milliyetçilik anlayışı olduğunu ve kan bağı değil vatandaşlık ve kültür bağını temel aldığını..
20)Akiller ayrı bir bombaydı.. Apo’nun projesi olan Akil Adamlar projesi gerçekten milleti oyalamak için mi uygulandı yoksa hakikaten efektif olacağına mı inanıldı bilemiyorum.
21)Önce Libya sonra Suriye’deki direnişi inanılmaz destekledi. Hatta Suriye vatandaşlarını sınırdan içeri aldı, memlekette fakir fukara yok ya, besledik onları insaniyet namına. Kardeşim dediği Esad ile can düşmanı oldular. Bir rivayete göre Türk hükümeti Suriye rejimine karşı, muhalifleri silahlandırıyor ve eğitiyordu. En uzun kara sınırımızın olduğu ülkeyle sınırlar ortadan kalktı. ispatlanmıştır ki bugün Türk-Suriye sınırından insanlar ellerini kollarını sallayarak girip çıkıyorlar veee tüm bu güvenlik zaaflarının arkasından.....
22)Reyhanlı olayı patlak verdi. Suriye sınırımıza yakın olan şirin bu ilçemizde yapılan eylemde basının açıkladığından çok daha fazla sayıda insan(175 olduğu söyleniyor) öldü bunu, memleketi Reyhanlı olan tanıdıklarımızdan öğrendik, içimiz yandı. Hatay’ın şu dönem bol miktarda Suriyeli barındırmasından başka bir gerçeği daha ortaya çıktı daha sonra.. Reyhanlı dünyada en fazla sayıda ajanın olduğu bölge olarak gösterildi. Niye olduğunu sormadı insanlar..
23)Bu ülke 30000 evladını teröre kurban verdi, ama barış süreci adı altında tüm pkklıların silahları bırakıp sınır dışına çıkması, eylemlere bulaşmamış teröristlerin affı gibi çözümler masaya yatırıldı. Bu halk yine sormadı: 1. PKK sınır dışına çıkarsa hangi ülkenin vatandaşı olacak? 2. Silahların bırakılıp sınır dışına çıkıldığı o zor kara sınırında bu tasviye işi nasıl takip edilecek? 3. Teröristlerin eylemlere bulaşmadığı nasıl bilinecek bu konuda güvenlik güçlerinin elindeki kayıtlarda bulunmayan bu bölücüler nasıl tespit edilebilir?4. Affedilip şehre inenler nasıl sosyal hayata adapte olacak? Yıllardır dağda yaşamaktan psikolojisi kaymış bu affedilen grup şehirlerde benim çocuğuma eşime aileme zarar verir mi? En önemlisi bu hukuksuzluk nasıl uygulanacak? Sınır dışına çıkanlar sınırımızı tehdit edecek eylemler yaparlar mı? Ne bilsin gariban halk Suriye sınırındaki Kürtlerin esad rejimine karşı güçlü hale gelmeye başladıklarını ve orada da Kuzey Irak benzeri bir oluşumun başladığını? Ne bilsin gariban halk “Büyük Kürdistan”ülküsünün 4 yoncasından biri olan Suriyede de yoncanın bir yaprağının tamamlandığını.. (Irak ve Suriye’den başka bu proje Türkiye ve iran’ı kapsar).
işte bu gariban halk bunları bilemedi. Bu yüzden Akp hükümetinin her döneminde daha beter rezillikler olmasına rağmen bu ülkenin başbakanını artan bir güvenle desteklediler. Yukarıda yazan olayları hep sessizlikle karşıladılar.
Mayıs sonunda bir grup çevreci Taksim parkına sahip çıkmak için masum eylemlere başladılar. Enteresandır, polis gereksiz yere orantısız güç kullandı. Derken Bdp'li vekiller dozerlerin önüne atladı ve olaya katıldı. Kalabalıklar arttı gitgide.. Önceleri bir çevre sevdasıyla başlayan bu hareket, başbakanın söylemleriyle ve polisin tavrıyla kışkırtıldı ve büyüdükçe büyüdü. Kalabalıklar kızgındı çünkü çevre parkı yıkılacaktı, sana ayyaş denmişti , AKM yıkılacaktı mesela ve başbakan yasakçı ve ezici bir politika uyguluyordu. Üstelik çapulcu demişti oradakilere. Derken olay Ankara’ya ve diğer illere sıçradı. Hatay ve Adana çok karıştı. Benim yaşadığım Bursa’da herşey seviyeli gidiyordu ama açıkça görüyordum ki başka illerde zamanla birşeyler provake ediliyordu. Örneğin istanbul Gümüşsuyu’nda halk polisle çatışmaya başlamıştı. Olaylar boyunca 3 tane ölen genç insan ve onlarca sivil veya polis olarak yaralı vardı. Hatay'da olay Alevi Sunni kavgasına dönmeye başlamıştı. Rize’de eylemciler bir kızı linç ediyorlardı az kalsın. Tunceli’de karışmaya başlamıştı. Bugün itibariyle eylemin 10. Günü... iyi niyetli Türk insanı hala şölen havasında yürüyor.. Nasıl yürümesinler kendilerine çapulcu sana ayyaş denmiş.. Çok gururludur bizim millet, hiçbirşeyi sindiremez, he yukarıda anlattığım olaylar hariç tabii canım.
Yukarıda çok uzun şekilde anlattığım şeylere susan insanlar, 10 yıllık diktatörlüğü bir kıvılcımken yangın halini alan bir tepkiyle protesto etmeye başladılar aniden.. Grupların arasında kimler var kimse bilmiyor, herkes çok iyi niyetli. Yanlız enteresan bir dönemde galiyana geldik, bölgede özgürlük rüzgarları esiyor malum, iç savaşlar çıkmış dibimizde. Üstelik Tunus’ta iç savaş benzer şekilde çıkmış: Bir seyyar satıcının arabasına, polis el koymuş adam kendini yakmış, halk yürümeye başlamış protesto etmek için, tesadüf müdür bilmem tıpkı bizdeki gibi orantısız bir şiddet uygulamış polis Tunus'ta da ve halk ayaklanmış. Daha sonrasında diğer şehirlere yayılmış olaylar. Bu arada kafamı bir soru daha tırmalıyor: Apo denen katil, geçenlerde 6. Heyetin imralı’ya gideceği tarih olan 15 hazirana kadar eğer hükümet çözüm süreci için somut bir adım atmazsa, binlerce kişinin katılacağı bir halk savaşıyla tehdit etmiştir bizleri.. Allah Allah yani bunları kafamda birleştirince bu yürüyüş biraz amacını aşar diye korkutuyor beni. Ama gençlerimiz gözleri kamaşmış şeklide yürüyor, kitleler böyle gözleri kamaşarak katılır böyle hareketlere. Onları dizginlemek, hareketin kontrolsüzleşmesini engellemek, halkı durdurmak zordur, bunu senin ismet inönü’ye söylediğin bir sözünle ispatlamalı belki:
“Kurtuluş mücadelesi sırasında en zoru bu halkı ayaklandırmaktı. Ama daha zoru bu halkı daha sonra durdurmaktı”...

Ben yürümedim ve yürüyen arkadaşlarıma da hep bunları anlattım. Anlamsız bir zamanda, aniden ve garip şekilde olayların çıktığını, Libya ve Suriyedeki benzer olayları, Apo şerefsizinin savurduğu iç savaş tehdidin tarihin tam da bugünlere denk geldiğini.. Bunları anlattım. Evime kocaman bir Türk bayrağı astım ve olanı biteni endişeyle izliyorum. Bilinçli kışkırtıldık, kışkırtılıyoruz ve kışkırtılmaya müsait çok yaramız var çünkü..
Tüm bu olayların yanısıra Eğitim Sisteminin nasıl can çekiştiğini, ekonomik rakamların nasıl manüple edilerek halka anlatıldığını, kömürle, beyaz eşyayla oy hesabı yaparak siyasi ahlakın nasıl bozulduğunu, akpnin ileri gelenlerinin ve çocuklarının maddi durumlarını ve onlarca konuyla ilgili daha pekçok başlığı yazmıyorum direk es geçiyorum.

Bu halk “taşma noktası “dedi Taksim parkı olayına, ama bardaklar kıralı, sular taşalı çok oldu. Kimse şehitlerden bahsetmedi, kimse BOP’a takılmamıştı, kimse açılımı, Aponun tehdit ve yöneldirmelerini ve yukarıda yazdığım şeylere hiç takılmamıştı. Nereden bilsin gariban halk..
inanır mısın, gözü açılan ve yollarda temiz niyetlerle yürüyen arkadaşlarımı anlıyorum da hala bu partiye oy verecek olanları anlamakta güçlük çekiyorum. Ama ne bilsin gariban halk..

Bilemediler onlar,Bilemedik biz.. anlatılmadı.. Beyinleri dizilerle, magazinlerle uyuşturulmuştu. Hakkın emriyle ataları bir zafer destanı yazan bu milletin çocukları atalarına layık olamadılar. Görmemeyi, bilmemeyi tercih ettiler. Bizler Metehan’a, Alparslan’a, Fatih Sultan Mehmet’e, Sana layık olamadık.. Oysa, Sen bu millete gönderilmiş lütuftun, Allahın Türklere verdiği bir armağandın..