bugün

siyasal islam

islamcılık, siyasal islam veya siyasi islam; tamamen batılıların zihin bulandırmak için ortaya attığı ideolojik mefhumlardır. ılımlı islam, reformist islam, siyasal islam, ortodoks islam diyerek islam dünyası içerisindeki parametreleri bulandırmaktadırlar. islam'ın reformisti, siyasalı, ılımlısı olmaz; islam, sadece islam'dır.

burada konunun asıl tartışılması gereken bağlamı, ''islam'a göre yönetim nasıl olmalı?'' sorusu üzerine olmalıdır. islam'a göre devletin temel ilkeleri, devletin otoritesi, devletin uygulayacağı kanunların yapısı ve tatbiki gibi hususları tartışmalıyız; siyasal islam gibi hayali bir olguyu, bir faraziyeyi tartışmamalıyız. çünkü siyasal islam diye bir şey yok. islam bir din ve bu dinin siyasi arenaya tesiri elbette ki olacak. yoksa islam'ı siyasi bir kisveye büründürmek iğrenç bir şey.

islam'a göre devlet, allah'ın hükümlerini uygulamalı, adil olmalı ve en önemlisi, uluslararası arenada bir muvazene unsuru olarak görev yapmalı. hakkın, hakkaniyetin ve idarenin temsilcisi olmalı. islam'ın siyasi arenaya bakışı bundan ibaret. halifenin islamî açıdan illa görevde olup olmaması konusu muğlak aslında. nitekim islam'ın konuya bakışına baktığınızda, tek bir islam devletini ve o devletin halifesine bağlı mümin tebaasını öngördüğünü fark ediyorsunuz. yani bir halife, tüm islam dünyasına hükmedecek. ancak bu pratikte belli bir dönemden sonra bozulmuş. herkes kafasına göre halife belirlemiş vesaire. bu nedenle burada önemli olan, otoritesini kuran ve ötekilere kabul ettiren bir islam devletinin olması. aynı zamanda bu devlet başkanının islamî usullere göre başa gelmiş olması.

islam'a göre halifenin başa gelmesi, seçimle olmalıdır. ancak bu seçim halk arasında genel bir oylamayla mı olmalı, yoksa işin ehli bir meclisin seçimi ile mi olmalı, burası müminlerin içtihadına bırakılmış. bu teokratik devlette, asla ve asla, halifenin gücünü allah'tan aldığı inancı yoktur. eski türklerdeki ''kut inancı'', islam'ca reddedilmiştir, kimse gücünü allah'tan almaz, allah kimsenin vasıtasıyla dünyayı yönetmez. bunu hadislerde ve kur'an'da çok net görüyoruz.

bu devletin uluslararası arenadaki temel prensipleri; mazlumun hakkını savunma, onu ezdirmeme ve devletler arası muvazene unsuru olmaktır. cihadı günümüzde insanları zorla müslümanlaştırma olarak algılayan var. bu oldukça yanlış demeyeceğim, külliyen yalan, islam'a da zıt bir şey. aksini iddia eden varsa gelsin, konuşalım, hodri meydan. bilakis islam'daki cihad olgusu, ''dileyeni imana yöneltme, iman çağrısına engel olan kişi/kurum/devletleri ortadan kaldırma'' hareketidir. ister silahla, ister kitapla... bunun aksini iddia edenlere cevabı şu olay versin:

Kadisiye savaşından önce mağrur Iran ordu komutanı Küstem'in

"- Sizi buraya kadar getiren nedir? Siz ki bedevi araplardınız ne istiyorsunuz?" sorusuna Rib'î ibn Amir'in verdiği cevap şu ol­muştur:

"- Biz insanları dinlerin zulmünden islâm'ın adaletine çıkar­mak ve dileyeni ALLAH'ın hidayetine yöneltmek amacıyla buralara kadar geldik. Bunun için savaşıyoruz."

kısacası islam'ın siyasi arenaya da bir bakışı var ancak bu bakış, islam'ın siyasi bir olgu olduğunu ifade etmekten ziyade, islam'ın siyasi arenaya belli kurallara bağlama amacını icra etmek için gerçekleştirdiği bir şey. batılıların oyununa gelmeyin, siyasal islam diye bir şey yok; islam, islam'dır ve müslüman olan herkes bu hususlara hassasiyet duymakla yükümlüdür.