bugün

saçmalamada sınır tanımamak

görüşürüz; hayır efendim, görüşmeyiz. görüşemeyiz. şehirler arası bir yolda dinlenme tesisinde kasadaki adama para verip "görüşürüz" demek kadar saçma bir şey düşünemiyorum. tanımam etmem; nerede görüşeceğim, görüşsem ne olacak, bana ne fayda sağlayacak? kimseyle görüşmek istemiyorum. beni yalnız bırakın.

güldür beni,güldüreyim seni. bu lafı bir arkadaşımla geyik esnasında "gülbeni güldüreyim seni" şeklinde söyledim. dil sürtüşmesi dediklerinden. bunun sonunda "gülbeni" kelimesi ortaya çıktı ve bize sınırsız geyik malzemesi olmuştu. gülbeni; albeni... yeni çikolatanız. gülbeni; gülben tadında...

televizyondaki gençlik ve üniversite dizilerinden bıktım, hayat bu kadar toz pembe mi ulan? hep eğlence, hep eğlence, sevimlilik... sevimli değilsiniz. kütüksünüz kütük!

ben de amerikan filmlerindeki terli, kel, kalın enseli, dişleri eğri psikopat zencilerden olmak istiyorum. şiddetlice...

prison break dizisinde, ana karakter michael'in hücre arkadaşı sucre ajdar anık'ın aynısı.

kutay özcan isimli ufak televizyon çocuğunu hatırlamayan yoktur, deterjan reklamlarında ünü yayılmıştı "çok çalışmam gerekiyo annee çook" diyerek. uzaktan sevimli gibi gözüken bu çocuğu bir 23 nisan günü kim 500 milyar ister'in çocuk versiyonunda izlemiştim. sesli düşünmesi,muhakamesi, mimikleri, hareketleri ve bilgiçliğiyle oldukça iticiydi. ufacık çocuktan bir anda nefret etmeye başladım. şimdi sözüm sana kutay özcan; artık aşağı yukarı 14 yaşındasın, büyümüş de küçülmüş havasından çok büyümüş de büzüşmüş havası veriyorsun bana; sevimli gelmiyorsun, sesin de kartlaşmaya başlamıştır artık, çık ulan hayatımdan.

tolga garipoğlu'nu yani tolga abimizi yıllardır değişmez kılan boynundaki kocaman guguk.

tepeden aşağı bıraktığın yuvarlanan tekerlek, şehre inene kadar mersedes olsa da o mersedes kolay kaza yapar, çuvallar. ortaya dedikodu atmamak lazım. dedikodu; adı üstünde,dediğin anda kodu mu oturtur.

mahallede bir komşu yeni araba aldığı zaman herkes bakar, merak eder. komşu da hasta mıdır nedir arabanın kaputunu açar,gösterir. ulan onca komşu ne anlar motordan? hadi anlasa ne yapacak motorla? bagajı aç, torpidoyu aç da kaputu karıştırma.

bursa'da uludağ olmasa ne yapardık bilmem. bütün herşeyin markası uludağ. uludağ gazozu, uludağ kebapçısı,uludağ seyahat... gavur dağı bursa'da olsa yandıydık. gavur kebapçısı, gavur seyahat,gavur gazoz... hele gavur camisi çok fena olurdu...

2003-2004 senesinde ekranlarda türeyen, bayhan'ı,abidin'i,firdevs'i meşhur eden popstar milleti kendine iyi bağlamıştı. bir gün, jüri yarışmacı, yarışmacılar da jüri olsa ne olurdu dediler ve dediklerini yaptılar. ahmet san,deniz seki,armağan çağlayan ve ercan saatçi'yi yarışmacı olarak sahneye çıkardılar. jürimiz yani yarışmacılarımız eleştirilerini yapmaya başladılar. silik ve ahmet san'la yıldızı pek barışık olmayan bir yarışmacı ahmet san'a "ahmet san popstar olamayasan" dedi. kötü bir espriydi, gülmemiştik. ahmet san'ın ismi ahmet can olsa daha da kötü olacaktı durum. "ahmet can popstar olamayacan" elendi çocuk sonra.

ben kendi yıldızımla barışık bir insanım. yıldızımla yıldızım da barışık. hastayım hasta.