bugün
- tüm sözlük kölemdir25
- bir kızın sizi sevip sevmediğini anlama yöntemleri13
- arap milliyetçiliği22
- memati192324
- gideon reid morgan jj34
- manyak olmaya karar verdim12
- erkeklerin çoğunun yalnız olması15
- aydinoglu bombala27
- magnum un 2 tl olduğu yıllar19
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak8
- neden fenerbahçeliyim11
- yazarlardan akıl almak19
- bamya seven insan20
- memati1923'ün gelişiyle başlayan süreç14
- yetkili yapsanız da yeter9
- gideon reid morgan jj silik yesin kampanyası14
- tayyip erdoğan gazilik ünvanını nereden aldı12
- siradansiradisibiri12
- yazarlarin orgazm olurken kurduklari cumleler10
- özge özacar'ın memeleri8
- dünyanın en güzel kızlarının olduğu ülkeler17
- travesti ile evlenmenin avantajları10
- ayet ile hadis çelişirse hadisten hüküm alırım14
- anın görüntüsü11
- jose mourinho39
- artık kadınlardan uzak duruyorum11
- hiç kavga oluyormu sözlükte8
- türk kızlarının türk erkeklerinden nefret etmesi15
- sözlük yazarlarının kaç flörtü var11
- kel kadın olmaması9
- true'ya vurmak isteyen sözlük erkekleri tam liste8
- dinsiz kitapsız kafir ve küresel ıkınma ilişkisi8
- dolar neden düşmüyor avradnı sikiyim8
- insanlara nasıl faydalı olurum8
- sözlük erkeklerinin fotoğraf atmaması35
- 12 haziran 2024 istanbul sıcağı13
- eşcinsel bir erkeğe küresel'in fotosunu göstermek16
- yeşil pasaportlu koca arayan hanım abla16
- bik bik kiraz yerken siz fakirler ne yapıyorsunuz15
- hakemlerle şampiyon olmak12
- kuresele yavsayan gotler tam liste24
- küresel ısınmanın erkek kökünü kurutacak olması11
- sözlükten hatun kaldırmak13
- üstteki yazar sevdiği ve sevmediği iki şey10
- allah'ı seven insan8
- vatanınızın kıymetini bilen diyen gurbetçi16
- ramazanda anne sütü içmeyen oruçlu bebek10
- 3 çarpı 3 çarpı 38
- en sevmediğiniz sözlük yazarları16
- hapistekiler birbirine mi basıyor sorunsalı8
liseyi yeni bitirmiştim o zamanlar. hastaydım. karnım feci ağrıyordu. ishal olmuştum.
hasta olduğum bu sıcak yaz günlerinin birinde annem aradı
+...oğlum bankaya gitmen gerekiyor. yanıma uğra fatura vereceğim.
-anne hastayım. karnım çok kötü. lavabo kesmiyor sancılarımı.
+oğlum bu son gün. bi git de gel hemen.
-tamam anne tamam
+tak! (telefonu kapatma sesi)
sancılar içinde annemin yanına gittim. faturayı alıp otobüse bindim.
ve sonunda bankadayım.
elektrik mi yok o zaman nedendir bilmiyorum, garanti bankasında insanlar veznenin önünden itibaren kuyruk oluşturmuşlar. banka o sıcakta tıklım tıklım. üst kata çıkan merdivenler ve bankanın önü bile o kadar kalabalık ki insanlar rahat yürüyemiyorlar, sürekli "müsade edermisiniz" "bi geçebilir miyim" gibi sözler duyuyorum, ara ara ben de söylemek zorunda kalıyorum. içerisi o kadar havasız ki... zaten sancılarım dinmiyor, her an altıma yapacak gibiyim ve delirmek üzereyim.
aradan yanlış hatırlamıyorsan 1 saat kadar geçmişti. sıranın ortalarına bile yaklaşmamıştım henüz. arkamdaki kızla muhabbete daldık. bankanın havasızlığından başladık, türkiye'deki -o zamanlar hiç anlamadığım konu olsa da- bankacılığa kadar konuştuk.
kız, ben üniversiteye hazırlanırken sanırım üniversite 2. sınıftaydı, işletme okuyordu. hoşlandım ondan. çok güzeldi, ve benden çok az kısaydı. gözlerine baktığım zaman kendisi ciddi olsa bile gözlerinin içi gülüyordu. sanki gözlerinden ırmak akıyordu. öylesine canlı gözleri, beyaz teni, tatlı yanakları, hoş gamzeleri vardı.
bu arada ben, hala sancıdan ölmek üzereydim. banka tıklım tıklım ama çok sessiz. öyle ki; biz neredeyse fısıltıyla konuşuyoruz. karnım çok kötü. ha bire kendi içimden "allah'ım bana yardım et, şurada altıma yapmayayım" diyorum ve terliyorum.
tam biz öyle güzel muhabbet ederken bankanın içinde belki de üst kattakilerin bile duyacağı bir şekilde gaz çıkardım. rahatladım aslında ama sonucu kötüydü.
herkes kızla bana bakıyor. ses bizim taraftan geldiği için ya kız ya da benden çıktığını düşünüyorlar. tabii ben gözlerimi kızdan ayırmak istemiyorum. onu deli gibi beğendiğim için değil, eğer eğer sağa sola bakarsam suçu -daha doğrusu o zaman suç zannettiğim şeyi- üstüme almış olacağım için.
ama kız da sağa sola bakmıyor, sadece bana bakıyor. çünkü o ses kendisinden çıkmadığına göre benden çıktı. bunu biliyor.
daha fazla bu bakışma olayını sürdüremezdim o zamanki aklımla. tabii bu söylediklerim 1 dakika içinde oluyor sadece. yine kıza doğru bakmaya devam ederek herkesin duyabileceği bir ses tonuyla dedim ki;
+bu kadar insanın olduğu bir yerde bu yapılır mı be! kocaman kızsın. hiç mi utanmıyorsun. lavabo diye bir şey var.
kızın o çok beğendiğim yanakları domates gibi kızarmış, gözleri fal taşı gibi açılmıştı ben bunları söylerken. sonra sağa sola baktı ve hızla bankadan çıkıp gitti. tabii arada gülüşenler falan da oluyor.
çok pişmanım sözlük. ondan hoşlanmasaydım bile bu eşekliği yapmamam gerekirdi. aklı başında olan bir insan bunu yapmazdı evet. üzgünüm.
hasta olduğum bu sıcak yaz günlerinin birinde annem aradı
+...oğlum bankaya gitmen gerekiyor. yanıma uğra fatura vereceğim.
-anne hastayım. karnım çok kötü. lavabo kesmiyor sancılarımı.
+oğlum bu son gün. bi git de gel hemen.
-tamam anne tamam
+tak! (telefonu kapatma sesi)
sancılar içinde annemin yanına gittim. faturayı alıp otobüse bindim.
ve sonunda bankadayım.
elektrik mi yok o zaman nedendir bilmiyorum, garanti bankasında insanlar veznenin önünden itibaren kuyruk oluşturmuşlar. banka o sıcakta tıklım tıklım. üst kata çıkan merdivenler ve bankanın önü bile o kadar kalabalık ki insanlar rahat yürüyemiyorlar, sürekli "müsade edermisiniz" "bi geçebilir miyim" gibi sözler duyuyorum, ara ara ben de söylemek zorunda kalıyorum. içerisi o kadar havasız ki... zaten sancılarım dinmiyor, her an altıma yapacak gibiyim ve delirmek üzereyim.
aradan yanlış hatırlamıyorsan 1 saat kadar geçmişti. sıranın ortalarına bile yaklaşmamıştım henüz. arkamdaki kızla muhabbete daldık. bankanın havasızlığından başladık, türkiye'deki -o zamanlar hiç anlamadığım konu olsa da- bankacılığa kadar konuştuk.
kız, ben üniversiteye hazırlanırken sanırım üniversite 2. sınıftaydı, işletme okuyordu. hoşlandım ondan. çok güzeldi, ve benden çok az kısaydı. gözlerine baktığım zaman kendisi ciddi olsa bile gözlerinin içi gülüyordu. sanki gözlerinden ırmak akıyordu. öylesine canlı gözleri, beyaz teni, tatlı yanakları, hoş gamzeleri vardı.
bu arada ben, hala sancıdan ölmek üzereydim. banka tıklım tıklım ama çok sessiz. öyle ki; biz neredeyse fısıltıyla konuşuyoruz. karnım çok kötü. ha bire kendi içimden "allah'ım bana yardım et, şurada altıma yapmayayım" diyorum ve terliyorum.
tam biz öyle güzel muhabbet ederken bankanın içinde belki de üst kattakilerin bile duyacağı bir şekilde gaz çıkardım. rahatladım aslında ama sonucu kötüydü.
herkes kızla bana bakıyor. ses bizim taraftan geldiği için ya kız ya da benden çıktığını düşünüyorlar. tabii ben gözlerimi kızdan ayırmak istemiyorum. onu deli gibi beğendiğim için değil, eğer eğer sağa sola bakarsam suçu -daha doğrusu o zaman suç zannettiğim şeyi- üstüme almış olacağım için.
ama kız da sağa sola bakmıyor, sadece bana bakıyor. çünkü o ses kendisinden çıkmadığına göre benden çıktı. bunu biliyor.
daha fazla bu bakışma olayını sürdüremezdim o zamanki aklımla. tabii bu söylediklerim 1 dakika içinde oluyor sadece. yine kıza doğru bakmaya devam ederek herkesin duyabileceği bir ses tonuyla dedim ki;
+bu kadar insanın olduğu bir yerde bu yapılır mı be! kocaman kızsın. hiç mi utanmıyorsun. lavabo diye bir şey var.
kızın o çok beğendiğim yanakları domates gibi kızarmış, gözleri fal taşı gibi açılmıştı ben bunları söylerken. sonra sağa sola baktı ve hızla bankadan çıkıp gitti. tabii arada gülüşenler falan da oluyor.
çok pişmanım sözlük. ondan hoşlanmasaydım bile bu eşekliği yapmamam gerekirdi. aklı başında olan bir insan bunu yapmazdı evet. üzgünüm.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar