bugün

kitap

seviyorum. öyle, yağmur yağarken pencerenin önündeki rahat koltuğuma oturup, bir yandan kahvemi yudumlarken bir yandan bilmem ne gibi değil ama. o ne lan öyle. asla da yapılamaz bi şey bence. bi kere kahve sevmem. çayları desen yarım bırakırım. aynı yerde uzun süre duramam. hele kitap okurken öldürsen kıçımın üstüne oturamam. yağmur yağarken pencerenin önü soğuk olur. pencerenin önünde kalorifer varsa fazla sıcak olur. bahane bulmakta da üstüme yoktur.

severim. sayfalarını severim. sayfaları hızlıca ''fışırt'' diye elimden geçirmeyi severim. koklamayı severim. kelimeleri severim. kelimeleri çok severim. of be, kelimeleri öyle severim ki. o yan yana gelişlerini. düz bi satır üzerinde duruşlarını. tek tek harfleri severim. kelimelerin beni ağlatmasını severim. yan yana gelişlerinin esrarengiz bi şekilde insanı ağlatmasını.

''...ve benim hiçbirini bir türlü okuyamadığım eski polisiye romanların sayfalarını çevirerek pineklediğini bilmiyormuşum gibi, 'bugün ne yaptın?' diye soracağım sana, 'rüya, bugün ne yaptın?' ''

severim ben kitapları. bağırarak kitap okumayı. birine yüksek sesle kitap okumayı. birinin bana kitap okumasını. kitapçıları. kitapçılardaki sessizliği. kitapçılardaki olmamışlığı. oradayken dünyaya ait olmama duygusunu. yatarken yanıma bi kitap almayı. uyurken canımı acıtışını. genel olarak canımı acıtışını. bi tek ona odaklanışımı. ''bak, vallahi bi tek seni dinliyorum.'' demeyi. ''ben seni neden okuyamıyorum şimdi?'' demeyi. bitince ''çok güzeldin, tebrik ederim.'' demeyi.

kelimelerini severim işte. tek tek kelimelerine bakmayı. böyle. tek. tek. sanki bana bir şey söylemek istiyorlarmış gibi. herhangi bir şey işte. en ufak bir şey. güzel bir şey.
güncel Önemli Başlıklar