bugün

söykü dergisi sayı 14 kar

kardan adam mağrurluğu | esesdopiyespiyes

olabilirliği olanı, olması muhtemeli ya da doğrudan olanı-biteni anlatan realist öyküler; özelde yaşananların genele, yani okuyucu kitlesine aktarılması şeklinde bir seyir izlerken, genelin de bu aktarılanlara bakarak " a! bizde de aynen bu tip durumlar yaşanıyor!" şeklindeki tepkileri ile adeta bir sohbet ortamında ve karşılıklı teyitleşmelerle sürer-gider.

okuyucu, okuduğu öyküde kendi yaşamından kesitler bulabildiği ölçüde, o öyküye olan ilgisinde büyük artış gözlenir. aslında, bu sadece öykü için değil tüm edebi eserler hatta, sinema ve tiyatro gibi sanat dalları için de geçerlidir. doğal bir tepkidir ve okuyucu için bir kıyas düzlemi oluşmuştur. " öyküde bu böyle oldu ve böyle gelişti, bizde ise şöyle oldu ve şöyle gelişti. öykünün sonunda bu iş nereye gidecek? göreceğiz bakalım. bizdeki belirtiler, bu sonuca giderkenki belirtilerle uyuşuyor mu? onu irdelemeliyim" şeklinde kendi kendine sorgulama ve yönlendirmelerin ardı arkası kesilmez.

esesdopiyespiyes'in bu öyküsü de işte! bu kategoriye dahil bir durum öyküsü. bu kez tartışma, anne ile baba arasında gerçekleşiyor;

" -ahmet, kiracıya sordun mu, doğalgaz borularını değiştirmişler mi?

-niye soracakmışım kiracıya doğalgaz borularını? değiştirmişlerse değiştirmişlerdir zaten.

-ahmet ev ne halde merak ediyorum.

-evin ne halde olduğunu merak etme hakkımız var mı? ev kiracının sorumluluğunda şu an.

-sor diyorum ben de zaten. bir şey yap demedim.

-soramam. ha sormuşum ha "evi fazla dağıtmayın" diye gözdağı vermişim. farkeden bir şey yok.

-nasıl yok ya. telefonda hallerini hatırlarını sorup, doğalgaz borularını değiştireceğiz diyordunuz, n'oldu filan diyebilirsin.

-evin ne halde olduğunu nasıl anlayacaksın bu konuşmadan. abi evin anasını ağlattık mı diyecek?

-ben sana hiçbir şey demiyorum ahmet.

- ..."

bir erkek gözüyle bakıyorum olaya; çok mu farklı davranırdım babadan vallahi de hayır! adamcağız son derece makul ve mantıklı konuşmuş. ancak, yetmiyor işte! bir eksiği var; "bak! güzelim," , "beni dinler misin hayatım?" , "canım benim!" , " birtanem!" şeklinde başlamayan cümleler. hasbelkader, adamın ağzından bir duyabilse, var ya! kiracıyı ve yaptıklarını gözü görmeyecek, kucağına yatıp mırlayacağı, sevilip-okşanacağı yer arayan bir mırnav kedicik olma hevesinde aslında o annecik.

bu beklentisine karşılık bulamayınca, deliye dönüyor birden. üstüne üstlük bir de şu diyalog;

"...annem sonradan anlattı. babama, "nefes alamıyorum senin yüzünden ahmet" demiş. babam da gayet sakin bir şekilde "ahmetsiz hava sahasına çık o zaman nesrin, rahatlarsın" diye karşılık vermiş..."

bardağı taşıran son damla gibi sanki.

sonuç, bir uyuyup-uyanma süresinde ortalık süt-liman. elbet! babanın akşam üşümesinler diye ana-kızın üzerine battaniye sermesinin bunda büyük etkisi olmuştur zira, asıl istenen ve beklenen odur. yani, kısaca ilgi...

esesdopiyespiyes, kurguda standart öykü kurallarına sıkı-sıkıya bağlı bir yazar. onun öyküleri bu bağlamda çok sürpriz içermiyor. dahası, özellikle realist öykülerde bir başka anlam ifade eden yalın ve samimi üslubu ile sıcacık sarıyor bizleri. tartışmalarla bile olsa, sosyal ortamların o insani ve duygu yüklü taraflarını, okuyucuların gözleri önüne sererek pozitif enerjiyle yüklüyor onları.

örneğin bir baba, onun şu öyküsünü okuduktan sonra kalkıp da annenin yanağına neden bir öpücük kondurmasın ki? sorulursa, "nedensiz... öylesine... içten geldiği gibi..." denilerek üstelik. onun öykülerinden sonra babaların bu potansiyeli kendilerinde görmeleri, bence kuvvetle muhtemel.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar