bugün
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek25
- insanlar melek mi şeytan mı9
- bir kadın nasıl tavlanır15
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz37
- kızların tipe bakmadığı gerçeği21
- sözlük kızlarının saç rengi9
- icardi190522
- düşün ki o bunu okuyor8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- anın görüntüsü9
- iğrenç bir his tarif et33
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- en yaşlı özelliğiniz18
- hemşire kızlar nasıl oluyor24
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- suriyeliler suriye'ye dönsün10
- fake hesabım için nick önerileri9
- emmanuel emenike16
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- ahirette sorulacak ilk soru8
...
"Hep böyle olurdu. Yüreği öylesine taşkın bir sevgiyle dolu, vücudu öylesine tutuşarak koşardı ki ona, sanki bu defa aralarındaki her şey değişeverecekmiş, birbirlerini yeniden bulacaklarmış, o da aynı duyguları paylaşacakmış sanırdı. Sonra bir söz, bir hatırlarma, bir suskunluk... Büyü dağılır, herkes kendi köşesine, kendi hücresine döner, aralarındaki o camdan duvar biraz daha geçilmez olurdu."
"Telefonu kaparken başı dönüyor. Otuz yıl önce de, yirmi beş yıl önce de, beş yıl önce de; ondan her haber aldığında,sesini her duyduğunda, her telefonda, her buluşmada aynı baş dönmesi, aynı yürek çarpıntısı, aynı güzel heyecan... Bu tuhaf duygu içinde böyle yaşayıp gittikçe sanki hiç yaşlanmıyor, sanki zamanı yeniyor. Maraz, umutsuz, yarınlara yönelmeyen; ne mutlu ne de mutsuz, hiç bir son amaçlamayan bu tutkuyu belki de bu yüzden yıllardır besleyip yaşatıyor. Başa dönüp yeniden yaşanamayacak bir ömrün, pişmanlık ya da suçluluk duyduğu yaşam parçalarının, artık çok geç kalmış olmanın kederini unutturan, paralel bir iç yaşam kurgusu, bir gölge yaşam..."
(Bu kadar güzel anlatılır... Ama ne yazık ki yaşananlar ve yaşanamayanlar insanın hayatının bir bütünü... Hayatı olmasını istediğiniz yerden değil aktığı gibi yaşıyorsunuz. Söylediğiniz ya da söylemediğiniz, yaptığınız, yapmadığınız, yapamadığınız her şey, tüm anılar bazen suçluluk bazen pişmanlık ama çokça hayıflanmalarla içinizde kalıyor. Onlarla başa çıkmanın en iyi yolu onları kabullenmek ve hatırlamak, bundan da zevk almak. Aksi takdirde geçmişinizde bu yaralarınızla yaşar, kan sızdırmaya başlayan bu anılar da size zarar verir. insan eski sevgilerini biraz da öğrencilerini mezun öğretmenler gibi hatırlamalı. Acıyla değil tebessümle, onları daha iyi bir geleceğe yolladığının temennisiyle anmalı. O geleceği hiç bilmeden.)
"Hep böyle olurdu. Yüreği öylesine taşkın bir sevgiyle dolu, vücudu öylesine tutuşarak koşardı ki ona, sanki bu defa aralarındaki her şey değişeverecekmiş, birbirlerini yeniden bulacaklarmış, o da aynı duyguları paylaşacakmış sanırdı. Sonra bir söz, bir hatırlarma, bir suskunluk... Büyü dağılır, herkes kendi köşesine, kendi hücresine döner, aralarındaki o camdan duvar biraz daha geçilmez olurdu."
"Telefonu kaparken başı dönüyor. Otuz yıl önce de, yirmi beş yıl önce de, beş yıl önce de; ondan her haber aldığında,sesini her duyduğunda, her telefonda, her buluşmada aynı baş dönmesi, aynı yürek çarpıntısı, aynı güzel heyecan... Bu tuhaf duygu içinde böyle yaşayıp gittikçe sanki hiç yaşlanmıyor, sanki zamanı yeniyor. Maraz, umutsuz, yarınlara yönelmeyen; ne mutlu ne de mutsuz, hiç bir son amaçlamayan bu tutkuyu belki de bu yüzden yıllardır besleyip yaşatıyor. Başa dönüp yeniden yaşanamayacak bir ömrün, pişmanlık ya da suçluluk duyduğu yaşam parçalarının, artık çok geç kalmış olmanın kederini unutturan, paralel bir iç yaşam kurgusu, bir gölge yaşam..."
(Bu kadar güzel anlatılır... Ama ne yazık ki yaşananlar ve yaşanamayanlar insanın hayatının bir bütünü... Hayatı olmasını istediğiniz yerden değil aktığı gibi yaşıyorsunuz. Söylediğiniz ya da söylemediğiniz, yaptığınız, yapmadığınız, yapamadığınız her şey, tüm anılar bazen suçluluk bazen pişmanlık ama çokça hayıflanmalarla içinizde kalıyor. Onlarla başa çıkmanın en iyi yolu onları kabullenmek ve hatırlamak, bundan da zevk almak. Aksi takdirde geçmişinizde bu yaralarınızla yaşar, kan sızdırmaya başlayan bu anılar da size zarar verir. insan eski sevgilerini biraz da öğrencilerini mezun öğretmenler gibi hatırlamalı. Acıyla değil tebessümle, onları daha iyi bir geleceğe yolladığının temennisiyle anmalı. O geleceği hiç bilmeden.)
güncel Önemli Başlıklar