bugün

unutamadım

barış manço'nun çok güzel bir parçası.

"hisleri reddediş" ile "unutamamak" yanyana gelebilir mi diye sordum kendime; zira bu şarkı, kısa bir süre önce hiç bir yerden dinlememiş ya da duymamış olmama rağmen ağzıma dolanmıştı. serbest çağrışımın allahını gördüğümde, kendimi peygamber olarak değil de bizzat o allah'tan telakki etmiştim. zira çağrışıma mazhar olacak görünürde bir nesne bile yoktu karşımda.

sonra aklıma bir aralar taptığımı düşündüğüm varlık geldi. o'na ilahe demiştim. hatta, ilahe derken "o" harfini büyük kullanıyordum. fark ettim ki o'ymuş kaynağı yine.

elektromanyetik dalgalar dersini alanlar bilirler:
her dalganın bir kaynağı vardır. ve eğer bu kaynaklar, dalga denklemlerinden çıkartıldıklarında ortaya bomboş bir sıfır çıkarsa, denkleminiz homojen olur, kolayca çözülür.

demek ki hala bir şeyler varmış bende. bitirmemişim, kendimi soyutlayamamışım.

gönül bu.
homojenite yakalanamıyor..

unutamamak boktan birşey mi? acaba? yok canım. unutamamak ne zaman boktan: yeni bir ilişkiye başlarken aklınıza geldiğinde.

ve ben o boktan dönemleri yaşıyorum.

la solution:
bekle.
ders çalış, elektromanyetik dalgalar teorisinden aa getir.
evek!

yok yahu o kadar kolay değil.

yahu zaten ne kolay ki?..

unutmayı reddediyorum. hisleri de. artık ruhsuz, geçmişte yaşayan, yalnız zevk için sevişen, öldürmek için savaşan caninin teki olacağım.

heheh.
laf-i güzaf.