bugün
- vallahi de kemal'in düşmanıyım8
- kendini bir görsel ile anlat22
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi16
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu23
- uludağ sözlük köpek avlama timi18
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği8
- anın görüntüsü13
- saraca silsüpüroğlu12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar13
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak11
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali11
- kıza iğne batıran türbanlı11
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi12
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak10
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- xdearm10
- jose mourinho28
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- sarılma ihtiyacı13
- zalbert ramstein8
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- meral akşener17
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- gideon reid morgan jj9
- icardi190543
- sekse doymuş erkek12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel21
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak8
- albay kemal14
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu20
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur13
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü9
- güçlü kadınların ortak özellikleri8
- yazarların en sevdikleri diziler11
epey uzunca bir zamandır yazarım sözlükte ama buralara uğradığım nadirdir. pek öyle itiraf edecek entrikalı, gizli saklı bir yaşantım olduğu da söylenemez zaten... ama öyle zamanlar, insanlar, olaylar geliyor ki insanın başına bazen, sıkışıp kalıyorsun kendinle kendin arasına ve nihayet bir çıkış yolu bulamayınca da bir bakıyorsun kendini burada bulmuşsun.
bir itiraftan ziyade daha çok bir iç dökme olacak belki bu entari. şöyle ki, biri var çok özlediğim... bir kız. uzun zamandır tanıdığım ama çok fazla bir samimiyetimin olmadığı bir kızdı. taa ki geeçen şubata kadar. sonra birdenbire bir yakınlaşma, her gün saatler süren telefon konuşmaları, mesajlar derken bir de bakmışım ki, birbirimize ilişkimizdeki sorunları anlatan iki arkadaş olarak başlayan maceramız, bambaşka bir şekle dönüşmüştü.
konuştukça daha yakınlaşıyor, yakınlaştıkça daha çok konuşuyorduk. o kadar çok ortak yanımız çıkıyordu ki konuştukça, aramızdaki bağ, arkadaşlıktan öte bir anlam kazanmaya başlamıştı. aslında bunun ne olduğunu ikimiz de biliyorduk fakat kendimize bile itiraf edemiyorduk zira ikimiz de biliyorduk ki, hayatımızda başkaları vardı.
ama birbirimize olan çekim, her geçen gün karşı konulmaz bir hal almıştı. sesini duymadığım günüm iyi geçmiyordu. ve sonunda bir gece buluştuk, sabaha kadar konuştuk, güldük, eğlendik. nasıl geçtiğini anlamadığım bir 6 saatin sonunda yorgun düşmüş ve uyuya kalmıştı. usulca saçını okşadım uyandırmadan, üstünü örttüm ve o anda anlamıştım ki, yanıbaşımda uyuyan bu kıza aşık olmuştım. ve sabah uyandığında ona bunu söylemeye karar verdim.
fakat söyleyemedim. çünkü uyandığımda gitmişti. hem de hiç birşey demeden. neden öylece bırakıp gittiğini hiç sorgulamadım, yargılamadım, elbette ki vardı bir sebebi kendince, az çok benim de tahmin ettiğim. yaptığım, söylediğim ya da söylemediğim ya da yalan söylediğim birşey olmalıydı sebep. çünkü öylece bırakıp gidecek bir insan değildi.
tam olarak neden olduğunu bilmesem de, böylesine bir gidiş kalbimi kırmış olsa da sustum... belki suçluluktan, belki de kırgınlıktan sustum, gitmedim peşinden, gidemedim. yerini yurdunu, evini, okulunu, telefonunu, herşeyini bildiğim halde gidemedim, bırak gitmeyi bir mesaj bile atamadım.
yeri geldiğinde, icap ettiğinde, en kabadayısına gider yapan, racon kesen ben, telefon açıp bir nasılsın demekten bile korktum. vereceği tepkiden korktum, konu açıldığında daha çok kırılacağımızdan korktum. deliler gibi özledim, gecelerce rüyalarıma girdi, sesi kulaklarımdan gitmedi ama arayamadım. koskoca adam, hayatta hiç birşeyden, hiç kimseden korkmayan ben, onu aramaktan çocuklar gibi korktum.
özledikçe içtim, içtikçe daha çok özledim. çok içtiğim gecelerde niyetlendim, aldım telefonu elime ama her seferinde vazgeçtim. yapamadım işte. çok özledim, acı çektim, kendime küfrettim ama ona hiç kızmadım. çünkü onu çok iyi tanıyordum... ne kadar asil, karakterli ve iyi bir kız olduğunu biliyordum.
sonuçta kaybetmiştim onu, bu açıktı. kabullenmem zor oldu ama yapacak bir şey yoktu. zaman soğutuyor her ateşi, kabuk bağlıyor her yara eninde sonunda. ama bazı insanlardan kalan yaralar hiç kapanmıyor. o da onlardan biri oldu benim için artık. keşke böyle bitmeseydi, hiç olmazsa arkadaşlığını bari kaybetmeseydim... ama madem böyle istedi... eyvallah sevgili.
umarım bir gün bir yerde bir şekilde karşılaşırız tekrar. seni bilmem ama benim kalbimde her zaman yerin olacak... sıfatı ne olursa olsun, kalbin kalbime hep aşina olacak. o kocaman, ışıklı, gökkuşağını anımsatan gülüşün hiç solmasın esmer kız. seni seviyorum... hoşçakal.
bir itiraftan ziyade daha çok bir iç dökme olacak belki bu entari. şöyle ki, biri var çok özlediğim... bir kız. uzun zamandır tanıdığım ama çok fazla bir samimiyetimin olmadığı bir kızdı. taa ki geeçen şubata kadar. sonra birdenbire bir yakınlaşma, her gün saatler süren telefon konuşmaları, mesajlar derken bir de bakmışım ki, birbirimize ilişkimizdeki sorunları anlatan iki arkadaş olarak başlayan maceramız, bambaşka bir şekle dönüşmüştü.
konuştukça daha yakınlaşıyor, yakınlaştıkça daha çok konuşuyorduk. o kadar çok ortak yanımız çıkıyordu ki konuştukça, aramızdaki bağ, arkadaşlıktan öte bir anlam kazanmaya başlamıştı. aslında bunun ne olduğunu ikimiz de biliyorduk fakat kendimize bile itiraf edemiyorduk zira ikimiz de biliyorduk ki, hayatımızda başkaları vardı.
ama birbirimize olan çekim, her geçen gün karşı konulmaz bir hal almıştı. sesini duymadığım günüm iyi geçmiyordu. ve sonunda bir gece buluştuk, sabaha kadar konuştuk, güldük, eğlendik. nasıl geçtiğini anlamadığım bir 6 saatin sonunda yorgun düşmüş ve uyuya kalmıştı. usulca saçını okşadım uyandırmadan, üstünü örttüm ve o anda anlamıştım ki, yanıbaşımda uyuyan bu kıza aşık olmuştım. ve sabah uyandığında ona bunu söylemeye karar verdim.
fakat söyleyemedim. çünkü uyandığımda gitmişti. hem de hiç birşey demeden. neden öylece bırakıp gittiğini hiç sorgulamadım, yargılamadım, elbette ki vardı bir sebebi kendince, az çok benim de tahmin ettiğim. yaptığım, söylediğim ya da söylemediğim ya da yalan söylediğim birşey olmalıydı sebep. çünkü öylece bırakıp gidecek bir insan değildi.
tam olarak neden olduğunu bilmesem de, böylesine bir gidiş kalbimi kırmış olsa da sustum... belki suçluluktan, belki de kırgınlıktan sustum, gitmedim peşinden, gidemedim. yerini yurdunu, evini, okulunu, telefonunu, herşeyini bildiğim halde gidemedim, bırak gitmeyi bir mesaj bile atamadım.
yeri geldiğinde, icap ettiğinde, en kabadayısına gider yapan, racon kesen ben, telefon açıp bir nasılsın demekten bile korktum. vereceği tepkiden korktum, konu açıldığında daha çok kırılacağımızdan korktum. deliler gibi özledim, gecelerce rüyalarıma girdi, sesi kulaklarımdan gitmedi ama arayamadım. koskoca adam, hayatta hiç birşeyden, hiç kimseden korkmayan ben, onu aramaktan çocuklar gibi korktum.
özledikçe içtim, içtikçe daha çok özledim. çok içtiğim gecelerde niyetlendim, aldım telefonu elime ama her seferinde vazgeçtim. yapamadım işte. çok özledim, acı çektim, kendime küfrettim ama ona hiç kızmadım. çünkü onu çok iyi tanıyordum... ne kadar asil, karakterli ve iyi bir kız olduğunu biliyordum.
sonuçta kaybetmiştim onu, bu açıktı. kabullenmem zor oldu ama yapacak bir şey yoktu. zaman soğutuyor her ateşi, kabuk bağlıyor her yara eninde sonunda. ama bazı insanlardan kalan yaralar hiç kapanmıyor. o da onlardan biri oldu benim için artık. keşke böyle bitmeseydi, hiç olmazsa arkadaşlığını bari kaybetmeseydim... ama madem böyle istedi... eyvallah sevgili.
umarım bir gün bir yerde bir şekilde karşılaşırız tekrar. seni bilmem ama benim kalbimde her zaman yerin olacak... sıfatı ne olursa olsun, kalbin kalbime hep aşina olacak. o kocaman, ışıklı, gökkuşağını anımsatan gülüşün hiç solmasın esmer kız. seni seviyorum... hoşçakal.
güncel Önemli Başlıklar