bugün

eski sevgili

tam 5 yıl geçmişti. küsuratı vardır muhakkak karıştırmayın.
17 yaşında sevdim 23'e kadar deli gibi büyüleyici, kör olmuşçasına. 23'te ilk tökezlemeler. sonra tekrar tekrar dönüp dönüp deliler gibi sevmeler. araya giren şehirler, dağlar, nehirler. yani gurbetlik halleri. yani yeni ve modern haliyle uzak mesafeler. bunlar dahi yetmedi çoğu zaman kadim bir aşkı dipten sarsmaya. her bahar dallara düşen tomurcuklar gibi filizlendi sevda. ölü toprağını atıp tekrar dirildi. uzun ve dahi uzun yıllar sürdü. eğilip bükülmedi bilekler. belki eğdi en güçlü fırtınalar uzun çayılarda güneşe duran başakları ama o başaklar bir şekilde yine dikti başını, yine güneşe durdu yine samanından can verdi kendi kendine. lakin gel zaman git zaman artık sular duruldu. dağlar eğdi sevdalı başları yürekler karşı koyamaz oldu başka sevdalara. ve bitti. ölüm gibi bir sessizlik çöktü bedenlere. önce karanlıktı sokaklar, yollar çamurdan güneş nar gibi değildi kara bir lekeydi, ay lanetli. ne uzandığın yatak ne de ensesinden tuttuğn uyku. her şey boş...

bu yüzyılda çokta uzun sürmüyor biten aşkların acısı. katıksız, derin anlamlar taşıyarak uzun yıllar süren bir aşk en fazla 1 yıl kendi acısının sarnıcında seni dehşet acılara gark eder ve sonra biter. açarsın perdeyi dışarıda masmavi gökyüzü, insanlar, şehirler, doğa ve hayat. tekrar başlarsın. biri girer hayatına. çıkar gider. koymaz artık acısı. zira feleğin çemberinden geçmiş bu babta. öteki gelir o da gider. bir başkası, beriki, öteki, bir sonraki vs. artık hepsi nokta, virgül, ünlemden ibaretti. hiç biri yanyana gelip iki kelime olmaz. bir de bakmışsın yıllar geçmiş.

ne diyorduk tamı tamına 5 yıl. siktirtmeyin küsüratı. (taktım he ben de küsuratlara).
neyse 5 yıl arada sonra -küsürat- (neyse lan) bir mesaj gelir. açarsın bakarsın. kalbin çarpar ve tekrar koşarsın. bu kadar mısın lan bu kadar mı oğlum? olayın bu mu yani? hiç mi direnemezssin? yok abi direnemezssin insan oğlu sever böyle boktan şeyleri. neyse gidersin geride 5 yıl önce bıraktığın (lan) o efsunlu "şeye". bir karartı gelir alacalı bulacalı. yaklaşır. göz göze gelirsin. sarılırsın. çok eski bir koku sanki yüzyıl öncesinde kalmış bir koku yine sarıp sarmalar seni. yürürsün yanında en tanıdığın insala. oturursun çay içersin. derin bir sohbet. sonra sorular. ve anlarsın ki her şey bir hiçten ibaret. yatağa geçersin uzanırsın yanına. ne öpeceğin bir dudak ne tutacağın bir eldir o. o da sadece bir kambur virgüldür artık. bir dönem hayatını kanatmış ve kendinden sonra gelenlere değer yüklemeyi engellemiş acı bir yara.

saatler ilerler. kalkarsın camı açarsın. dışarıda şehir karanlık. karanlığa batık binalar. binalar öksürür? öksürür mü lan binalar? öksürür işte. ağaçlar eğilir yorgun omuzları çöker. ayın aynasında bulutlar geçer. boş ve anlamsız. odaya dönersin. sabah olsa da kaçsam burdan dersin. kaçıp bir nefes alsam. ne tuhaf bir dönem deli gibi sevdiğin, o ilk aşkın, o ilk ustan, ilk dokunuşun ilk büyük kavgandan kaçmak istersin artık. üstelik o uzun ayrı kaldığın yıllarda dahi hiç aklından çıkmayan sevdandan.

eski sevgili.

edit: imla falan ortalığı bok götürüyor idare edin.
güncel Önemli Başlıklar