bugün

sözlük yazarlarının itirafları

peşinen söylerim uzun bir entry olacak. canım çok çekiyor çünkü..

hiçbir zaman babamı sevmedim. asla baba olamadı çünkü. hatta ondan nefret ediyorum. 7 ay önce "artık size bakmak istemiyorum, yoruldum deyip" evi terk etti. üstelik benim onu affetmeye hazır olduğum, her şeyi düzeltmeye çabaladığım bir anda. biz de kendimize yeni bir hayat kurduk.. önceden sadece ismi olan babanın, cismini de ismini de silerek. yani ben sildim. öldürdüm.. kindar bir insanım, kolay affetmem. hatta bazen hiç affetmem.

3.000 tl'si bankalara, 5.000 tl'si devlete olmak üzere toplamda 80.000 tl civarı borcum var. çoğuma sebep babam. 950 tl maaş alıyorum.. kiraydı, faturaydı, yol parasıydı derken elime 50 tl kalıyor onunla da tahtakale'den tütün alıp içiyorum.

sevgilime çok aşığım. evlenmek istiyorum ama ikimizinde parası yok. bildiğin yeşilçam. evlenemiyoruz. zaten ailemden desteğimi çekmem söz konusu dahi olamaz.

bizi terk edip giden adam şu an hastanede ölmek üzere. sanırım ölmeyecek bilemiyorum. annem ve kardeşim her gün yanına gidiyorlar. vicdanları onları bırakmıyor. affetmediler lakin insanlık falan diyorlar, o şekilde bir şeyler. bense, hayvan olmayı kabul ederek, ne gidiyorum, ne de soruyorum. inattan ya da nefretten değil. gerçekten adam umrumda değil. öldürdüm diyorsam öldürdüm. bu kadar net. vicdansız bir insan değilim, ama babamı gerçekten hiç sevmiyor, geçmişte yaptıklarını düşünerek içimdeki nefreti daima taze tutuyorum. vicdanım çok rahat.. annemle kardeşimin üzüldüğünü görünce, "ben üniversitedeyken, evde yiyecek hiçbir şey bulamadığınız için, hamuru yağsız tavada kızartıp yerken siz, kendisine dışardan dürüm söyleyen o değil miydi? nasıl unutursunuz?" diyerek nefretlerini köpürtmeye çalışıyorum ama insanlık falan diyorlar, bilemiyorum..

26 yaşındayım, 13 yıldır çalışıyorum. hem okudum, hem okuttum, hem de çalıştım. babam kazandığı paraları tek başına yerken üstelik. sorsan bize bakmıştır.. evet kiramızı ödüyordu. ama açtık. parası vardı, ama biz açtık. hiç unutmuyorum lan, iftarda yersek sahurda, sahurda yersek iftarda açtık. ama o toktu. ne yediğini de anlatırdı hep.

sonra şeyi de unutmuyorum. babanemlerle aynı evde yaşıyoruz o dönem. babamın işleri kötü. gerçekten para kazanamıyor. kazandığı zamanlarda da kenara koyayım fikri olmadığı için, bayağı parasız durumdayız. 11 yaşındayım. babaannem, afyon'dan sucuk getirtmiş. nasıl kokuyor meret. aynı evin içindeyiz, pişirdi bunlar, yiyorlar. ablamla kardeşimi de çağırdılar. annemle ben öteki odada kaldık. annemi zaten çağırmazlar da, lan bende torunum, bende evladım.. beni niye çağırmıyorsunuz? anneme çok düşkünüm ya, o yüzden beni de sevmiyorlar. neyse annem kıyamadı, git sende ye dedi. süklüm püklüm girdim odalarından içeri. gömülmüş yiyorlar. babam ekmeğini bandırıyor yağına, ohh. saniye falan baktım. yavaş yavaş sofraya yanaştım. babaannem, "sen ananın yanına git" dedi. gözlerim dolu, dudaklarım büzük, annemin yanına gittim. kucağına gömüldüm, sessiz sesiz ağladım. burnumda sucuğun karşı konulmaz kokusu. yıllardır sucuğa bayılırım. severek yerim ama asla o yiyemediğimi sucuk gibi değil. hiç öyle kokmuyor. ben bunu da unutmuyorum. bir çok şeyi unutmuyorum ben, unutmayacağım.

neyse, üniversite okurken de çalışıyorum tabi. anneme para yolluyorum, faturaları ödesinler, karanlıkta oturmasınlar. ekmek alabilsinler vs diye. bende yaban ellerde, simit su öğünleriyle okuyorum. o adam, dürüm, kebap falan yerken..

hülasa *, babasından tiksinen bir insan olarak, kimse benden insanları sevmemi beklemesin. insanları da sevmiyorum. hiç tahammül edemiyorum. hele bir de ufacık şeyleri kendine dert eden peşimist tayfadan iyiden iyiye tiksiniyorum. ama bir yandan da yüzlerine bakamıyorum. elem keder görürüm diye. uykularım kaçıyor çünkü görürsem..

insanlardan nefret ediyorum ama çok iyi biriyim. sürekli onlara iyilik yapıyorum. küçük küçük iyilikçikler. gerçekten içimden geliyor. iyilik yaptığım her an kendimden çok hoşlanıyorum. öpesim, kendimle sevişesim geliyor. öyle matah iyilikler değil tabi de, ben de yapıyorum yani bir şeyler.

kontörlü telefon soruyorlar mesela. acil diyorlar, önemli diyorlar. kontörlü telefon yok dükkanda. çıkarıyorum cep telefonumu veriyorum. para teklif ediyorlar, kabul etmiyorum kesinlikle.

geçenlerde bir amca geldi. faks yollaman lazım demişler. faks yollamaya gelmiş. elinde ne numara var, ne de bir kağıt. gelmiş öyle. işim de başımdan aşkın. hemen annem geldi aklıma, ona da deseler bu işi halletmen için faks yollaman lazım. o da böyle olur. canım benim. neyse işte amcanın derdini öğrendim. samsun'daki belediyenin numarasını buldum. fakslarını istedim. amcanın derdine uygun dilekçeyi yazdım, faksladım, halloldu işi. teşekkür bile etmedi amca ama olsun. bütün gün yavşak gülümsemelerle dolaştım, bütün sıkıntıma rağmen.

mesela küçük çocuklar geliyor dükkana. ne istiyorlarsa ilgiyle gösteriyorum. beğenene kadar, sabırla ilgileniyorum. kendi ilgisiz, parasız, ezik geçen çocukluğumu hatırlıyorum çünkü. mutlu çıkıyorlar dükkandan. sonra ağlıyorum biraz, geçiyor. ama mutlu oluyorum..

insanları hiç sevmiyorum ama çok iyi biriyim. inançlı olduğumdan falan değil. gerçekten iyi biriyim ben. ama babam dahil, insanlardan, insanlıktan tiksiniyorum..

sebebim yok ama hep mutluyum..
güncel Önemli Başlıklar