bugün

düz lisede okumanın verdiği eziklik duygusu

Ben 'de' bir anadolu lisesi mezunu olarak bu duyguyu 4 yıl boyunca hiç yaşamadım. Aksine, okulumun adını söylerken gurur duydum. Gıpta edildim. Ders çalıştığım her dakika büyük hayaller kurdum, herkesi de aynı hayallere dahil ettim. Kimse zerre şüphe etmedi başaracağımdan. Bu sırada okulumu hiç sevmedim. Arkadaşlarımın çoğundan tiki oldukları için nefret ettim. Hocalarım bizi hipodromdaki atlar gibi gördükçe daha da güçsüzleştim. Umut vaad etmenin 8 saniyede çözülmüş matematik sorularında sıkışıp kaldığını, üzülerek deneyimledim. 9 saniyede çözülmüş matematik sorularım vardı benim, hiçbiri kimsenin umrunda olmadı. Ben de gittikçe hızımı kaybettim. Derken 1 dakikada dahi soru çözemez hale geldim.

Fizikçi: Sınavdan sonra kantine inip sizin için ayırttığım peçetelerden dilediğiniz kadar alabilirsiniz. Ağlayanınız bol olacak çünkü. Ama korkmayın! Peçeteler bedava.
Kimyacı: Bir soru için 1 dakika uğraşanlar oluyor. ama kimisi de cin gibi, soruyu görür görmez çözüyor. işte çocuklar, siz o cin gibilerden olursanız hayatta her şeyi kazanırsınız.
Edebiyatçı: Tamam sayısalcısınız ama Türkçe'yi de fullemeniz lazım. Bu yüzden haftaya kadar 10000 anlatım bozukluğu sorusu bitmeli. Yoksa üniversite hayali falan kurmayın boşa.
ingilizceci: burayı en çok farklı kılan dil eğitimi arkadaşlar. takır takır olmanız lazım! öss var diye ingilizce boşlanmaz!

Vur kırbacı hoca, öğrenci bir tür eşek nasılsa!

Sonuç: 3. senesinde üniversiteyi kazanan, önüne gelen ilk bölüme yerleşen öğrenciler. Evet, derece yapanlar da çoktu ama onlar zaten hangi okulda olurlarsa olsunlar yapacaklardı o dereceyi. Önemli olan bizim elimizdekileri bizden almamaktı. Bizi daha da geliştirmekti, eğitmekti.

Ve yıllarca bahsi geçen duyguyu yaşayan birçok arkadaşım, düz lise sonrası hırs yapıp kaliteli hocaların güler yüzlü yaklaşımlarıyla şahane yerlere yerleşti.

Anadolu liseleri azken de bi' halt değildi. Şimdi her yer anadolu lisesi... Siz düşünün gerisini.