bugün
- hacca gitmek çok mu önemli8
- sözlüğün en hanımefendi yazarı17
- anın görüntüsü9
- selahattin demirtaş adam gibi adamdır9
- hayat bombokken bir şey olup daha da bombok olması9
- hacda cesetlerin çöpe atılması12
- gideon reid morgan jj28
- arabaya temmuz zammı10
- ülkücülerin ülkeye katkıları23
- gece yazıp gündüz yazmayan erkek34
- 2 kişilik yiyorum hihihi diyen hamile11
- karınızın mini giymesine izin verir misiniz14
- elazığ da sokakta çırılçıplak namaz kılan adam12
- sahip olunan ilk otomobil12
- kimseyle konuşmak istememek16
- 24 haziran 2024 hırvatistan italya maçı11
- diyarbakırda şeriatçıların şubelere saldırması12
- galatasaray lobisi14
- fener'in devletten yaklaşık 2 milyar tl istemesi17
- güzellik algınızı tam karşılayan ünlü18
- hava grubu burçları9
- true'nin gay olması29
- yaşamak için geçerli sebepler11
- arkadaşlar sizce bu gömlek nasıl20
- ismet gürbüz9
- kasap dükkanına saldıran koyun10
- kadınlar tipe bakmaz25
- 22 haziran 2024 türkiye-portekiz maçı89
- ilim vs bilim11
- düğmeye basıldı silik olması an meselesi8
- namaz kılan tecavüzcü kılmayandan daha iyidir19
- kedimin boğazımı sıkması18
- yalnızlığın anlaşıldığı anlar10
- hazal kaya10
- en nefret ettiğiniz ülke12
- paraya ihtiyacım var8
- müstakil eve asansör koymak10
- ülkesi abd ce işgal edilsin isteyen mal cemaatçi9
- gideon reid morgan jj silik yesin kampanyası12
- israil lübnan savaşı10
- ağzı burnu kırılmak istenen sözlük yazarları13
- arkadaşlar sınava çalışıyorum birşey diyor musunuz17
- köşeyi dönmek için yapılacaklar10
- erkek dediğin efendi olmalı10
- manyak olmaya karar verdim15
- sözlükte erkek sanılmak10
- 4 karısı 2 kız arkadaşı olan işsiz adam9
- samet akaydın21
- bir hatundan istemek9
- hangi sözlük yazarının tipini merak ediyorsunuz31
annemin gece uyumak bilmiyorsun sabah kalkmak bilmiyorsun sözleriyle başlayan, okula geç kalmak üzere olduğum günlerden bir gündü. 45 dakika içerisinde hazırlanıp kampüs otobüsüne yetişmek için ışık hızı ile hazırlanıyordum yine. üzerini değiş, saçını başını düzelt, bir parça ballı ekmek ve dışarıdayım şimdi. otobüsün geldiğini gördüğümde kaybolmuş bozukluğunu bulan çocuklar gibi sevindim yine.
vaktin azizliğine uğradığım bu anda otobüs yine tıklım tıklımdı. yine ayaktayım can sağlığı artık. ileriki duraklardan birinde daha da sıkıştık. şoförün arkaya doğru ilerleyelim sözleriyle yanlışlıkla ayağına bastığım kişiden yüzüne bakamadan özür dilemek zorunda kaldım. derken yanımdaki lüzumsuzun nahoş bir şekilde dibimde durması beni ve etrafımdaki birkaç insanı da rahatsız etmişti. farkına varmışlardı ki yanımdaki beni diğer tarafına geçirip korkuluk olmuştu sanki. teşekkür edememiştim, sebebini bulamadım ne yapayım. derse 5 dakika vardı ve zafer şeridini göğüslemişti otobüs. en rahat halimde bir sigara yakıp fakülteme doğru adi adım gitme niyetindeydim ki keşke çakmağım olsaydı. korkuluğumun çakmağı uzattığını o an fark ettim. otobüste olanlar için teşekkür etme fırsatını buldum derken konuşmalar birbirini açtı, sigaralar ardı arkasına yandı, ders aşkıyla yanıp tutuşan ben eğitim öğretimden bihaberdim sanki.
dönüş yolunda yine beraberdik, malum otobüs muhabbetleri sen nerede oturuyorsun şudur budur. ertesi gün sırf onunla aynı otobüse binmek için uyumadığımı itiraf etmek zor oldu kendime ama olsun yine de mutluydum saçma sapan bir şekilde. yine ayakta duruyordu ona doğru gitme cesaretini kendimde bulamazken birisinin bana yer vermesiyle tüm umudum kırılmıştı ki arkadan atkısını eldivenlerini kucağıma bıraktı. oturuyorsun madem tut bi zahmet diye. kaç günün böyle geçtiğini hatırlamakta hala zorluk çekiyorum. yine beraber yürüdüğümüz bir günde furkan ı gördüm ve tanıştırmak için arkadaşım furkan dedim ama onun adını bilmediğimi o an fark ettim. merhaba ben canan demişti. artık onsuz geçmiyordu günlerim. annemle bile tanışmıştı. mutluluğu her hücremde hisseder olmuştum.
ilk defa o gün otobüste yoktun. sudan çıkmış balık gibi afallamıştım olduğum yerde dondum kaldım. ileride oturan teyze bu gün yok dedi. ve diğer günlerde de yoktun. yok oldun. neredeydin bilmiyordum. telefonundan ulaşamıyordum sana. sinirlerim bozulmuştu evinin önüne gelmiştim ama pencereleriniz kapalıydı. garip bir sessizlik vardı içimde. hani derler ya kulakları sağır eden sessizlik diye aynısı mıydı bilmiyorum ama içimi yaktığı kesindi. ertesi gün yine geldim evinizin önüne ilk başta yapmam gerekeni şimdi yapmak için
yaşlı tatlı bir teyzeydi karşıma çıkan sizi sordum. bir an gözleri doldu içimde bir şeyler koptu sanki. sonra anlatmaya başladı. küçük oğulları hasta dedi. geçen gün fenalaştı hastaneden çıkamıyorlar dedi. sonrasını hatırlamıyorum abim diye anlatırdın hep ve 2 kardeşiz derdin. sana yakıştıramamıştım hastalığı sonra hangi hastanede olduğunuzu sorabildim bir tek.
şairin dediği gibi hayatımın en berbat hayatımın en uzun ve bitmek bilmeyen yolculuğunu yaptım yanına gelebilmek için.
yanına girmeme izin verdiler en sonunda. adını bilmediğim şimdiye kadar hiç görmediğim bir sürü alet vardı etrafta. ve sen hiç kıpırdamıyordun. bir anlık refleksle elini tuttum. ilk defa elini tutmuştum. bu zamanlarda daha mutlu olması gerekiyordu sanırım insanların ilk el ele tutmalar, ilk öpüşmeler doktorların nuran teyzeye artık umut yok dediklerini duymuştum yada duymak zorunda kalmıştım bilmiyorum ama sen gidecekmişsin öyle diyorlardı.
o zamanlar başımı omzuna koymamıştım. ama şimdi acısını çıkarıyorum. omzun kadar olmasa da adın yazıyor ya üzerinde o da yeter. her buraya geldiğimde kokunu hissediyorum sende geliyor musun yanıma bilmiyorum.
yine kar yağıyor, bembeyaz olacak her..
http://www.hocam.com/foru..._kaybedisimin_yil_donumu/
vaktin azizliğine uğradığım bu anda otobüs yine tıklım tıklımdı. yine ayaktayım can sağlığı artık. ileriki duraklardan birinde daha da sıkıştık. şoförün arkaya doğru ilerleyelim sözleriyle yanlışlıkla ayağına bastığım kişiden yüzüne bakamadan özür dilemek zorunda kaldım. derken yanımdaki lüzumsuzun nahoş bir şekilde dibimde durması beni ve etrafımdaki birkaç insanı da rahatsız etmişti. farkına varmışlardı ki yanımdaki beni diğer tarafına geçirip korkuluk olmuştu sanki. teşekkür edememiştim, sebebini bulamadım ne yapayım. derse 5 dakika vardı ve zafer şeridini göğüslemişti otobüs. en rahat halimde bir sigara yakıp fakülteme doğru adi adım gitme niyetindeydim ki keşke çakmağım olsaydı. korkuluğumun çakmağı uzattığını o an fark ettim. otobüste olanlar için teşekkür etme fırsatını buldum derken konuşmalar birbirini açtı, sigaralar ardı arkasına yandı, ders aşkıyla yanıp tutuşan ben eğitim öğretimden bihaberdim sanki.
dönüş yolunda yine beraberdik, malum otobüs muhabbetleri sen nerede oturuyorsun şudur budur. ertesi gün sırf onunla aynı otobüse binmek için uyumadığımı itiraf etmek zor oldu kendime ama olsun yine de mutluydum saçma sapan bir şekilde. yine ayakta duruyordu ona doğru gitme cesaretini kendimde bulamazken birisinin bana yer vermesiyle tüm umudum kırılmıştı ki arkadan atkısını eldivenlerini kucağıma bıraktı. oturuyorsun madem tut bi zahmet diye. kaç günün böyle geçtiğini hatırlamakta hala zorluk çekiyorum. yine beraber yürüdüğümüz bir günde furkan ı gördüm ve tanıştırmak için arkadaşım furkan dedim ama onun adını bilmediğimi o an fark ettim. merhaba ben canan demişti. artık onsuz geçmiyordu günlerim. annemle bile tanışmıştı. mutluluğu her hücremde hisseder olmuştum.
ilk defa o gün otobüste yoktun. sudan çıkmış balık gibi afallamıştım olduğum yerde dondum kaldım. ileride oturan teyze bu gün yok dedi. ve diğer günlerde de yoktun. yok oldun. neredeydin bilmiyordum. telefonundan ulaşamıyordum sana. sinirlerim bozulmuştu evinin önüne gelmiştim ama pencereleriniz kapalıydı. garip bir sessizlik vardı içimde. hani derler ya kulakları sağır eden sessizlik diye aynısı mıydı bilmiyorum ama içimi yaktığı kesindi. ertesi gün yine geldim evinizin önüne ilk başta yapmam gerekeni şimdi yapmak için
yaşlı tatlı bir teyzeydi karşıma çıkan sizi sordum. bir an gözleri doldu içimde bir şeyler koptu sanki. sonra anlatmaya başladı. küçük oğulları hasta dedi. geçen gün fenalaştı hastaneden çıkamıyorlar dedi. sonrasını hatırlamıyorum abim diye anlatırdın hep ve 2 kardeşiz derdin. sana yakıştıramamıştım hastalığı sonra hangi hastanede olduğunuzu sorabildim bir tek.
şairin dediği gibi hayatımın en berbat hayatımın en uzun ve bitmek bilmeyen yolculuğunu yaptım yanına gelebilmek için.
yanına girmeme izin verdiler en sonunda. adını bilmediğim şimdiye kadar hiç görmediğim bir sürü alet vardı etrafta. ve sen hiç kıpırdamıyordun. bir anlık refleksle elini tuttum. ilk defa elini tutmuştum. bu zamanlarda daha mutlu olması gerekiyordu sanırım insanların ilk el ele tutmalar, ilk öpüşmeler doktorların nuran teyzeye artık umut yok dediklerini duymuştum yada duymak zorunda kalmıştım bilmiyorum ama sen gidecekmişsin öyle diyorlardı.
o zamanlar başımı omzuna koymamıştım. ama şimdi acısını çıkarıyorum. omzun kadar olmasa da adın yazıyor ya üzerinde o da yeter. her buraya geldiğimde kokunu hissediyorum sende geliyor musun yanıma bilmiyorum.
yine kar yağıyor, bembeyaz olacak her..
http://www.hocam.com/foru..._kaybedisimin_yil_donumu/
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar