bugün

hasretlerin tende kalır gitmez başka bir tene

ve sonra yağmur yağdı...

kirlenmiş bedenleri çıkardık, ıslanmaktan korkan bütün bedenlere inat tüm çıplaklığıyla. nasıl bir ten? nasıl bir hasret? nasılda yapışmış hapsolmuş içine işleyen verem gibi, acı gibi.. sırılsıklam olan ruh karşısında alev alev yanan ateşin kurutması, demiri eriten sıcaklık gibiydi ruhumu esir alan hasret günleri..

her beden de ayrı bir tat, ayrı bir heyecan. yaşarken bütün mevsimleri güzelliğiyle eksik bir ses, bir nefes, gülüş, bakış eksik kalan ''sen'' vardı gecesinde, gündüzünde..

şimdi sarılırken sinmiş kokun ile yalnızlığıma, belki diyorum belki ay gibi doğarsın hasret çektiğim gecelerime..