bugün

sözlük yazarlarının çocukluk anıları

beton yolda yokuş aşağı tam hızla koşmaktayım, artık durdurulamaz hıza geldiğimi anladığım bir anda önümde bir viraj olduğunu fark ettim. öyle hızlıyım ki duramayıp yoldan çıkacak bahçeye uçacağım işte o an bu durumun hep yapmak istediğim o virajdan uçma olayı için harika bir fırsat olduğunu fark ettim her ne kadar bilinçli olarak bu durumun içerisinde bulunuyor olsam da sanki bir mecburiyet sonucu bu duruma düşmüş ve en zor durumda çare arayan bir hero gibi sanal kahramanlık hikayemi yazdım
oradan bahçeye uçabilirdim lakin bahçeye atlamanın ne gibi bir yüksekliği temsil ettiğini hatırlayamadım bu riske girilebilir miydi ya bahçe benim için uygun yükseklikten fazla idiyse ayrıca almış olduğum hız nedeniyle de atladığım noktadan bir hayli uzağa düşecektim ayrıca bahçe ıslaktı ve ıslanmak istemiyordum
bu bileşenlerden sonra bir an kendimi betona bırakma isteği doğdu. ayağımı son adımdan sonra ileri atmayıp arkada bırakacak, avuç içlerim yere gelecek şekilde ellerimi öne uzatacak ve nereden geldiği bilinmeyen bir fikirle belkide betonun üzerinde süzülüp fazla yaralanmadan yavaşlayacak belkide bariyerlere çarpacaktım*
ayaklarımın güçsüz olduğunu hayal ettim ardımda bıraktım öne adım atmadım vucudum yavaşça öne doğru eğilmeye başladı
ellerimi de yavaşça yere yöneltim aslında yavaş değildi ama sanki zaman uzamıştı avuçlarımın yere koyma fikrinin yetersiz olduğunu anladım çünkü avuçlar bu kuvveti dengeleyebilecek güçte değillerdi ve bileğim parmaklarım kırılabilirdi ben de kollarımın iç yüzünün daha yumuşak olduğunu da göz önüne alarak kollarımın dış yüzünü bir kay kay takımının bıçakları gibi olaya dahil etmeye karar verdim kollarımı yere değerken etimin koptuğunu hissettim kan aktı acımıştı ama yeterince adrenalin elde etmiştim üstelik bu adrenalin anlamsızdı vucudumun çoğu yerinde sızlama hissettim ama sanki bir şey olmamış gibiydi yerden kalktım yavaşça aşağıya köyün merkezine yürümeye başladım çok ağlayan biri değilimdir ve ağlamamıştım acı beni pek ağlatmaz
ama köye girince her tarafımın kan içerisinde* olmasına rağmen ağlamamamın yadırganacağını düşündüm ve kendimi ağlamak için zorladım ağlayamadım sonra köyün tam yerleşimine gelince orada toplanmış abilerimin bu çocuğa ne olmuş şeklindeki ilgisi beni ağlattı şimdi daha ağlamam gerekiyormuş gibi hissettim hatta üzüldüm acı değildi beni ağlatan onların acımasıydı koşarak eve gittim bazı teyzelerin koş da yine düş şeklindeki şakamsı çekememezlikleri daha o vakitler insanların anlamsız ve değersiz saçma şeyler peşinde koşup kendini büyük hissetme çabasında olan mahluklar olduğu hakkında beni bilgilendirmişti
o gün bu gün zayıflarla dalga geçip kendini güçlü sanan insanların zavallı kahkahalarına meyil verip yüzlerine yansımış içlerindeki pisliği kusmalarını sağlıyorum çünkü onlar farkında değil dışarıdan bakan akıllı hiç kimse onları hoş görmeyecek ve hoş bilmeyecek
ben onlara hakaret etmiyorum onların kendi kendilerine hakaret etmelerini sağlıyorum.