bugün

dersane öğretmenleri

sürekli sömürülen, yeri geldiğinde 12 saat çalıştırılıp yaptığı fazla mesailer için 5 kuruş para ödenmeyen, ne kadar iyi, idealist bir öğretmen olurlarsa olsun kpssde atanamadıkları için öğretmen gözüyle bakılmayan, velilere ve idarecilere sürekli yaranmak zorunda kalan mağdurlardır. sınıfta yaramazlık yapan şımarık çocuklar karşısında hiç bir şey yapamazlar çünkü ne veliler ne de velilerin agzının içine bakan idareciler buna müsade eder. bazı veliler dersane sahiplerine para kazandırdıklarının ayrımına varamayıp öğretmenleri paralarıyla satın aldıklarını zannederler. çocukları başarılı olunca öğrencinin kendisinden bilirler; başarısız oldugunda ise hesabı öğretmenden sorarlar. ne öğrenci ne veli tarafından gereken saygıyı göremezler. nerde o eski günler demek zorunda kalan dersaneciler: 'eskiden öğretmene saygı vardı şimdi nerdeeee!' gerçeğiyle yaşamak zorunda kalan insanlardır malesef....
artık öğrencilere ders anlatmakla birlikte pek cok işin yükü onların omuzlarına yüklenmiştir. gerektiğinde öğrenci kaydı yapmaları bile beklenir. işletme yapmaktan derse girmeye, öğrencilerle uğraşmaya zamanı kalmayan versiyonları bile vardır bir nevi eğitim danışmanlığı da yaptırılır kendilerine yani. onlarla ilgili pek çok şey söylenebilir daha ama ben yazımı son bir öğretmen-öğrenci diyoloğuyla noktalamak istiyorum
tarih:24 Kasım 2011
dersane öğretmen:-evladım insan bir öğretmenler günümü kutlar en azından.(hayal kırıklığıyla karışık duygular içerisinde öğrencisine takılmaya çalışarak)
öğrenci: -ee siz gerçek öğretmen değilsiniz ki...devlete bile atanamamışsınız.
öğretmen dumura uğrar tabi.
-MUTSUZ SON-