bugün

sözlük yazarlarının itirafları

ehehe. ne desem bilemiyorum. hayatım bazı şeyleri istemek ve elde edememek üzerine geçmekte. her gün başka bir şey hayal ediyorum ve gerçek olmuyor, gayet de bildiğim üzere. hayat nedense istediklerimi vermeme -veya çok üstün sıkıntılardan sonra verme- konusunda gayet bonkör davranmakta bana. bazen hayatı tenasül uzvuna takmayan bi insan olup çıkıvermek istiyorum, bir gecede. sabahı, akşamı belli olmayan, yedi yirmidört kafası iyi olan falan böyle. neblim, bi motorsiklet klübüne üye olup -kapadokya'ya gezi düzenleyenlerinden değil- deli gibi dehşet saçmak istiyorum. bazen aynı kaybedenler klübündeki gibi dünyayı sikine takmayan bi radyocu olmak istiyorum. bazen deliler gibi kafayı bulup sağa sola sarkıp dayak yemeyi istiyorum. sonuç olarak; istediğim hayatı yaşamak istiyorum, zorunda olduğum hayatı değil.

zorunda olmak, hayatta en nefret ettiğim şeydir benim aslında ve, ne yapacağım konusunda bir fikrim yok. aynı rahibe günah çıkartır gibi hiç tanımadığım birisiyle saatlerce konuşmak istiyorum. ön yargılar olmadığından dolayı çok daha anlayışlı olmaktalar onlar. kısaca en iyi insan tanımadığın insandır düsturunu benimsiyorum bir yerde.

işte böyle dostlar. hayat genelde istediğinizi vermiş gibi gözükür ama sol kroşesi her zaman havadadır. en hazırlıksız anınızda yakalar sizi, sonra da havluyu öyle bir atarsınız ki tek düşünceniz o ringden kaçmak olur.