12 eylül darbesi

türkiye'nin, başına gelen en büyük felakettir. 30 senedir olumsuz etkilerini yaşayan türkiye'nin, kaba tahmin en az bir 50 sene daha bu felaketin, olumsuzluklarından beslenen düzenle yönetileceği acı gerçektir.

bana "12 eylül'ü anlat" deseler... onlara çanakkale savaşı ve kurtuluş savaşı'nı hatırlatırım. bu savaşlarda osmanlı'nın gözü gibi baktığı, yıkılma sürecinde bütün imkanlarını kullanarak yetiştirdiği bir nesil şehit olmuştu. sonuç: küllerinden doğarak kurulan türkiye cumhuriyeti'ni yönetecek beyinler... bilimde, teknikte, ticarette, siyasette bu genç ülkeyi kalkındıracak beyinler, şehit olmuştu.

yani artık yeni türkiye cumhuriyeti'nin, işi daha zordu. 1938'de atatürk'ün ölmesiyle de... bu zorluk, bu boşluk daha da hissettirdi kendini. rüzgarda savrulan kuru bir yaprak gibi... nereye gideceğini, ilerlemeye giden yolda ne yapacağını kestiremeyince... 1940'lardan itibaren abd'nin kanatlarının altına giren bir ülke oldu türkiye! tabi bunun vebali; atatürk'ten sonraki beceriksiz siyasetçilere, yöneticilere ait.

12 eylül, küresel açıdan değerlendirilmesi gereken bir olay. 1945-1991 arası, yaşanan soğuk savaş nedeni ile abd ile sscb arasında dünya'nın her ülkesinde bir çekişme vardı: o ülkeyi kendi safhına çekmek için! türkiye iki tarafa da gitmemek için ne gerekiyosa yaptı. bunun en büyük kanıtı: 2. dünya savaşıdır. bazılarının bilip bilmeden türlü saygısızlığı yaptığı; ismet inönü liderliğinde türkiye sonuna kadar tarafsız kaldığı savaşta, müthiş bir siyasi başarıyla galipler tarafında yer aldı.

ancak ilerleyen yıllarda, özellikle menderes'in dp döneminden itibaren türkiye amerikancı siyaset izledi. bu da soğuk savaş'ta, abd'nin türkiye'de sscb'yi mağlup etmesini kolaylaştırdı. bu mağlubiyet 12 eylül 1980'de amerikancı darbeyle tescillendi. 10 sene sonra da, biten soğuk savaş ile sscb'nin tüm dünya üzerindeki mağlubiyeti...

yazımın ikinci paragrafında, bana "12 eylül'ü anlat" deseler... onlara çanakkale savaşı ve kurtuluş savaşı'nı hatırlatırım, demiştim. işte 1900'lerin başında, nasıl osmanlı'nın yetiştirdiği genç aydın nüfus cephelerde şehit olduysa... 12 eylül'de de sağcı-solcu ayırmadan, bu ülkenin geleceğini düşünen, okuyan, tartışan, sorumluluk hisseden genç aydın nüfus, ülkenin bütün hapishanelerinde işkencelerle tasviye edildi.

sonuç: bugün ülkeyi kimlerin yönettiği ortada!

sonuç: bugün korkak toplumumuzdaki, tartışmayan, okumayan, düşünmeyen, üretmeyen, sorumluluk almayan, haksızlıklara tepki bile vermeyen!.. gençliği kimin meydana getirdiği ortada!**
aslında 12 eylül'ü, abd'nin bugünkü orta doğu projesi'nin bir adımı olarak görmek... ve türkiye'yi bugünkü istediği kıvama getirmek için, yaptığı girişimlerden biri olarak göstermekte mümkün.

ha bir de... 12 eylül darbesi'ni savunan, bu ülkedeki salaklar için de bir iki kelam karalamadan geçemem! "darbe oldu. anarşi bitti. terör bitti." diye gevelerken... o anarşiyi, terörü meydana getirenlerin, darbeyi yapanlarla aynı olduğunu düşünecek kadar hiç mi mantığınız yok?