bugün

yazarların başından geçen tuhaf olaylar

mesleğim gereği ufak bir ameliyat için bu aralar bir süre hastanede takılmam gerekti. bir sürü gerçekten hasta bir sürü de kendini hasta adayı olarak gören mutsuz, şikayetçi ve bir o kadar da bezmiş insanla muhatap olmak durumunda kaldım.

öncelikle nereden başlasam, ayakta tedavi denen şey gerçekten varsa çok güzel bir şeymiş. fakat görmediğim kadarıyla yok. ayaktasın abi, bar gibi. aslında tüm hastanelerin bar mantığıyla çalışması taraftarıyım. bugün doktor house bile tam gün yasasına, performans değerlendirmesine karşıyken bizim illa da "konvansiyonel hastane olacak kardeşim" diye diretmemimizin bir anlamı yok. yeni fikirlere açık olmak iyidir. doktorları barmen gibi düşünün. böyle barlar sokağı gibi sıralanmış hastaneler sokağı. ışıklı, çafçaflı tabelaları, yanarlı sönerli neonları falan da olabilir. hasta olarak giriyosunuz içeri, bara yöneliyosunuz ve "bana bir tedavi" diyosunuz ya da yerine göre "bana bi muayene, çok buzlu" diyosunuz, kronik hasta iseniz "her zamankinden" bile deme imaknınız var düşünsenize. zaten hastalıklarından dolayı canları sıkkın insanların asık suratlarını bir nebze olsun tebessümle süsleyebilir bu uygulama.

tüm bu şaşaalı girişi mevcut hastane sisteminde aslında "ufak bir operasyon" diye bir şey olmadığını anlatmak için yaptım. en ufak operasyon için bile mutlaka ameliyathane havası solumanız gerekiyor. bunu bilin de karar verin bıçak altına yatıp yatmama gibi herhangi bir karar vermek zorunda olursanız bir gün. ben bu tufaya düştüm ve hala geçirdiğim ufak operasyonun travmalarıyla boğuşuyorum. zaten çok sıra beklemekten sapasağlam geldiğiniz hastaneden yoğun bakıma alınmalık bir garabetle karşı karşıya kalarak çıkmanız hatta çıkamamanız söz konusu. elinize taramalı bir tüfek alıp bütün bir kuyruğu öldürerek ilk sırayı almak sizin için sıradan bir düşünceye dönüşürse şaşırmayın. eminim hastane yönetimi sandığımız kadar eşşek olmadıklarını göstererek "acil taramalı bir hasta" için hastanenin bütün birimlerini ve doktorlarını seferber edecektir.

bir kere illaki yatırıyorlar insanı. çünkü ameliyathaneye o yatak vasıtasıyla götürecekler sizi. işin belki de en tatsız kısmı o çıtçıtlı düğmelerle tutturulan mal gibi dizayn edilmiş her an üstünüzden düşüp anadan üryan kalacakmışsınız hissini yaşatan o elbiseyi giymek. sadece ve sadece işeme kolaylığı sağlıyor sizin açınızdan. doktor açısından da rahatça kesip biçip demek bu kıyafet. bir adı bile yok. bok gibi bir şey diyelim biz ona.

genel anestezi olmadığım için kendimi şanslı hisssediyorum. çünkü o esvabın içine girdikten sonra düşündüğünüz ilk şey bir şekile organlarınızın çalınması, içinizde bir şeyler unutulması, yanlış bir uzvunuzun kesilmesi değil "inşallah sikmezler" oluyor. bakir bir şekilde yattığınız ameliyat masasından sigara içen bir doktorun kahkahalarıyla uyanmak bir hasta için çok beter bir duygu olsa gerek.

her şeye rapmen tıbba, ilme ve fenne güvenin derim. bu.