bugün

klişe

klişeye düşmekten ne kadar kaçınsakta. duygularımızın klişeliği baki olduğundan bir şekilde klişe oluyoruz. akasya durağı tadında bir çok dizinin artık ne kadar klişe olduğunu paylaşsak inci misali einstein derler insanlara. ama en orjinal bulduğumuz dizide, film de dahi klişe sahneler oluyor. hep, bunun önleneceğini ya da bilakis. ticari olsun, kitleye hitap etsin diye manitacılıktan, taviz vermekten dolayı bu tür klişelerin olduğunu yazıyoruz ya da düşünüyoruz. da. bir insanın hissedebileceği kaç tür duygu var ki? aslında var. anlamlandıramadığımız. anlamlandıramadıklarımız. veya bunu bir ticarete dökmeye geldiğinde somut ya da pragmatik bir forma dönüştüremeyeceğimiz şeyler. ya da sadece yazıda kalabilecek şeyler. ama düşünsenize. nohut pilav yiyoruz. nihat doğan da yiyor. işte kuru fasulyeden zevk alıyoruz. deden de alıyor. seks. e deden de zevk alıyor ki baban-annen doğmuş. sonra sen falan. şimdi bu kavramlar. aranda bilgi, duygu, duyarlılık farkı olan dedenle ortak noktada ise. klişe olmamak için bir neden yoktur. şöyle şeyler de var. bir bloggercının bio su: hakkımda koku: yansıtılmış siyah metalik imge. tat: düşüncelerin altında ufalanan melek. dokunsal: ikiye bölünmüş mizah. işitsel: wilhelm reich'ın orgon akümülatörü sürrealist bir yönetmen bu. neyse. şimdi sen de homo sapiensin ve de o . ve de deden. ağzından yemek yemek, götünden sıçmak. cinsel organların ve işlevleri. korkmak. işitmek. sinir hücrelerinin algıladğı şeyler. rüyalar. korku. bu kavramların hepsi ortaksa. aslında o sürrealistle, dedenle ve senin bilgi dışında düşünebildiğinden çok fazla duygu ve duyumsama, algılama biçimi ortak. dolayısıyla: bir senaryo yazmaya çalışın. hemen aklınıza sevgililik kavramı, ayrılmak, yalnızlık. ve bunun gibi şeylerin üzerine inşa edebileceğiniz şeyler gelecektir. klişe olmayan form elbette sürrealizm olacaktır ama. ona da dedem de. sen de. ben de bir lsd kadar yakınız. bazı duygularımızı açığa çıkarmayı bilmeyenlerimizle, bilenlerimizin arasındaki farkla insanları yargılıyoruz. halbuki sağduydan yoksun bir taksicide aldatılsa üzülür, öfkelenir. sürrealist bir adamın kayıpsal, norömofatik izlerin ayrılığına ağıtına üflenen terkedişiyle sevgilisinin terk etmesi de üzüntüdür. sadece o üzüntüye imaj yükler. klişeye düşmemek için. yeni duygular bulmak lazım