bugün

şike soruşturması

son altı senede hiçbir takımın iki defa üst üste şampiyon ol(a)madığı ve son dört senede dört ayrı takımın şampiyon olduğu ve yıllardır şike iddialarının ortada döndüğü bir ligde savcıların başlatmak için fenerbahçe'nin şampiyon olmasını beklediği soruşturmadır. şahsi kanaatimce bu sene fenerbahçe şampiyon olmasa bu soruşturma başlatılmayacaktı, hatta geçen sene fenerbahçe şampiyon olsaydı bu soruşturma geçen sene başlayacaktı. kaynak isteyen kafayı çalıştırsın biraz. bir ligde dört senede dört farklı şampiyon çıkıyorsa, o ligde şike olsa bile bir takımın baskın olduğu bir şike yoktur. yıllardan beri ligin belli flaş takımlarının, o dönemdeki şampiyonluğa en yakın takıma mukavemet göstermesi beklenirken ve bu umutlar hep boşa çıkarken (2006'da denizli ve 2010'da trabzon fenerbahçe maçları hariç) olayı inceleme ihtiyacı duymayan memleketimin güzel hukuk insanları 8 aylık teknik takiple türk futbolunu kirlerinden arındırabilecekleri gibi acemice bir yanılgıya düşmüşlerdir. adalet mutlak bir kavramdır. insan eliyle bu mutlak adaletin tesis edilmesi çok zordur. ama hukuk bu ideali gerçekleştirebildiği ölçüde güvenilirdir. yani son on senesi mutlak şaibe altında olan ligi sadece sekiz aylık bir davayla aydınlatmaya kalkmak hafif tabirle işgüzarlıktır. biz fenerbahçeliler olarak adaletin yerini bulması fenerbahçe'den başlayacaksa ona da razıyız. lakin son on dakikada oyuna girip bariz de olmayan bir gol pozisyonunu kaçırdığı için gözaltına alınan futbolcuları gördüğümüz andan itibaren, takımın kıçını yırtarak kazandığı karabük maçının bile soruşturmaya kalkılmasını gördüğümüz andan itibaren süreç ister istemez gözümüzde ciddiyetini kaybetmiştir. bu mantıkla mahkemeker maraton programına döner. trabzon-bursa maçında bursa'nın boş kaleye kaçırdığı gol ve karabük trabzon maçındaki kardeşçe ve mücadelesiz geçen maç da savcıların birinci dereceden ilgilenmesi gereken maçlar aramasına girmiş olmalıdır aynı mantıkla.
saha dışı görüşme olayları bu memlekette ilk kez yaşanmıyor. 2006 yılında çok kritik beşiktaş-galatasaray maçı öncesi dönemin galatasaray başkan yardımcısı adnan polat ve beşiktaş başkanı yıldırım demirören yemekte kamuoyunun gözünün içine baka baka bir araya gelmişti. ve o görüşmeden sonraki maçta beşiktaş oyuncuları mücadele edenler ve etmeyenler olarak ikiye ayrılmış şekilde çıktılar maça. tümer mücadele edenlerin başını çekerken, eskişehir-fenerbahçe maçına çamur atmaya kalkan sergen bey dörde üç kontra atağa kalktıkları pozisyonda geri pas vererek safını belli etmişti. o pozisyonu radyodan anlatan spiker ne diyeceğini şaşırmış ve o maç için inönü'de garip şeylerin olduğunu ima etmişti.son dakikada cordoba'nın topu galatasaraylılara aceleyle öyle güzel degaj atışı var ki kupa iade etmek gibi riyakar erdem gösterilerinde bulunan beşiktaş kulübü ve taraftarları o noktada tepki ortaya koymadıkları anda beşiktaşlı duruşunun ne kadar çakma olduğunu göstermişlerdir bana. tıpkı geçen sene bursa'da olmadık hatalarla bursa'nın gollerine davetiye çıkaran hatta bir kısmını kendi atan defans hattını gördükten sonraki gibi. neyse biz 2006'yı yakından inceleyelim. beşiktaş-galatasaray maçının olduğu hafta fenerbahçe kayseri erciyes'le evinde seyircisiz oynuyordu. sebebi manisa deplasmanında çıkan olaylardı. yani deplasmanda çıkan olaylardan ötürü fenerbahçe'nin sahası kapatılmıştı. olaylar da ağır tahrik sonrası çıkmıştı. yani kimse işi şansa bırakmak istemiyordu hem fenerbahçe'nin kendi maçını seyirci desteğiyle rahat kazanmasını engellemek için çalışmalar yapılıyor hem de bjk-gs derbisi için yemeklerde anlaşmalar yapılıyordu. adnan polat kendilerini ailecek görüşüyoruz diye savunmuştu. aile görüşmesi pekala derbi sonrasına ertelenebilirdi halbuki. evet 2006'da son haftalara yaklaştıkça garip oyunlar oynanıyordu. kupa finalinde fenerbahçe ve beşiktaş karşılaşıyordu. maçın başlarında okan'ın faul yaptığı pozisyonda beşiktaş lehine faul veren hakem o senenin özetiydi belki de çünkü o frikik gol olmuştu. bununla yetinmeyen hakem uzatmalarda aurelio'ya uyduruk bir sarı kart verip kırmızı kartla oyun dışına göndermişti. halbuki daha öncesinde cordoba'nın ceza sahası dışına çıkıp iki futbolcuyu biçmesine göz yummuştu. kupa bu tartışmalı hakem kararlarıyla beşiktaş'ın olurken o yemek masasının taraflarından birisi istediğini almış oluyordu. son haftaya gelindiğinde fenerbahçe küme düşmeme mücadelesi veren denizliyle, galatasaray kayseriyle oynuyordu. galatasaray-kayseri maçını galatasaray güle oynaya alıyordu, gökhan ünallı mehmet topuzlu o kayserispor istanbul'u gezmeye gelşmişti sanki. (sivas-fenerbahçe maçını şaibeli bulanlar bu tür maçları her zaman görmezden gelirler nedense). ikinci yarılar başlarken sözde iki maç da aynı anda başlatılacaktı ama denizlideki konfeti olaylarıyla maçın on altı duraklaması sağlandı. sorun tam da buradaydı. bir futbol maçının bir devrede 16 dakika duraklatılması o maçın tatil edilmesine pekala sebep teşkil edebilecekken hakem selçuk dereli müthiş bir sabırla bekliyordu. bu esnada aynı anda oynanması gereken maçlardan diğerleri devam ettiriliyordu. federasyon bunun olacağını bile bile önlem almamış bir maç duraklarsa diğerini de durdurma yetkisini hakemlere verme hatta bu konuda onları sorumlu kılma iradesini ortaya koymamıştı. maçların aynı saatte başlaması sadece tiyatral bir ögeydi demek ki. o onaltı dakika fenerbahçe'nin bir şampiyonluğuna mal oldu. ayrıca konfetilerin toplanmasını sabırla bekleyen selçuk dereli 16 dakika'nın oynanmasını bekleyememiş,15 dakika oynandıktan sonra maçı bitirmişti. masanın ikinci tarafı da istediğiyle kalkmıştı sofradan. tartışmalı hakem kararları ve kendi aralarındaki maçın tartışmalı yanlarıyla. o sene fenerbahçe çok istedi temiz bir ligi. ilerleyen senelerde de çok istedi. 2007'de istedi,2008'de istedi,2009'da istedi,2010'da istedi, kimse oralı olmadı. savcılara çağrı yapıldı olmadı. 2007'de şampiyon olmamıza rağmen ilk penaltımızı yirmili haftaların sonlarında atmıştık, mutlak penaltı olan pozisyonlarda alex'e kendine yere attığı için sarı kart bile gösteriliyordu, bütün hakemler anlaşmış gibiydi penaltı vermeme konusunda. 2008'de kupa çeyrek finalinda gökhan gönüle top toplayıcı çocuk yüzünden kırmızı kart veren cüneyt çakır'ın tek amacı fenerbahçe'nin dinamosunu devre dışı bırakmaktı, o maça ciddi ciddi sevinen galatasaraylıları hatırlıyorum, üzülüyorum onlar için. o sene de ibb-galatasaray maçı aynı eskişehir-fenerbahçe maçı'nın bu sene tartışıldığı gibi tartışıldı.(abdullah avcı ve arif erdem'in eski gs'li olması ve maçın hakemi selçuk dereli'nin genel temayülünün belli olması sebebiyle) ama savcılar o zaman voleybol maçlarını mı takip ediyordu acaba. 2010'da sadece son hafta bursa beşiktaş maçındaki danışıklı döğüşe bakmaları yeterdi adalet isteyenlerin ama gözlerini yumdular. şunu da belirtelim 2010'da diyarbakır'ın maçlarında çıkan olaylar nedeniyle kurallar gereği ligden düşürülmesi gerekirken düşürülmemiş fenerbahçe diyarbakırla yaptığımız maçta kaybettiği puanlarla şampiyonluğu bırakmıştı, bursa ise tam tersine orada hükmen kazandığı puanlarla şampiyon oldu. bunlara göz yumdu medya ve savcılık ve federasyon. şimdi çıkmış fenerbahçe'nin 1-0 lık skorlarla,4-3'lük skorlarla kazandığı maçlarda şike var diyorlar. desinler kanıtlamış olsunlar o maçlarda şike yok ta ki siz son beş seneyi araştırana kadar. son beş senede iki defa son haftada şampiyonluk kaybetmenin psikolojisiyle zaten rahat kazanbileceğimiz maçlarda böyle yanlış yollara sapan yöneticilere bu şansı siz tanıdınız geçmişe göz yumarak. üniversite'ye gelince futbol muhabbetlerine uzak kalmayayım diye futbolla ilgilenmeye kalkan arkadaşlar gibi son sekiz ayda futbola bakmakla bu işlrin çözülebileceğini zannedecek kadar da acemilik var ortada.
suçlular tabiki cezalandırılsın ama ben burada fenerbahçe üstünden sansasyon oluşturma girişiminin bariz olduğunu düşünüyorum. fenerbahçe düşerse türkiye düşer. hem spor anlamında, hem ekonomik anlamda, hem ahlaki değerler anlamında...çünkü bu soruşturmayla hedef tahtasına oturtulan kulüp bütün lig tarihinin karanlığını oluşturmakla itham edilecek kadar sağduyudan,adaletten yoksun bir taraftar grubunun varlığı ve haklılığı onaylanmış olacak..
son olarak darağacında olsak bile son sözümüz fenerbahçe olmayabilir ama
fenerbahçe türkiyedir, türkiye fenerbahçe..
takıntılı bir anlayış değil bu emin olun.
soruşturmanın neden seçimlerden sonrayı beklediği de meçhul. çünkü anladığımız kadarıyla ligler bittikten sonra majör delil teşkil edecek bir şey olmadı, olması da beklenemezdi zaten lig bitmiş çünkü. lig bittikten sonra federasyon ligin tescil edilmesi için zaten yaklaşık bir hafta bekledi. bu arada soruşturma başlatılsa daha anlamlı ve zamanlı olurdu. bu iş böyle yeni sezona sarkmazdı. bağımsız yargımıza akıl vermek gibi olmasın. aman aman...