bugün

anaokulu

çok güzeldi.
hep oyuncak dolabından topuklu ayakkabı alırdım. halıların saçaklarına takılıp düşerdim.
karavanda arkadaşımla oynarken yanımıza gelmek isteyen kişileri git be yılana benziyosun diye kovalardık. *
herkesin yemek zorunda olduğu kelle paçaları allem edip kallem edip, gerekirse ağlayarak yemezdim.
bize step öğretmek ve zaman geçirmek için gelen ablalarla çok iyi anlaşırdım. en iyi arkadaşım en sevdiği müge ablaydı, benim çiğdem abla. zehra ablayı sevenlere ezik derdik. ve çiğdem ablamın başka çocuklarla ilgilenmesine tahammül edemezdim, kıskanırdım.
çizgifilm izleme saatlerinde uyurdum.
güzel resim çizerdim ama boyayamazdım.
arkadaşımla hızlı yazı yazma yarışması yapardım. başımızda bir arkadaşımı birde beni destekleyen kişiler olurdu. ben ''bittiii!'' diye bağırdığımda arkadaşım öğretmene imzalatıyo olurdu.
hala daha kulağımdadır müge ablanın bizi step yaparken terlettiğinde hocamızın ona bağırışı...
hocamıza bize çok yazı yazdırtıyo diye ''sizi öldürsem kaç yıl yerim?'' diye bi soru sormuştum. sene sonundada öğretmenlere saygıdan 2 yıldız almıştım.

benden 9 yaş büyük abimin anasınıfı zamanlarından beri emekli olacam diyen anasınıfı hocamız hala daha emekli olmamış. anasınıfı hocamızın yardımcısının küçük kızı ile aynı okulda olduğumuzu ortaokulumun son senesinde farketmiştim. ve çok sevdiğim çiğdem ablamın tansiyon hastası olduğunu öğrendim.

güzel günlerdi vesselam... anasınıfı boktan bir yer değildir.