bugün

tuvalet

boşaltım sistemimizin faliyetine imkan sağlayan bir tür kabin.

bunlardan evlerimizde, işyerlerimizde, okullarımızda, gittiğimiz lokanta ve kafelerde bol miktarda var. ama hiç biri evlerimizdeki kadar kullanışlı değil. çünkü hepsi yasak savmak için yapılıyor. özellikle cafe, bar, pastane ve lokantalarınki tamamen belediyenin yüklediği bir külfeti yerine getirmek için baştan savma bir şekilde yapılıyor.

bu gün anneler günü nedeni ile çay yolunda bir pastaneye götürdük annemizi. gecikmiş saatte bir sabah kahvaltısı aldık. içerde bir sürü anne daha vardı. kimi 40-50 yaşlarında, kimi 90 yaşına merdiven dayamış bir sürü anne baş köşeye oturtulmuş, ailecek tatlı tatlı sohbet ediyorlardı.

gittiğimiz pastane iki katlı idi. bir de bodrum katı vardı ve sadece bodrum katta tuvalet vardı. o yaşlı başlı kadınların tuvalet ihtiyacı için romatizmalı, siyatikli ve benzeri hastalıklı halleri ile buraya kadar inmeleri ne kadar zor düşünün.

bir kadının çocuk doğurduktan sonra genital bölgedeki organları yıpranmaya başlar. bu yıpranma yıllar boyu sürer ve yaşlılık döneminde tuvalet ihtiyacını tutmakta zorlanma gibi sorunlar meydana gelir. bu nedenle yaşlılar daha sık tuvalete gider. ama lokanta, pastane ve kafelerde kolay mı bu iş? oysa gittiğimiz pastane ne kadar cicili bicili bir yerdi. ne var şu tuvalet ayrıntısına da gereken önem verilse? ne var her kata bir adet tuvalet konsa? çok şey istemiyorum aslında. bu tür yerler en ince ayrıntısına varana kadar her şeye masraf ederler, en şık dekorasyonu yaparlar. ama iş tuvalete gelince inanılmaz bir baştan savmalık kendini gösterir.

sanırım bu anneler gününde annelerini dışarı çıkarıp bir kafeye, pastaneye veya lokantaya götüren evlatlar istemeden annelerine bir sıkıntı çektirdiler ve bunun farkında değiller. bir çok anne bunu söyleyemez, eski terbiye ne de olsa. ayrıca kolay mı "siz beni dışarı çıkardınız, pastanede baş köşeye oturtup onurlandırdınız ama tuvalete sıkışıp çok rahatsız oldum" demek? diyemezler bunu tabi.

gözümüzden kaçan öyle ayrıntılar var ki iyi bir şey yaptık derken hataların gizli kaldığı... ama elden ne gelir? bizim yapabileceğimiz hiç bir şey yok. memlekette ne denetim var, ne resmi bir uyaran. biz ne yapabiliriz? resmi makamlara şikayet edip dert anlatacağız diye sadece sinirlerimizi harap ederiz başka da bir şey olmaz.