bugün

her turlu himini itinayla gubardatilir

GARiP BiR ÖYKÜ:
Himinileri Gubardatmak

Komiğiz ya.. Milletle biraz kafa bulalım dedik. Hani hiç başvuran
olacak mıydı acaba. Gazeteye uyduruk bi ilan verdik
- Evet Hobarak
- Muhahaha
- Abi cok komik ya himinileri gubardatacak hobaraklar aranıyor.
- Bu ne ya sıççam altıma. Bu ilanı okuyanların halini düşünsene.
Daha hemen o gün...
- Gastedeki ilanınız için geldim. Ben hobarak'ım
- Ho? Hobarak... Himinileri gubardatacak hobarak mı?
Evet. Şartları konusalım mı?
- E. Evet siz başlayın biz soora..
- Himiniler nerde?
- Ne?
- Eee beni hobarak olarak işe aldınızsa gubardatmak için himini
gerekli. Nerdeler?
- Bence kafa buluyo ipne!..
- Yani ısmarladık ama daha gelmedi..
- Himiniler gelince biz sizi ararız.
- Çoktandır himini gubardatmamıştım ama herhalde başarırım..

- Neydi bu herif abi alacakaranlık öyküsümü bu yaa?
- Yok.. Bence kesin kafa buldu..

Aradan kaç gün geçtiyse artık.. Siz deyin beş gün biz diyelim.
Ne? Biz de beş gün diyelim napalım.

Bakırköyde trenden indik merdivenleri çıkıyorduk. Ki birden...

-Himini var geeeeel Himiniye geeeeeel. Akşamın himinisi!..
Yetişen alıyooor!..
- Koş yetiş çabuk bi himini alalım neymiş bakalım.. AÇILIN..
- Himinici?
- Evet..
- Versene bi tane.. Himini ver.
- Abi şimdi bitti bee.
- Yapma [kan ter içindedirler]
- Bak şu yeşil montlu var ya en son himiniyi ona sattım.
- KOŞ!..Köşeyi döndü.
- işte orda karşıya geçmiş.
- Höh höh..
- Pardon bi saniye!.. Şu demin aldığınız himiniyi bize satın!..
Size 2 katı veririz hatta üç katı.
- iyi de satamam..
- Neden?
- Çünkü himiniyi şimdi gubardattım..

Daha soora..

[lülülülülü]
- Züber ajans buyrun.. Ne..neee'.. N'ooldu müşteri mi?. Himini..
Telefondaki adam Amerika'dan arıyordu.. Himiniler, Hobaraklar
ve Gubardatmak hakkında bize anlatacakları varmış. Amerika'ya
gitmek fecii pahalı bi şeydi.Eşyaları sattık. Ajansı kapattık. Borç
harç falan. Himinilerin ne olduğunu öğrenmek artık hayatımızdaki
tek amacımızdı...

- Hah burası..
- inşallah adam evdedir.
- Kapı acık.
- Girelim...
Nefeslerimizi tuttuk bir film sahnesi gibiydi.
- Işığı yaksana.
- AAAAA !...
Adam ölmüştü. Daha doğrusu öldürülmüş. Çıkmadan önce binayı
biraz aradık ve bir kağıt bulduk..
- H.H.G. Bu ne demek ?
- Kütüphane ve prok ansiklopedisi diyor.
- H.h.g tabii ya Himini Hobarak ve Gubardatmak. Koş!..

[ N.Y.Bobuio Library ]
Prok ansiklopedisini bulduk.
- Aç çabuk H'ye bak..
- işte himini !.. Bakınız Hobarak dio lan.
- Hi.. Ho. Ha işte hobarak.
- Hasktir bakınız gubardatmak..
- Ge.. gi.. go.. Öbür sayfada cok heyecanlıyım yaa. Yır.. yır..
yır.. tılmışşş..
- Olamaz kim yırtmış olabilir?
- Gel kütüphaneciye soralım..
- Eee. pardon? Hii piçaklanmış ...

Himini hobarak ve gubardatmak.. Bu üç kelimenin çevresinde
dolaşan herkes ölmeye başlamıştı. Ne tür bir pisliğe bulaştığımızı
bilmiyorduk...
- Ühü ühüüü..!
- Burada ne işimiz var? Gidelim Türkiye'ye evimize gidelim.. Nie
Amerika'dayız niyee..
- Kültür emperyalizmi aabi.. Bütün olaylar Amerika'da olur.
Uzaylılar, hayalet falan filmlerde.
[şşş]
- Sakın bana bakma.. Himinileri aradığınızı duydum..
- E evet.
- Bakma be.. Meksikaya gidin kuzeyine orda yasadışı üretim
yapan bir himini çiftliği v..
- Evet? Anaa..
Öldürülmüştü

[ uçakta ]
- Daha iyisin di mi?
- Evet
- Bak. Eve gitmeyi ben de istiyorum ama artık dönüş yok...
Himini ne? Nasıl gubardatılır? Bunları öğrenmek zorundayız ve
Meksika'da..
- Aaaaa...
- N'ooldu?
- [ yanlarındaki adamı göstererek ] Ölmüş!.
- Tabii ya konuştuklarımızı duydu..

Meksikaya ne yapacağımızı bilmez bir halde indik.. Yapılacak tek
şey şansımızı denemekti...
- Pardon memur bey himini çiftliğini arıyoruz.
- Ne dedim amigo? Aaa..
- Olamaz bu da bıçaklandı !.
- Niye nasıl?
Sanıyorum adam boşuna bıçaklanmıştı. Çünkü havaalanının
marketinde himini çiftliği haritaları satılıyordu..
- Taksi !
- Atlayın amigolar..
- Himini çiftliğine çek.
- Ölmüş !..
Direksiyona kendimiz geçtik. Himini çiftliğine yaklaştığımızı
yerlerde bıçaklanmış adam cesetlerinden anlamıştık.

- Nasıl yok?
- Niye olmaz..
Valla öyle amigo isterseniz depoya bakalım ama bu çiftlikte
uzun zamandır himini yok..
[ depoda ]
- Hmm yok bu da deil. Hah bu. Heey şansınız varmış burada bir
himini kalmış.
- Aç çabuk.
- Olmaz.. Sakın ha. Gubardatana kadar kapağı açılmaz.
- Peki nasıl gubardatacağız?
- Valla bu iş çok tehlikeli olduğu için bütün hobaraklar işi bıraktı.
Ama tanıdığım yaşlı bir hoba.. AHHH!

Neyseki ölmeden önce yaşlı adamın adını ve adresini
söyleyebilmişti.. Sanıyorum yolun sonuna gelmiştik.
[ yüksek hobarak Alfonso Gomez ]
- işte burası ..
- Kapı açık.
- Şurda bir karaltı var ışığı açalım mı?
[ adamın sırtında bıçak vardır. ]
- Bı.. Bıçak !
- Nooloos?
Meğer sırtında bıçak olan adam Alfnso Gomezin yardımcısıymış.
Oturup uyanmasını bekledik.
- Bakın bu bazı insanlarda bulunan bıçak kemiğidir.
- ilginç..
- Aslında çok nadir görünür ama size demek ki hep bıçak
kemiklilere rastlamışsınız... Hah bay Gomez uyandı. Arkadaşlar
bir himini getirmiler ba Gomez. Gubardatmanızı istiyorlar.
- Yıllardır himini gubardatmadım acaba gubardatabilir miyim?.
Bakın ellerim nasıl da titriyor.
- Yapabilirsiniz biz cok uzaklardan geldik.
- Evet şimdi daha iyiyim gidelim..

[ ip üzerinde yürürler ]
- Gelin bu taraftan..
- Ay ıyk.. Ya öykünün sonunda heyecan yükselecek diye bu
kadar da olmaz ki. Saçma.
- Verin kutuyu
- Kutu sizde..
- Hmm. Maalesef..
- Ne??
- Bakın ters çeviriyorum sallıyorum gene yok..
- Ama niye? N'ooldu?
- Çok güneşte kalmış bu.. Size söylemediler mi? Himiniler
güneşte kalırsa kendi kendilerine gubarırlar.. Bu da kendi
kendine gubarmış. mıış. MııŞ...