bugün
- icardi190533
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak11
- fenerbahçe büyüklüğü11
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı14
- bir şarkı sözü der ki12
- ankarayı öven tip14
- rusların en iyi olduğu şeyler22
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi19
- bugün üike olarak resmi yastayız8
- sokak hayvanları uyutulacak19
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz17
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl18
- icardi1905'i silip atmak20
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı15
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması13
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı15
- sevgilinin kız arkadaş lobisi10
- escort ile evlenmek11
- şişmanlar ölünce nereye gider9
- ellerim bos gonlum hos12
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması12
- karınızla gratise gider misiniz10
- kilo almak için bik bikle evlenmek11
- alex de souza vs fred10
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim15
- cehennemde türkçe konuşulur8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi9
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
- jayden oosterwolde11
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
- karınız olsa döver misiniz9
- anın görüntüsü11
- fenerbahçe15
- yeşil gözlü erkek olmak10
- hani u19 gelecekti ühühühühühühü10
- fulya öztürk9
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası43
- maldivlere gitmek varken eminönü nde takılan martı10
- dursun özbek19
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı12
- galatasaray11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı103
- izmir sıcağı9
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur17
- karıya kıza doymuş erkek8
- mert hakan yandaş31
- ibrahim reisi13
- siz türkler şerefsizsiniz müslüman değilsiniz13
- erecto'nun trafik kazası geçirmesi13
Sanat yolunda gerçek bir bilim insanıDIR.
Bir ağabey gibi sevdiği Hasan Hüseyin şöyle anlatıyor bedrettin cömert'i:Ortaokul sıralarından beri tanırım Bedrettin Cömert'i. Ortaokulu Gürün'de bitirdi. Oradaydım o sıralar. Zekâsı, bilgisi, kişiliğiyle sivrilmiş bir öğrenciydi. Önder bir öğrenciydi. Sonra Sıvas Lisesi'nde okudu. Liseyi birincilikle bitirdi. Seven, okuyan, şiirler, yazılar yazan bir öğrenciydi. Ağbi ; kardeş ilişkimiz hiç kopmadı. Mektuplarından yaşam tütüyordu buram buram. Burs kazanarak italya'ya gitti. Perugia'da, Roma Üniversitesi'nde okudu.
Ben de orada, Perugia'da tanıdım Bedrettin'i. L Universita per Stranieri'Deki italyanca öğrenimini tamamlamış, Roma Üniversitesi'ne gitmeye hazırlanıyordu. Bir ay aynı evde kaldık. O bir aydan belleğimde kalan en güçlü anı, Bedrettin'deki, Nâzım Hikmet'in italyanca şiirleri ve oyunlarıdır. O yıllarda Türkiye'de bırakın şiirlerini okumayı, adını anmak bile tehlikeliydi Nâzım Hikmet'in. Doğal olarak, tümünü yutar gibi okumuş ve şiirlerden 20 kadarını bir deftere aktarmıştım.
italya'da Roma Üniversitesi'nde italyan edebiyatı okuduktan, doktorasını yaptıktan sonra ülkesine dönmüş, Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'ne asistan olarak girmiş, Croce estetiği; konulu teziyle doçent olmuş, Gombrich'ten çevirdiği Sanatın Öyküsü'yle 1977'de Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü'nü kazanmıştı Bedrettin. Sanat tarihi ve eleştirisi alanlarında çalışıyor, yazılar yazıyor, dergilerde yayımlıyordu.
Cömert beni çalışmalarıyla mutlu etti;
Doktora öyküsünü Prof. Dr. ismail Tunalı'dan dinleyelim: Geçen yıl şu aylar içinde geçirdiğim ağır bir trafik kazasının kırıkları ve acıları içindeyken, üye seçilmiş olduğum bir doçentlik sınavının doçentlik tezini getirdiler. Bu benim için tam bir sürpriz oldu: Tez, Bedrettin Cömert'in Croce estetiği ile ilgili bir çalışmasıydı. Yaşamımın en acılı günlerinde kader beni mutlu etmek istemişti: Sevdiğim iki insana aynı anda kavuşuyordum. Hem Croce'ye hem de Bedrettin Cömert'e. (...) Bedrettin Cömert doçentlik sınavının bütün aşamalarını çok başarılı geçirdikten sonra doçent oldu. Yaşamımın en mutlu ve en unutulmaz anlarından biri, ona jüri adına doçentlik payesini verdiğim an olmuştu diyebilirim.
italya'daki okuma ve çalışmalarıyla kendini geliştiren Bedrettin Cömert, genç bir şair olarak çıktığı sanat yolunda gerçek bir bilim adamına dönüşmüştü. Şiiri bir yana bırakıp sanat eleştirisine yönelmesinin nedenini bir mektubunda Hasan Hüseyin'e şöyle anlatıyordu: Fakat ben şiirlerime güvenmiyorum artık. Şiirdeki duyarlığımı eleştiriye uygulayınca daha verimli, daha yararlı oluyorum. Kendimi ozan saymıyorum senin anlayacağın. Gençliğimin ilk yapmacık heyecanlarından sıyrıldım artık.
7 yılda birçok yapıt verdi.
Bedrettin Cömert Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak çalışabildiği yaklaşık yedi yılda pek çok yapıt verdi. Bunların çok azı -dergilerde yayımlanan eleştirilerinin dışında- sağlığında yayımlanabildi.Sanatın Öyküsü ile Milliyet Sanat dergisinin eki olarak yayımlanan Çağdaş Dünya Şiiri; seçkisine hazırladığı italya bölümü de bunlar arasındadır. Onun sanat tarihçiliğine ve sanat eleştirisine bakışını üniversiteden çalışma arkadaşı Günsel Renda anlatıyor:
Titiz bir araştırmacının duyarlığını ve nesnelliğini mutlaka koruması gereğine inanır ve bunu ürünlerinde yansıtırdı. Ülkemizdeki sanat tarihi yazıcılığına boyut kazandırmak, güçlü bir kuramsal temele dayandırmak isterdi. Sanat eleştirisi olmadan sanat tarihi yapılamayacağını, sanat eleştirisinin ise temel bir estetik anlayışa dayanmadan ayakta duramayacağını savunurdu. Sanat tarihçiliğinin geniş bir okur kitlesine ulaşması en büyük dileğiydi. Nitekim Sanatın Öyküsü'nü bunun için çevirdi ve çok önemli iki başka sanat kitabını da dilimize kazandırmak üzereydi.
EViNiN ÖNÜNDE KURŞUNLANDI
11 Temmuz 1978 sabahı evinin önünde, arabasının içinde, eşi Agostina ile birlikte kurşunlanarak öldürülmüştü Bedrettin Cömert. 1970'lerden bu yana süregelen aydın cinayetlerinin ilklerinden biriydi bu. Tüm ülkede büyük tepki yarattı. Bildiriler yayımlandı, sözler verildi, katiller bulunacak diye. Ama, bütün öteki cinayetlerin olduğu gibi, bu cinayetin katilleri de bulunmadı. 30 yıl geçti, katiller hâlâ ortada yok. Onları kimse tanımıyor. Ama ya kendileri? içleri rahat mı?
Yaramız hâlâ kanıyor
Bizim içimizdeki yara hâlâ kanıyor. Tek avuntumuz, yapıtlarının yeniden yayımlanmış, gün ışığına çıkmış olması. Ankara'daki DeKi Basım Yayın'ın bastığı kitapları şunlar: Mitoloji ve ikonografi, Croce'nin Estetiği, Giotto'nun Sanatı, Eleştiriye Beş Kala ve Kalmasın Ellerim Sizlerden Uzak (şiirler).
Öldürüldüğünde 38 yaşındaydı ve yapacak çok işi vardı. Yaşasaydı, yaşamaya bıraksalardı, bu yapıt listesinin sonu mu gelirdi?
alıntı-14 Temmuz 1978 tarihli Cumhuriyet yazıları ve EGEMEN BERKÖZ
Bir ağabey gibi sevdiği Hasan Hüseyin şöyle anlatıyor bedrettin cömert'i:Ortaokul sıralarından beri tanırım Bedrettin Cömert'i. Ortaokulu Gürün'de bitirdi. Oradaydım o sıralar. Zekâsı, bilgisi, kişiliğiyle sivrilmiş bir öğrenciydi. Önder bir öğrenciydi. Sonra Sıvas Lisesi'nde okudu. Liseyi birincilikle bitirdi. Seven, okuyan, şiirler, yazılar yazan bir öğrenciydi. Ağbi ; kardeş ilişkimiz hiç kopmadı. Mektuplarından yaşam tütüyordu buram buram. Burs kazanarak italya'ya gitti. Perugia'da, Roma Üniversitesi'nde okudu.
Ben de orada, Perugia'da tanıdım Bedrettin'i. L Universita per Stranieri'Deki italyanca öğrenimini tamamlamış, Roma Üniversitesi'ne gitmeye hazırlanıyordu. Bir ay aynı evde kaldık. O bir aydan belleğimde kalan en güçlü anı, Bedrettin'deki, Nâzım Hikmet'in italyanca şiirleri ve oyunlarıdır. O yıllarda Türkiye'de bırakın şiirlerini okumayı, adını anmak bile tehlikeliydi Nâzım Hikmet'in. Doğal olarak, tümünü yutar gibi okumuş ve şiirlerden 20 kadarını bir deftere aktarmıştım.
italya'da Roma Üniversitesi'nde italyan edebiyatı okuduktan, doktorasını yaptıktan sonra ülkesine dönmüş, Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'ne asistan olarak girmiş, Croce estetiği; konulu teziyle doçent olmuş, Gombrich'ten çevirdiği Sanatın Öyküsü'yle 1977'de Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü'nü kazanmıştı Bedrettin. Sanat tarihi ve eleştirisi alanlarında çalışıyor, yazılar yazıyor, dergilerde yayımlıyordu.
Cömert beni çalışmalarıyla mutlu etti;
Doktora öyküsünü Prof. Dr. ismail Tunalı'dan dinleyelim: Geçen yıl şu aylar içinde geçirdiğim ağır bir trafik kazasının kırıkları ve acıları içindeyken, üye seçilmiş olduğum bir doçentlik sınavının doçentlik tezini getirdiler. Bu benim için tam bir sürpriz oldu: Tez, Bedrettin Cömert'in Croce estetiği ile ilgili bir çalışmasıydı. Yaşamımın en acılı günlerinde kader beni mutlu etmek istemişti: Sevdiğim iki insana aynı anda kavuşuyordum. Hem Croce'ye hem de Bedrettin Cömert'e. (...) Bedrettin Cömert doçentlik sınavının bütün aşamalarını çok başarılı geçirdikten sonra doçent oldu. Yaşamımın en mutlu ve en unutulmaz anlarından biri, ona jüri adına doçentlik payesini verdiğim an olmuştu diyebilirim.
italya'daki okuma ve çalışmalarıyla kendini geliştiren Bedrettin Cömert, genç bir şair olarak çıktığı sanat yolunda gerçek bir bilim adamına dönüşmüştü. Şiiri bir yana bırakıp sanat eleştirisine yönelmesinin nedenini bir mektubunda Hasan Hüseyin'e şöyle anlatıyordu: Fakat ben şiirlerime güvenmiyorum artık. Şiirdeki duyarlığımı eleştiriye uygulayınca daha verimli, daha yararlı oluyorum. Kendimi ozan saymıyorum senin anlayacağın. Gençliğimin ilk yapmacık heyecanlarından sıyrıldım artık.
7 yılda birçok yapıt verdi.
Bedrettin Cömert Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak çalışabildiği yaklaşık yedi yılda pek çok yapıt verdi. Bunların çok azı -dergilerde yayımlanan eleştirilerinin dışında- sağlığında yayımlanabildi.Sanatın Öyküsü ile Milliyet Sanat dergisinin eki olarak yayımlanan Çağdaş Dünya Şiiri; seçkisine hazırladığı italya bölümü de bunlar arasındadır. Onun sanat tarihçiliğine ve sanat eleştirisine bakışını üniversiteden çalışma arkadaşı Günsel Renda anlatıyor:
Titiz bir araştırmacının duyarlığını ve nesnelliğini mutlaka koruması gereğine inanır ve bunu ürünlerinde yansıtırdı. Ülkemizdeki sanat tarihi yazıcılığına boyut kazandırmak, güçlü bir kuramsal temele dayandırmak isterdi. Sanat eleştirisi olmadan sanat tarihi yapılamayacağını, sanat eleştirisinin ise temel bir estetik anlayışa dayanmadan ayakta duramayacağını savunurdu. Sanat tarihçiliğinin geniş bir okur kitlesine ulaşması en büyük dileğiydi. Nitekim Sanatın Öyküsü'nü bunun için çevirdi ve çok önemli iki başka sanat kitabını da dilimize kazandırmak üzereydi.
EViNiN ÖNÜNDE KURŞUNLANDI
11 Temmuz 1978 sabahı evinin önünde, arabasının içinde, eşi Agostina ile birlikte kurşunlanarak öldürülmüştü Bedrettin Cömert. 1970'lerden bu yana süregelen aydın cinayetlerinin ilklerinden biriydi bu. Tüm ülkede büyük tepki yarattı. Bildiriler yayımlandı, sözler verildi, katiller bulunacak diye. Ama, bütün öteki cinayetlerin olduğu gibi, bu cinayetin katilleri de bulunmadı. 30 yıl geçti, katiller hâlâ ortada yok. Onları kimse tanımıyor. Ama ya kendileri? içleri rahat mı?
Yaramız hâlâ kanıyor
Bizim içimizdeki yara hâlâ kanıyor. Tek avuntumuz, yapıtlarının yeniden yayımlanmış, gün ışığına çıkmış olması. Ankara'daki DeKi Basım Yayın'ın bastığı kitapları şunlar: Mitoloji ve ikonografi, Croce'nin Estetiği, Giotto'nun Sanatı, Eleştiriye Beş Kala ve Kalmasın Ellerim Sizlerden Uzak (şiirler).
Öldürüldüğünde 38 yaşındaydı ve yapacak çok işi vardı. Yaşasaydı, yaşamaya bıraksalardı, bu yapıt listesinin sonu mu gelirdi?
alıntı-14 Temmuz 1978 tarihli Cumhuriyet yazıları ve EGEMEN BERKÖZ
güncel Önemli Başlıklar