bugün
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği11
- 3 haziran 2024 hakkari'ye kayyum atanması10
- suriyelilere karşı sorumluluklarımız17
- sözlüğün en iyi 10 yazarı19
- aleyna tilki11
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı20
- dünyanın patlama ile oluştuğuna inanmak16
- okan buruk9
- albay kemal12
- neden evlenmiyorsunuz14
- fenerbahçe13
- albay kemal sözlükten atılsın kampanyası12
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur16
- sözlükteki islamcılara alınması gereken önlem12
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba24
- nihavend longa19
- 90 lı yıllara dair akılda kalanlar9
- ismet gurbuz 202412
- taksim'e ekran dikip kuran yayınlamak9
- gratis indirim günü kavgaları18
- yaşlılık belirtileri10
- true nickli yazar10
- üstteki yazar tarzında entry gir13
- kova burcu erkeği9
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız22
- jose mourinho68
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi9
- zalbert'in karşısında dans etmek8
- sözlük erkeklerinin şımarık laubali tipler olması17
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür11
- türkiye de intihar vakalarının artması12
- ismail kartal duruşu8
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi13
- eşcinsellik kendi kendini hadım etmektir27
- şimdiye kadar duyulan en güzel iltifat10
- neden sevgilim yok10
- insanı zengin hissettiren şeyler19
- barbara palvin'in aldatılması17
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır14
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri8
- ismail kartal8
- geldi yine deli11
- türkiye cidden almanyadan daha iyi9
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- artık yazmayacağım9
- erkekler ne işe yarar19
- yanında karısı varken karı kıza bakan erkekler9
- arda güler11
- askerliğe veda gecesi8
bir evlilik yaşamış ve aradığını bulamamış olan kadındır. her ne şartla olursa olsun, bir adama gönlünü vermiş ve onunla hayatını birleştirmiştir. ne gayrı meşru bir çocuktur kucağındaki, ne de orospuluktur yaptığı. ama içimize o kadar işlemiş ki kötü niyet, bu kadınlara bir garip bakarız biz.
dışarıda gezerken yanında bir erkek olması büyük bir hatadır. bizim insanımız bu görüntüyü bir saniye görmeye dursun, o kadın artık orospudur. ne kucağındaki çocuğu, ne işi gücü hiç bir şey onu orospuluktan kurtaramaz. arabasına biner, kesin birileriyle görüşmeye gidiyordur. akşam 5'ten sonra evinin dışına çıkması ya da 9'dan sonra evine girmesi günahtır. bunu yapan da orospudur, kesin veriyordur. kısacası, adımını atarken bekar muadillerine göre 3-4 kat daha fazla düşünmesi gereklidir bu kadının, "mahalle" * tarafından taşa tutulmaması için. ayrıca, boşanması da ayrı bir dedikodu malzemesidir mahalle için. bi kocayı idare edememiştir. dizini kırıp oturmalı, kocasının emirlerini yerine getirmeli, çocuğunu büyütmelidir. ama bu kadın böyle yapmamışsa kesin bi orospuluk vardır bunda, kesin. ülkemiz ortalama insanının bu kadınlar hakkındaki düşüncesi aşağı yukarı budur.
bekar erkeklere gelecek olursak; bu ablamız, artık koruyacağı bir bekareti olmadığından * ve cinsel ilişki konusunda da tecrübeli olduğundan, bu konuda korkusu yoktur ve bu nedenle de kolay lokmadır. zaten kendileri de yiyecek yarak ararlar, çok azgındırlar * ya da yukarıda yazıldığı gibi dest-i izdivaç'a katılır, hemen koca ararlar.
ama...
işin aslı böyle değildir işte hacılar. bu kadın birini sevmiş ve hayatının sonuna kadar mutlu yaşama hayaliyle bu adama bağlanmıştır zamanında. hatta bir de çocuk yapmıştır, kendi çocuğunu yetiştirmek ve onun da büyümesini, gelişmesini, belki de evliliğini, hayrını görmek için. ama işler istediği gibi gitmemiştir. türlü sebeplerle, kavgalarla vs. ile ayrılmıştır kocasından. ve bilmem bilir misiniz, bir kadın için kocasından ayrılıp, tek başına hayata tutunmaya çalışmak o kadar zor bir karardır ki! ben bunu belki dışarıdan bakan bir gözle tahlil edebilirim, ama asla tahayyül edemem. bir kadının eşinden ayrılıp kendi başına yaşaması hiç kolay bir şey değildir. hele ki bu kadın ekonomik olarak kocasına bağımlı bir kadınsa, boşandıktan sonra mecburen babasının evine "sığınır". babası, annesi bu kadını kucaklar ya da kucaklamaz, ama o kadının içinde her zaman bir yaradır baba evine geri dönmek. ekonomik olarak ayakta durabilen kadın, tek başına hayatını idame etmek zorundadır, bir tane de çocuğuyla birlikte. dışarıdan kendisine bakıldığında insanların neler dediklerini duyar gibidir. bu durum zamanla bu kadını içten içe yer. siz kendinizi bu kadının yerine hiç koymayı düşündünüz mü hacılar? böyle bir psikolojik süreci tahayyül edebilir misiniz?
baba evine sığınan kadın ise ailesine tekrar yük olmanın, "el alemin" kendisine ve ailesine bakışının etkilerini yaşar benzer bir şekilde. peki bu psikolojiyi düşünebiliyor musunuz he agalar? bir de bu kadının bu psikolojiyle çocuğunu yetiştirmesini düşünün. vatana millete, en önemlisi dünyaya faydası dokunan bir birey yetiştirmenin sorumluluğu, bu psikolojik yükle birleşince nasıl da ağırlaşır anlayabilir misiniz?
bu kadın benim ablamdır. ona her baktığımda hayal kırıklıklarıyla dolu bir hayat görüyorum. içim parçalanıyor be dostlar. evlenip, kocasıyla birlikte hayatını yaşamak yerine, tek başına bir hayatı kendisi istiyor muydu? 15 yaşında iken, 20 yaşında iken geleceği hakkında kurduğu düşler bunlar mıydı?... oğlunu, yeğenimi, canımın en büyük parçasını büyütmesini, onun her sabah okula gidişini, gelişini, ilk kız arkadaşını, ilk sivilcesini, ilk sarhoşluğunu hayat arkadaşıyla birlikte göremeyeceğini bilmek, hele ki yeğenimin "baba" eksikliğini hayatının her dakikasında yaşayacak olmasını bilmek beni bin kere parçalıyorsa onu milyon kere parçalıyor be dostlar.
ya yeğenim? baba figürü, hayatında bölük pörçük parçalardan ibaret olacak olan bu yavrunun durumunu nasıl olacak peki? bu başka bir yazının konusu olsun be abiler. çünkü bunu yazmaya kalksam sayfalar yetmez...
dışarıda gezerken yanında bir erkek olması büyük bir hatadır. bizim insanımız bu görüntüyü bir saniye görmeye dursun, o kadın artık orospudur. ne kucağındaki çocuğu, ne işi gücü hiç bir şey onu orospuluktan kurtaramaz. arabasına biner, kesin birileriyle görüşmeye gidiyordur. akşam 5'ten sonra evinin dışına çıkması ya da 9'dan sonra evine girmesi günahtır. bunu yapan da orospudur, kesin veriyordur. kısacası, adımını atarken bekar muadillerine göre 3-4 kat daha fazla düşünmesi gereklidir bu kadının, "mahalle" * tarafından taşa tutulmaması için. ayrıca, boşanması da ayrı bir dedikodu malzemesidir mahalle için. bi kocayı idare edememiştir. dizini kırıp oturmalı, kocasının emirlerini yerine getirmeli, çocuğunu büyütmelidir. ama bu kadın böyle yapmamışsa kesin bi orospuluk vardır bunda, kesin. ülkemiz ortalama insanının bu kadınlar hakkındaki düşüncesi aşağı yukarı budur.
bekar erkeklere gelecek olursak; bu ablamız, artık koruyacağı bir bekareti olmadığından * ve cinsel ilişki konusunda da tecrübeli olduğundan, bu konuda korkusu yoktur ve bu nedenle de kolay lokmadır. zaten kendileri de yiyecek yarak ararlar, çok azgındırlar * ya da yukarıda yazıldığı gibi dest-i izdivaç'a katılır, hemen koca ararlar.
ama...
işin aslı böyle değildir işte hacılar. bu kadın birini sevmiş ve hayatının sonuna kadar mutlu yaşama hayaliyle bu adama bağlanmıştır zamanında. hatta bir de çocuk yapmıştır, kendi çocuğunu yetiştirmek ve onun da büyümesini, gelişmesini, belki de evliliğini, hayrını görmek için. ama işler istediği gibi gitmemiştir. türlü sebeplerle, kavgalarla vs. ile ayrılmıştır kocasından. ve bilmem bilir misiniz, bir kadın için kocasından ayrılıp, tek başına hayata tutunmaya çalışmak o kadar zor bir karardır ki! ben bunu belki dışarıdan bakan bir gözle tahlil edebilirim, ama asla tahayyül edemem. bir kadının eşinden ayrılıp kendi başına yaşaması hiç kolay bir şey değildir. hele ki bu kadın ekonomik olarak kocasına bağımlı bir kadınsa, boşandıktan sonra mecburen babasının evine "sığınır". babası, annesi bu kadını kucaklar ya da kucaklamaz, ama o kadının içinde her zaman bir yaradır baba evine geri dönmek. ekonomik olarak ayakta durabilen kadın, tek başına hayatını idame etmek zorundadır, bir tane de çocuğuyla birlikte. dışarıdan kendisine bakıldığında insanların neler dediklerini duyar gibidir. bu durum zamanla bu kadını içten içe yer. siz kendinizi bu kadının yerine hiç koymayı düşündünüz mü hacılar? böyle bir psikolojik süreci tahayyül edebilir misiniz?
baba evine sığınan kadın ise ailesine tekrar yük olmanın, "el alemin" kendisine ve ailesine bakışının etkilerini yaşar benzer bir şekilde. peki bu psikolojiyi düşünebiliyor musunuz he agalar? bir de bu kadının bu psikolojiyle çocuğunu yetiştirmesini düşünün. vatana millete, en önemlisi dünyaya faydası dokunan bir birey yetiştirmenin sorumluluğu, bu psikolojik yükle birleşince nasıl da ağırlaşır anlayabilir misiniz?
bu kadın benim ablamdır. ona her baktığımda hayal kırıklıklarıyla dolu bir hayat görüyorum. içim parçalanıyor be dostlar. evlenip, kocasıyla birlikte hayatını yaşamak yerine, tek başına bir hayatı kendisi istiyor muydu? 15 yaşında iken, 20 yaşında iken geleceği hakkında kurduğu düşler bunlar mıydı?... oğlunu, yeğenimi, canımın en büyük parçasını büyütmesini, onun her sabah okula gidişini, gelişini, ilk kız arkadaşını, ilk sivilcesini, ilk sarhoşluğunu hayat arkadaşıyla birlikte göremeyeceğini bilmek, hele ki yeğenimin "baba" eksikliğini hayatının her dakikasında yaşayacak olmasını bilmek beni bin kere parçalıyorsa onu milyon kere parçalıyor be dostlar.
ya yeğenim? baba figürü, hayatında bölük pörçük parçalardan ibaret olacak olan bu yavrunun durumunu nasıl olacak peki? bu başka bir yazının konusu olsun be abiler. çünkü bunu yazmaya kalksam sayfalar yetmez...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar