bugün

Inancini ozgurce ifade etme hakkinin bir uzantisidir. Kisi Hazreti Muhammed'i anarken onun "hazret" olduguna inanmiyorsa, baskalarinin inandigi sekilde ifade etmeye zorlanamaz. birinin bir sahsin paygamber olduguna inandigi icin isminin onune saygi ifadesi eklemesi ne kadar haksa, oburunun peygamberligine inanmadigindan oturu ayni sahsin isminin onune herhangi bir ifade eklememesi de haktir. Bu herhangi birinin inancina saygisizlik da degildir. Saygisizlik olabilecek tavir; baskasinin hazret dediginin isminin onune saygisizlik ifade edebilecek bir sifat getirmek olacaktir.
(bkz: kul hakki)
kendi bildiğindir. hazreti onu yüceltmek manasında arapça sevgili anlamındadır.
Konu sadece hazret dememe olmadığından havada kalmış hak.

(bkz: lafı istediği yere çekmek)
Saygi cercevesinde istediginin ismini gerektiginde "agzina alma" hakki ile basat gider. Mesele de budur zaten, "ya bizdensin ya dusman, olur da bizden degilsen ona buna suna hakkin yok ve biz sana ne yapip yapmaman gerektigini soyleyebiliriz, her oyunun kuralini biz koyariz" anlayisi ne islami ne de halklari bir yere getirebilmistir.

Diger konu da samimiyetsizlige toplum olarak nasil bayiliyor oldugumuz. Kisinin inanmadigi seyi soylemesi ya da inancini genelin aksi oldugu icin saklamasi bizi niye rahat hissettirir? Hazreti Muhammed'in Hazret oldugunu dusunmeyen birisinin hazreti muhammed'i hazret olarak ifade etmesini, yani dupeduz ikiyuzluluk yapmasini niye isteriz? Hazreti Muhammed'in kendine inanmayanin taltifine ihtiyaci oldugunu sananlar mi vardir? Bunu sananlar dini kimden ve ne sekilde ogrenmislerdir? yoksa bu dayatmaci zihniyet dini ya da dini kisilere "sozde" saygisizliktan degil de kendisinin inandigina baskasinin inanmamasindan mi rahatsizlik duymaktadir?

Tekrar etme ihtiyaci ile yanip tutusan edit: herkes fikrini soyleme hakkina sahiptir, kimse kimseye hangi fikrini aciklamamasi gerektigini ogretemez. Inanci ifade etmek de sadece semavi dinlerin cemaatlerinin hakki degildir. Cogunlugun inanci herhangi birinin inancini ifade etmesine kural getiremez.
önder sav denen tiplerin hakkı. kullanmasın da zaten. samimiyetsiz bir şekilde diyeceğine hiç dememesini tercih ederiz.
bu konuda aihm'e bir dava açtığınızı ve hazret "dememe" hakkınızın olduğunun aihm tarafından saçma da olsa teyit edildiğini düşünelim hemencecik, çabuk!

erdoğan bıyığı ordan kıvrılırdı değil mi? "hazret için söz söyleme hakkı din ulemasınındır!" diye.

kıl-kuyruk.
benim hiç kimsenin annesine "anneciğim" deme zorunluluğum yok. onlar benim için hayriye abladır, ayşe teyzedir ya da başka bir şeydir, saygı duyarım. bu da böyle bir şey. o benim peygamberim, kainatın efendisi. hazret derim, sevgili peygamberim derim. ona bu gözle bakmayanlar bu şekilde hitap etmek zorunluluğunda değillerdir elbette saygı çerçevesinde kalmak şartıyla.
Ama ona yüce yaradan bile "habibim" diye hitap etmiştir. peygamberimiz döneminde sahabeler efendimize Allah'ın rasulü diye hitap ederken O'na inanmayanlar abdullah oglu muhammed demişlerdir.

edit: üstteki entry'den esinlenmiş gibi duruyor. ben yazarken o gelmiş oysa. * *
isteyen der istemeyen demez. dememek hazreti muhammet'in buyuklugunden bir sey eksiltmez. demeyenin de siki tavana degmez sanirsam.
bir de soyle bir sey var. hazret demeyenler bunu her ortamda yapamiyolar. anca internet ortamlarinda, ya da kendileri gibilerin bulundugu arkadas ortamlarinda boyle davranabiliyorlar. tanimadiklari kimselerin bulundugu bir ortamda macalari yemiyor gibi.
benim yanimda birisi hazreti muhammet'e muhammet dese kilimi kipirdatmam onu da soyliim. zira dedik ya o onun kisisel tercihidir. zorla guzellik olmaz.
her konuda olduğu gibi bu konuda da sahte "ifade özgürlüğüne" dayandırılmaya çalışılan hak.

konunun çıkış yeri neresi belli, konunun geçtiği olay belli, sözde hakkı kullanan kişi belli, daha neyi anlatıyorsun ifade özgürlüğü diye ? bu kadar basit temel bi hakkındı madem niye özellikle bu hakkını bildirmeye çalışıyorsun, illa göze sokuyorsun ? diye sorarlar adama.

iki süslü laf kullanmayla, samimiyet dersi vermeyle olmuyor canım "demokratlık" "hümanistlik". sen kime nasıl hitab etmek istiyorsan edersin kimse karışamaz, ama sonra da hitab ettiğin kişiye sonsuz saygı ve sevgi besleyen insanlar tarafından da ayıplanırsın. hele bi de bu mevzuya bahis olan olaydaki gibi bir de dalga geçersen, diğer insanlar da demokratik haklarını kullanarak seni kınarlar. heralde kimse meşale, tırpanla kovalamadı seni ?

(bkz: kıçımın hümanistleri)

edit: alttaki entry "forum ve chat tarzı olduğu için" (bkz: yersen) silinmiştir, düzeltilerek buraya eklenmiştir;

değişik haklarla ilginç bi şekilde karşılaştırılan hak;

- başörtüsünde elden alınan bir hak ve bu hakkın mücadelesini veren bireyler vardır
- bu konuda ise belirttiğim gibi kimsenin hakkı elinden alınmamış, sadece beğenilmediği belirtilmiş ve özür beklenmiştir.

sebepsiz dogmayı şaşırmadan yazabilen zeki ayarcı insanlara duyuru; sebepsiz dogma denilen şeyler her ne kadar küçük akıllar almasa da 1.5 milyar "aptalın" inandığı şeyler, yapılan saygısızlığı kınamak baskı oluşturuyorsa ezik dimağlarda, daha çok gaz lazım bazı balonları uçurmaya...
kıçtaki hümanistler benzer şekilde türban konusunda tepki verirler. e demezler mi adama, "bu kadar basit bir temel hakkındı madem, neden özellikle bu hakkını bildirmeye çalışıyorsun, dar dar giyinip, parlak parlak başını örtüp gözlerimize sokuyorsun?" diye...

hayır, özgürlüğün her türlüsünü, her türlü sebepsiz dogmalarla baskılananını gözlere sokmak lazım. gaz yapıyor biliyorum ama, sokmak (gözlere) her zaman gelecek vaad eden bir eylem.
bazı pıtırcıkların kendilerinde gordukleri haktır. yok yani sen "hazret" demesen, peygamber efendimiz tüm insanlara gönderilmiş, tüm insanların peygamberi olmayacak sanki...

ayrıca, n'olur de !
ulan bir kişinin de kalkıp "hayır!diyemezsiniz, sizin öyle bir hakkınız yok" diye savunduğunu görmediğim göremediğim haktır. yazılanlar hep aynı, kimse peygamberliğine inanmadığı birine saygı göstermek zorunda değil. hazret kelimesi saygınlık belirtmek için kullanılır, bıdı bıdı bıdı... aslında sürekli bunu burnumuza sokmak isteyen arkadaşların demek istediği insanlar neden garipsiyor? hz. muhammed'e muhammed deyince niye garipsiyorlar? garipsemesinler kardeşim, normal görsünler. bakın normal birşey! demi demi...
"atatürkü sevmiyorum" diyen türbanlı bir kızın peşinden sövüp sayan, onu itin dötüne sokan, vatanperverlik naaraları atanların ısrarla savunduğu hak.

evet var böyle bir hak. olayı terbiyesizliğe, hakarete, alaya vardırmadıkça tabi.

ama şunu bil ki bebişim, sen ne zaman insanların atatürkü sevmek "zorunda" olmadığını kavrarsın bende bu hakkı o zaman kabul ederim.

sen tut yobazlığın-dogmanın-çirkefliğin-gericiliğin dik alasını yap, ama olay senden olmayanlara gelince-onların kutsallarına gelince bu derece humanist-hakçı-hukukçu-demokrat kesil.

affedersin de, s.ktr git lan bebeeem benim, cücüğüm..

not:***
kimse sizden hazret demenizi beklemiyor. [ bak aha tam da bunu iyi anlayın ] peygambere hazret deyince hazret olacak sananların eline kılıç vereyim de deccalın kafasını parçalasınlar.[ ben de onların kafalarını parçalıcam ] dedim ya hazret falan demenizi beklemiyor kimse. hakaret etmeyin yeter. soyismi olsa muhammed x derdik diyen yumurcak proudhon'lara sesleniyorum. bak kulağına bağladım megafonu: sen hakeret etme yeter. humaniter, demokratik, özgürlükçü görünür gibi davranıp ardından gizli saklı ciddiyet cibinliği giydirilmiş 14 lük ergen esprileri yapmak yersiz. [ yavruumm gel amcana göster fikirlerini ]

hazret falan demeyin eksik olsun. hakaret etmeyin yeter !
"kıçtaki hümanistler" diyerek birilerini aşağılama çabasındaki zeki ayarsızın yeni ayarlama çalışmasıdır.

yeni numarası "aklına sığmazcılık" olabilir pekala.

ancak burada unutulmaması gereken, insanların gerçeklere dayanmayan konularda, yani özellikle inançlar konusunda sizin saygı duyduğunuz şeye saygı duymak zorunda olmadıkları.
9 yaşındaki kızlarla evlenilmesini, kadınların araba kullanmaması ya da şahitlik yapamamasını normal bulan insanların itiraz edebileceği bir haktır. ancak bu hak kullanıldığında kimse farkına varmayacaktır, sadece sözkonusu edildiğinde bir tepki toplayacaktır.
içten gelen bir olaydır. . sorun zaten hz.muhammed'e hazret deme, dememe olayı değildir. bütün bir anlayışın ve reddetişin tezahürüdür. insanları rahatsız eden hazret dememek değil, muhammed derken takınılan alaycı ve saygısız üsluptur.
Kimilerinin * Hazreti muhammed'e hazret demedigi icin saygisizlik ettigini dusunenlerin bu kadar cok oldugunu gorunce uzerine basa basa hatirlatilmasi gereken haktir.

Hazreti Muhammed'e burada ya da baska bir ortamda dile getirmeyecegim kotu bir soz edildigini hic duymadik. ama Hazreti Muhammed'e "muhammed" dedigi icin saygisiz ilan edileni ya da "muhammed x * yapmistir" dedigi icin hem muhammed dedigi icin hem de elestiri getirdigi icin saygisizlikla suclanani hatta olduruleni cok biliyorum.

bu aslinda bir kanit, hazreti muhammede hazret demek istememek bile ofke sacmayi gerektirecek bir durum olarak algilanabiliyor.
kişisel tercihtir. hakarete varmadığı surette isteyen istediğini der.

"allah c++" örneğinde olduğu gibi.
her mecrada atatürk ile islam dininin peygamberini karşılaştırmayı vazife edinenleri kızdıran durumdur.
atatürk'ü sevenler ona peygamber sıfatı yüklemezler, saygı duyarlar, "kemalizm dini" gibi aşağılıkça sıfatlar uyduranlar öncelikle bunu bilmelidir. kendisini kemalist olarak niteleyen insanların çoğu da allah inancına sahip, müslümanlığı din olarak kabullenmiş kişileridir. bu insanların başka insanlara taptığını öne sürmek (anladığınız manada söylemek gerekirse) en basitinden münafıklıktır.
islam dininin peygamberine ise inanan hazret sıfatını yükler, isteyen yüklemez. ama bahsedilen karşılaştırmaları yapabilecek şahsiyet(sizlik)teki güruhun inanç özgürlüğüne sahip olmasını beklemek de, farklı inançlara saygı duymasını beklemek de gülünçtür. varsa yoksa türbandır, inanç beze bağlanmış gitmektedir...
lakabı "meme" olan hakkı isimli vatandaşa hazreti muhammed'e "hazret" diye hitap etmesi için yapılan telkin. veya emir karışımlı öbeğimin üstüne düştüm kızardı.
- derin mi lan? bi boy versene.
+ yok be oğlum atla.
biri "hak" ın ne demek olduğunu bu düşünce insanlarına açıklasın yoksaa..
tutmayın beni...
(bkz: bsg)
(bkz: karşı komşunun oğlu rıza neden anneme anne desin).
Ölmüş bir "muhammed"in arkasından kendisine yönelik sıfat yakıştırmaları temelli olarak sözlüğün gerim gerildiğine, konunun her yönüyle kısa ve öz olarak ilk entryde apaçık belirtilmesine karşın ve karşı çıkanlarının -hz. kelimesini uygun görenlerin- bir çoğunun somut nedenler göstermek yerine söz konusu kelimeyi kullanmayanlara bok atmaya çalıştıklarını gösteren durum. Bunun böyle olması doğal bir bakıma; çünkü ülkemizde özellikle futbol, siyaset ve din alanında herkes en iyiyi, en doğru ve en ideali kendisinin bildiğini iddia ettiği için farklı görüşlere yaşam hakkı tanımaması ve fanatikliğini yüzüne gözüne bulaştırması olağan. Özellikle dini aşırı uçlARda yaşayan köktenci zihniyetin en büyük tutkularından biri de kendisi gibi olmayan, düşünmeyen ve inanmayana yaşam hakkı tanımamasıdır. Zaten birçok araştırma da kendine kapalı inançsal yapılarda bireyin ne denli köleleştirildiği ve uyumsuzlaştırıldığını, dogmatikleştirildiğini gözler önüne sermekte. Söz konusu kesim, kendisi gibi inanmayan, farklı bir inançsal yapıya veya inanmamazlığa yönelen bir bireye hiçbir şekilde, ne düşüncede ne de eylemde dile getiriş ve uygulayış hakkı tanımadığı gibi, özünden gelen tahammülsüzlük tohumuyla kendisinden radikal görüdüğü kesimi tu kaka etmekte. Yani kendi inançsal yapısını herkes için, tüm insanlık için doğru bulmasını ve herkese empoze ederek empati kurma yoluna gitmeyişini bir kenara bırakırsak, sınırları bile kendileri çizmiş durumdalar.Yani kendi inandıkları şeyin içeriğindeki kutsiyet taşıyan her türlü insan, tavır, eşya,araç, gereç vb.nde kendileri gibi inanmayana da bir dayatma yapmış durumdalar. Bu dayatma öylesine uç boyutlara gelmiş durumda ki, aksi iddia edilen bir konuya karşı somut deliller, fikirler, neden-sonuç ilişkilendirmeleri veya anti tezler üretmek yerine cahil ve ezbere yaşayanın yaptığı gibi karalama ve küfür yoluna gitmekteler, üstelik küfrün kendi inandıkları yapıda ne denli yasaklandığını bilmiyorlarmışçasına. Herkesten aynı tavrı ve onayı beklemekteler. Kendilerinin saygın bulduklarına (bkz: muhammed) başkalarından da aynı saygınlık göstermesini beklemekteler. Lakin şunu göz ardı ediyorlar ki, o da "muhammed"in saygınlığının kime ve neye göre olduğu? Zira bu yalnızca müslüman olanlar içinse bu kabul kendilerini niçin tatmin etmemekte ve başkalarından da aynı kabulu istemekteler. Bu noktada adama şu soruyu sormazlar mı:" Sen kim oluyorsun da benim kişi nitelendirmelerime karışırsın?" "ayrıca sana bunu ve beni yargılama hakkını kim veriyor, bunu nereden sahipleniyorsun" ASlında bu vb. müslümanların yanıtlaması gereken o kadar çok soru var ki, bunun devamında ne format kalır ve ne de sözlüğün veri tabanı. Şiğmdi burada sınır nerede belirleniyor? Sınır eğer saygıysa bunun da net bir tanımlaması yapılmalıdır. SAygı nedir, kimin içindir? Bunun sınırı, ihlali, yaşama uygulanabilirliği ne kadardır? Konu gayet net ve açıktır. SAygı beklenmez, hak edilir islamcı ökkeşler! Evet, türban çığırtkanı olanlarınız o renkli örtülerinin altından, çember sakallı olanlarınızsa takkelerinin altından kafalarına bunu tekrar tekrar sokmaya çalışsın, sokamıyorsa da biraz zorlasın, denesin en azından... Gerçekleşemeyeceğini göreceksiniz ama bilmeniz gereken bir şey daha var. Sizin gibi düşünmeyenden bekleyebileceğiniz tek şey, aslında sizin de hayata geçiremediğiniz şeydir: "tahammül" Evet, insanlar başkalarının kutsal gördüklerini kutsal görmek zorunda değillerdir. SAygı göstermek zorunda ise hiç değillerdir. Bu "muhammed" olsa dahi böyledir, biliyorum bunu kabullenememeyeceksiniz ama hiç kimse bir diğerine "muhammed'e hz. diyeceksin dedirtemez." Tabi kimse de durup dururken sizin "muhammed"inize kötü sıfatlandırmalarda bulunma derdinde değil. Burada yapılması gereken tahammüldür. Bu da başkasına karşı yaşam ve düşünüş hakkı tanımaktan, yalnızca insan olmasından doğan hak ve hürriyetlerinden kaynaklanır. Yani sizlerin yanından bile geçemediği gerçeklik! Hazret kelimesini kullanmak istemeyenden sadece bunu bekleyebilirsiniz, saygı bekleyemezsiniz. Çünkü saygı beklenmez hak edilir!
Zaten bu köktencilerin en büyük sorunlarından biri de etiketçiliktir. Evet, daha doğumundan itibaren gelişen süreçte aile tabanlı ve toplum destekli olarak kutsiyetler önceden belirlenmiştir ve buna uygun roller de biçilmiştir. Bu rolleri en iyi şekilde yerine getirene de türlü pohpohlamalar ve onaylar bahşedilmiştir. Ve her daim kutsal gösterilenlere dil uzattırılmak istenmemiştir. Bunun sonucunda da tahammülsüz bireyler yetişmiştir. Sıfatları önceden çizilen bir dinde, inananlarca uygun görülen "muhammed"in fikirleri, düşünceleri benimsenmek yerine farklı düşünenlerden olabildiğince soğutulması gerçekleştirilmiştir. Kendisi gibi olmayanlara en uç, kötü sıfatlandırmalar da yakıştırmaktan çekinilmemiştir. Hiçbir konuda uzlaşmacı ve empati yollu bir tavır gösterilmemiştir ve bunlar hala süre gelmektedir. Madem sıfatları çiziyorsunuz, bırakın da kimin ismini nasıl anacağımıza bir karar verelim, çünkü sizlerin hegamonyasına ve boyunduruğuna hiç bir zaman girmedik ve girmeye de niyetimiz yok. Zaten ucundan kıyısından siz de alelade bir kul değil misiniz? Siz de ölümlü değil misiniz? siz de bir nefes kadar değil misiniz? SAhi, siz aslında kimsiniz?..