bugün

(bkz: cin cagirmak)
--spoiler--
aranızdan sekse yatkın dişiler bekliyorum
--spoiler--

bir nevi çağırma yöntemidir.
emrah koş diyalogunu cin'e uyarlamak yeterlidir bazen...
arkadaşlar arasında ara sıra muhabbet konusu olan, ama aralarından çıkan bir tırsak nedeniyle * gerçekleştirilemeyen olay.
Gelmesi çok basit ama göndermesi neredeyse imkansız olan hadisedir. inanmayanı çok fazla olduğu gibi, inanmayıp altına dolduranı da bi hayli yüksektir (bkz: jack dikkatli ol)
(bkz: ulu sözlük cin çağırıyoruz zirvesi)
(bkz: moonlight sonata bile geliyo lan)
flash tv deki abuk sabuk geceyarısı sonrası filmlerinin sıkça kullanılan konusu.
Cin çağırmak belli başlı grupların eğlence sandığı bir aktivitedir. Ayrıca cesaretlerine de şapka çıkarırım bu kişilerin. Gözünün görmediği; elinin tutmadığı bir varlıkla dalga geçersen onun da seni uzun süreler bırakmamasına da göz yumacaksın.
(bkz: Görünmeyen alemden tarak yiyen gençlik)
(bkz: Gadasını alırlar adamın)
ne çağırıyorsunuz ki, zaten içinizde mevcut. dışarda boşuna arayıp yorulmayın, melek, şeytan, cin hepsi içinizde tüm hünerleriyle hergün kendilerini gösteriyorlar.
yanımdaki 5 kişinin an itibari ile yapmaya çalıştıkları , Fincanların ilahi bi durum tarafından kımıldamasını bekledikleri durum. (bkz: Komik)
çağırması kolaydır. Küçükken arkadaşımla çağırmıştık. Ayrıntıya girmek istemiyorum fakat gelmişti, gönderememiştik.

edit: bulaşmamanızı şiddetle tavsiye ederim. ben küçükken yaptım bu saçmalığı. geri gönderemedik ve uzun süre musallat arkadaşa oldu. (beni severdi ondan.)
bulaşılmaması gereken eylem. insan alemi yetmiyor gibi, başka alemlere de bulaşmanın alemi yok.
kafa yorulması tehlikeli bir iştir.
macera arayan, ben hiçbir şeyden korkmam diyenler çağırabilir. ama tekrar göndermesini de bilecek.
yılbaşını tek geçirmemek için birazdan yapmayı düşündüğüm eylem.
iyi getirdiniz aklıma keratalar. batağa okeye dönecek 3 cin lazım an itibariyle.
"trigonometrik ambiyanslara giriş" dersinin finaline çalışırken konunun buraya nasıl geldiğini anlamamıştı. neyse ki arkadaşlarının bilmediği bir konu vardı, o da cinlerin çağırıldıkları mekana girebilmeleri için bir armutun çapından daha küçük olmayan bir kapıya ihtiyaç duyduklarıydı. evet, arkadaşları camları ve kapısı kapalı bir eve hiçbir cinin giremeyeceğini bilmiyorlardı. ama onun bilmedikleri de vardı, o da her evin tuvalet deliğinin dışa açılan ve hiçbir zaman kapanmayan birer geçit olduğu ve cinlerin yüzme bildiğiydi.
çok keyifli, tadına doyulmaz yılbaşı eğlencesi. geceye ouja tahtası ile başlayıp, ilerleyen saatlerde alkolün de etkisiyle kendimizi bize katılan cin ile scrabble, kızma birader, tombala gibi bilumum masa oyunu ve aktivitelerin içinde buluyoruz genellikle.
demon çağırmaktan daha az riskli bir iştir. cinler demonların enerjisinin çok daha azına sahip oldukları için en kötü salak şebelek korkutmaktan başka bir şey yapmazlar. öyle çarpma marmpa yalandır şehir efsanesidir. cinler korkutmanın dışında insanlara somut bir zarar veremez. inanmasan bile dümenine bir euzu besmele çekersin ziktir olup giderler. ama demonlar öyle değildir. demonlar cinlerden katlarca fazla enerjik güce sahiptirler. öyle bir besmele yada iki duayla gidecek varlıklar değildir. çağırma yöntemleri tamamaen farklıdır. çağırması güçtür. geldiklerinde de gitmesi güçtür. çağırınca geldiklerinde memnun etmelisin suyuna gitmelisin. onları memnun etmezsen bir ömür boyu lanet seni bekler. bu yüzden kafayı sıyıran, ya da akrabalarının büyük kısmı ölmüş insanlar biliyorum. tabi demonun kendi enerjisine göre de lanetin ağırlığı değişir. sözün özü cinlerle taşak geçilebilir sırf makarasına çağırabilirsiniz ama demonları asla!
cin yaz 2222 ye yolla.
bundan yıllar önce lise yıllarında ismini söylemeye gerek duymadığım bi cemaatin dersanesine giden arkadaşım dersanelerinde cin cağırıcaklarını söylemişti. cagırıcak kişide babası imam olan yine cemaatin içinden bizimle yaşıt olan bir cocuktu. gittiğimizde cocuk kartondan hazırladıgı ve üstünde alfabenin ve rakamların bulunduğu sözde cin cagırmamıza arac olucak şeyi cıkardı. neyse ayin yapıldı falan derken cocuk cin geldi dedi. tabi bizde bir heycan bir korku falan var ama meraklıyız da tabi. parmaklarımız fincanda sorular sormaya başladık. soruları sürekli cini cagıran cocuk soruyodu ve fincanada sürekli hafif bastırmamızı söylüyodu.

ortamda bulunan 2-3 kişinin dersane numarasını bildi, telefon numarasının son 2 rakamınıda bildi. biz tabi şaşkınız. tam inanıcam derken beni çılgına döndüren o soruyu sordu cocuk:

mustafa kemal iyi bir insanmıydı ?

bu soruyu sorunca benim kontak attı tabi. cevapta hayır gelince ben iyice işkillenmiştim. bende soru sormak istiyorum dedim ve başladım.

sağ cebimde ne var?
sol cebimde ne var?
cüzdanımda kaç para var?
atletim hangi renk?

gibi cin tarafından o an hemen öğrenebilicek sorular sordum ve sorularım hepsi cevapsız kaldı. cocugun bahanesi hazırdı tabiki her soruyu bilemiyo dedi. mustafa kemal'in kötü biri olduğu biliyo ama! dedim. cevap veremedi tabi. rezilliğiyle kaldı öyle.

cin'e gelince cin yokmu? tabiki var. fakat böyle kendini çok müslüman sanan çakma hıyarların beyin fakiri insanları keklemek amaçlı yaptığı oyunlara gelmemek gerekir.
bu işler fincanla falan olmaz bu sadece filmlerde gördüğünüz şeylerdir, bu olayın yöntemi çok farklıdır o an okunacak dualar falan vardır, yer ve zaman önemlidir, fazla detaya girmiyorum.
lise zamanı iki kız iki erkek denemişligimiz vardı, yaklasik bir on dakika sonra fincanin hareketi uzerine kizlardan biriyle kendimi gardropun icine saklanirken buldum.
her insanin isteyipte firsat bulamadigi veya cesaret edemedigi konu. cagiranlarin ne sordugu veya ne yasadigida ayrica merak konusudur.
Kovmayı öğrenmeden asla çağırmayın. *
Yatın ne işiniz var cinle periyle.
Cocukken her allahin gunu yapardik. Cok eglenceli ya. Hele ki grupta saflar varsa kandirmaya calisin sahane oluyor. Aman ava giderken avlanmayin da.