bugün

bu kod adı taşıyan bir piç var.
piç kuruları kurumunun üyesi. (bkz: pkk)
Zamanında 2008 di sanırım bursa ipekyolu film festivalinde izlemeye gitmiştik.
Yer bulamayınca yönetmen kazım öz ve yanındaki bir kişi ben ve bir başka arkadaşa yerini vermişti de başrol oyuncusucahit gök ve sinan bengier ile izlemiştik filmi.

üniversitede ilk yıllar ve ilk siyasi dönemlerimizdi.
Ne heyecanla izlemiştik türkiyede bir film festivalinde böylesine bir filmi izlemek pek rastlanan bir durum değildi.
Böyle realist yapımlara çok daha fazla ihtiyaç var.
--spoiler--

(baskında yakalanan cemal ve arkadaşı nezarette, polislerin sordukları sorular hakkında konuşurlar.)
cemal: ...bir de ne sordular biliyor musun? "Hangi ulustansın?"
arkadaşı: sen ne dedin?
cemal: ne diyeceğim,kürdüm dedim.tabi peşine bir tokat...öbür polis de "sol yanağın küsmesin" diyip bir tokat da o indirdi.

--spoiler--
traviandaki yağma birincisi.
156 dakika boyunca 1 dakika bile ileri saramadığınız, hiç boşluğa ve tekrara düşmeyen film.
1992 yılında doğu'dan istanbul'a gelen, uğradığı asimilasyon sonucu kürt olduğunu bile söyleyemeyen bir çocuk ve öğrenci hareketi içinde bulunan gençler..
filmin ayrıntıları mükemmel. hz. ali'nin fotoğrafı, bir kürt evindeki atatürk fotoğrafı, yarı hücre/öğrenci evinde ipe asılan havlu ve daha şimdi hatırlayamadığım pek çok ayrıntı film ve kişilerle ilgili ayrıntılar veriyor.
cemal'in kürt değilim ben aleviyim demesi nedendir bilinmez beni güldürmüştür.
yatay geçiş hikayesi filmin en komik sahnesidir, komik dediysem trajikomik.
ürkek bir çocuğun bir anda nasıl bir militan haline dönüşüp, en önde molotof atabildiğine şahit oluyorsunuz.
ama filmde kesinlikle kürt propagandası yok.
aksine silahlı ve silahsız devrim, sınıf intiharı, örgütlerin kadın erkek ilişkilerine bakışı gibi pek çok konu geçiyor.
he bir de ahmet kaya ve musa anter'in olduğu 2 sahne var.
insan keşke ben de görseydim de konser salonunun dışında dinleseydim diyor.

sanırım cemal için, kürt kimliğini kabul noktası otobüste kürtçe konuşan 2 işçinin otobüsten atılması oluyor, ya da lenin'den, musa anter'den yatakhanede gizli gizli okuduğu kitaplar.
filmin en acıklı sahnelerinden biri de cemal'in yine kendisi gibi doğu'dan gelip öğrenci hareketine katılan arkadaşı orhan'ın, polisten kaçarken göğsünden kurşunla yaralanması ve daha sonra kafasına sıkılan kurşunla infaz edilmesi.

izleyecek olanlara da bir notum var; bazı yerlerde diyaloglar kürtçe, o yüzden alt yazılı bir siteden izleyin.
bir kürtçe kökenli isimdir. anlamı ise kar fırtınasıdır.
"kirli savaş"ın en yoğun olduğu bir dönemde, üniversitedeki muhalif kürt öğrencilerini "olduğu" gibi vermeye özen gösteren bir başyapıt diyebileceğimiz bir film... etkisinden kolay kolay çıkılamıyor. izleyin izlettirin.

unutmadan

(bkz: yatay geçiş)
Güzel ve etkiyeci bir film şiddetle tavsiye ediyorum.
Kekoca sözler grubuna girer. Gerçek anlamı "fırtına" sanırım.
--spoiler--
abi, bunun sol tarafı küsmesin!
--spoiler--
bir insanın klişeşmiş bir tabirle devletine milletine bağlı iken nasıl bir pkk militanına dönüşür, onu çok güzel işleyen film. tuncelili alevi ve kürt vatandaş cemal üniversite okumak için istanbul a gelir. istanbul a gelişinden kısa süre sonra yarı legal konumda iş gören yck** nin istanbul üniversitesi ndeki elemanları olan bugünkü dyg nin temelini oluşturan insanlar cemal i kendi saflarına çekmeye çalışıyorlar, ona kürtlüğünü hatırlatmaya çalışıyorlar. fakat cemal bunu kesinlikle reddediyor ama bu insanlarla arkadaşlık ilişkileri sürüyor. sonra otobüste kürtçe konuştuğu için atılan yolcuları görünce bu insanlarla ilişkisi arkadaşlık ilişkisinden öteye gidiyor ve cemal resmen bu harekete katılıyor. iki defa göz altına alınıyor falan. yanındaki arkadaşı orhan kürtçe yoktur diyen spikere kürtçe sövdüğü için çıkan kavga sonrasında bu ikili yurttan atılıyor. 1992 nevruz unda gözaltına alınıp hapse giren ve okuldan kovulan cemal devletine bağlı bir genç olarak geldiği istanbul dan bir pkk militanı olarak ayrılıyor ve film böylece bitiyor. görüp ibret alınması gereken film.
film olarak güzel bir film deee... lakin anlattığı ????? kürtlerin yüzde yetmişinden bihaber bir film. muhafazkar dindar kürtlere kör bir film. sanki soğuk savaş kalıntılarının türkiyedeki uzantısı. hatta biraz daha zorlarsa kemalizmle laiklik biraderliğinde buluşacabilecek, bu minvalde kanat çırpan kucak açan ; lakin hakkını teslim babında da sanatında ödün vermeyen;
hülasa sanatı kabulum lakin mesajı asla.
çok doğal ve içten bir film ayrıca denildiği gibi kürt siyasi hareketinin propagandası yapılmıyor.
türkçesi fırtına demek olan 20. ankara film festivalinde yarışan ancak sadece başrol oyuncusunun küçük bir ödül alabildiği 170 küsur dakikalık izlenilesi güzeller güzeli filmdir.
tamam iyi film hoş filmde, biraz dikkatli bakınca tam da zamane etkilerinden nasibini aldığı belli oluyor. yönetmenini tanımıyorum, senaristide öyle ama sanki bi masa başına oturmuşlar, bak abi böyle bişeler oldu türkiyede gel bi film yapalım, ama kimsenin kalbi kırılmasın başımıza dert açmayalm diye yapılmış bi film.
senaristliğini ve yönetmenliğini kemal öz'ün yaptığı ve 14.11.2008 de galası yapılarak türkiyede sadece birkaç şehirde gösterime giren bir film,bahoz-fırtına.
yıllarca edip akbayram'dan dinlemeye alıştığımız "bekle bizi istanbul" kardeş türküler den vedat yıldırımın sesiyle filmin müziği olmuş. hem kürtçe hem de türkçe repliklerin bulunduğu filmi geçen sene yaz aylarında seyretme şansını buldum. kürt sinemasının son filmlerinden olduğu ifade edilen bahoz-fırtına için farklı sitelere göz attığınızda bunun büyük bir zafer olduğu, kürtlerin çektiklerinin en sonunda beyaz perdeye yansıtılabildiği, pkk nın girdiği faaliyetlerin -ki bana göre insanlık dışı ve hiçbir haklılığı yok- ne kadar haklı olduğu gibi ve benzeri yorumları alt alta okuyabiliyorsunuz.
evet, bahoz filminde "devrimci" olarak ifade edilen insanları ve 1990'ların devrim hareketlerini anlatıyor.

----- spoiler -----
film, küçük taşra kasabasında yaşayan cemal'in, üniversiteyi kazanarak geldiği istanbul'da yaşadığı yalnızlığın ardından tanıştığı arkadaşlarla sistem karşıtı bir devrimci olması ve kimliğini keşfetmeye yönelik arayışını ve yaşadıklarını konu alıyor.
----- spoiler -----

bahoz-fırtına filmini seyrettiğim zaman neler mi hissettim?

edindiğim bilgilerden, okuduğum bazı dökümanlardan ve yaşanılan bazı olaylardan bildiğim kadarıyla filme konu alınan istanbul üniversitesinde gerçekten "hemşericilk" yaklaşımıyla dağa yada kentsel faaliyetlerde kullanılmak üzere yandaş toplamakta olan bir grup hala bulunmakta.

cemil karakteri ile birlikte, aslında bu taraklarda hiç bezi olmayan, ana dili kürtçe olup da devrim,pkk gibi unsurları ve faaliyetlerini doğru bulmayan bir gencin, gerek eğitim aldığı üniversitede konuşmasındaki aksan ve hareket ve tavırlarındaki memleketçilik ile bizler tarafından hemşeri muhabbeti yapılan gruba nasıl itildiğini, gerekse doğunun batısında yaşayan halkın önyargıları ve bunu hareketlerine yansıtmasıyla kürtçe konuşan her kişiyi pkk lı olarak değerlendirip davranıp, kişinin içinde yüreğinde isyan tohumlarını serpiştirildiğini gördüm.

atatürk resmi ile başlayan filmde, serüvenin nasıl dağda sonuçlandığını farkettim.

ben türküm diyen herkesin mutlaka, mutlaka ve mutlaka seyretmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum, ancak at gözlüklerini çıkararak...

insan hatalarından her zaman ders almalıdır. bu nedenle kemal öz'ü yürekten kutluyorum ki, bize hatalarımızı görme fırsatı verdiği için bahoz'u çekerek....

ben seyrettim,yorumladım,dersimi çıkardım...bunları yapabildim çünkü ezberleri ve önyargıları bir kenara bıraktım...
istediğiniz kadar izleyin asla sıkmayan güzel, sıcak film. Müzikleri, oyuncuların içtenliği, duygusal sahneleri, gençlerin verdiği mücadele, cemal karakterinin okuyarak, yaşayarak, görerek bir şeylerin bilincine varması, arkadaşlar arasındaki sıkı dostluk hepsi defalarca izlenilmeye değer.
Kürtçe Fırtına anlamına gelmekte

Pkk'nin savaş komutanı Fehman Hüseyinin kod adı "dr bahoz"
üniversitelerde sol siyaset içinde olan öğrencilerin 90'ların başından 2000'lerin başına kadar *hiç değişmeden geldiğini gördüğüm ve etkinlendiğim filmdir. filmdeki birçok ayrıntı* * * çok gerçekçi olmuş. Bu kadar geç izlediğim için üzüldüm şimdi bak.
ankara'da kızılırmak sineması'nda 1750 ve 2050 seanslarında gösterilen muhteşem bir film. sadece üniversitedeki kürt hareketini değil, sosyalist, komünist hareketleri, halkın içindeki gündelik gerilimleri de nüanslarında yakalayabildiğimiz, birçok ünlü ismin de kastında bulunduğu bir filmdir ayrıca.

televizyonda kürtlerin olmadığından bahseden program ertürk yöndem'in trt1'de yıllarca devlet söylemini kafalarımıza kazıdığı, küçükken beni de kürtlere karşı dolduran perde arkası isimli programdır.

kantinde televizyondaki bu sözü duyan orhan (cemal'in okuldaki dönemdaşı olan kürt çocuk) kürtçe olarak "madem kürtçe yok diyorsun ben sana kürtçe söyleyeyim şerefsiz" demiştir, ve üzerine bir kavga kopmuştur. filmin çok vurucu sahnelerinden birisidir bu.
van'daki bütün sinemalarda yoğun bir şekilde gösterildikten ve gösterim bittikten birkaç hafta sonra "yoğun istek üzerine" bir daha gösterilmeye başlanan film.
gerçekten güzel ve etkileyici bir film.
15 Ocak tan 15 Şubat a kadar 10:45, 13:30, 16:15, 19:00 saatlerinde beksav'da gösterimde olacak kazım öz filmi.
hem kürt gençlerinin abilerinin geçtiği yolların öğrenip bundan ders çıkarmaları hem de türklerin izleyip yav demek böyle sıkıntılar çekiyormuş bu kürt gençleri diyebileceği kazım öz'ün elinden geçmiş hayli dokunaklı bir film.

mahsum, hiç bir şeyin farkında olmayan hatta filmlerdeki diyaloglardan birinde kendisine kürtlük bilincini aşılamak isteyen yurtseverlere; hem kürt olsam ne olur olmasam ne olur şeklinde tepki verebilen cemal*'den dağa çıkan bir insana dönüşümün aşamalarını görüyorsunuz.

bir fırtına* sahnesiyle başlayıp, cemal'in dağa çıkmasıyla biten filmde; fırtınanın film boyunca şiddetinin artıp azaldığını görüyoruz. öğrenci evlerinin basılmalarını, gözaltında işkenceler, polis fişlemeleri gibi sahneler bize bu sahnelerin hafızamızın uzak yerlerinde olmadığını hissettiriyor.

filmin bir hahnesinde kürt aydını musa anter'in bir kürt kurumunun açılışına geldikten birkaç gün sonra öldürüldüğü haberi o döneme ilişkim önemi ipuçlarından birini oluşturuyor. 9o'lı yılların başında ölümün hayattan daha çok cümle içinde geçtiği günler olarak hatırlanır. bu günlerde pkk itirafçısı abdulkadir aygan'ın musa anter'in öldürülmesi olayı jitem'in işidir demesi bize onca yıl korkularla ve uslu durmazsak başımıza geleceklerle ilgili yaşadıklarımızın anlamsızlığını birkez daha gözler önüne sürüyor.

filmin hoşuma giden güzel bir özelliği de ergenekon olayının harıl harıl tartışıldığı, yerlerin kazılıp cephaneliklerin bulunduğu, o dönem güney doğu'da görev yapmış önemli askerlerin şu an ergenekon olayından dolayı göz altına alındığı bir zamana denk gelmesidir. filmi izlerken o döneme gidip yaşananların anlamsızlığını ve gerçeklikle olan ilişkilerini gözlemleyebilmeniz için bugün yaşananlar önemli başvuru kaynağı niteliğindedir. iyi seyirler
ipek yolu dışında bursada gösterimde mi? çok merak ettiğim yazık ki kaçırdığım çok beğeneceğime emin olduğum hatta vizyona ilk girdiği gün istanbula gidip izleme planları yaptığım kazım öz imzalı film BAHOZ/fırtına...