bugün

Taşı toprağı altın sayılan.Dünya tarihinin baş rol oyuncusu.Medeniyetler beşiği.15 milyonluk nüfusu ile Türkiye nin en büyük şehri ayrıca çoğu ülkenin nüfusundan büyük şehir ülke.
sokaklarında, tek başına dolaşmanın bile ürkütücü olduğu şehir.
yaşadığım,dünyanın en kozmopolit şehri.kafanda canlandır gel istanbula bul,yanında canlandıramadıklarınıda gotur..taşı toprağı altın değildir,tecrübeyle sabittir.zor şehirdir.
her şeye rağmen yaşanası, adına şiirler yazılası, aşık olunası şehir...
daha enteresan daha tarihle içiçe ve daha kozmopolit fazla şehir olduğunu sanmıyorum dünyada...
yaşamama rağmen daha kız kulesine bile gidemediğim,çarpık yapılaşmanın hızla büyüdüğü,ülkenin doğadan en yoksun şehri...
(bkz: andre maurois)
kimi zaman dünyanın en güzel şehri gelebilir kimi zamanda bi gitsem şuralardan dedirtir..öyle bi şehirdir işte istanbul.her gün okula gitmek için kız kulesinin önünden geçtiğimi ama hala ziyaret edemediğimi de belirtirim. ne alakaysa.
yasanacak degil ozlenecek sehirdir istanbul. surekli orada kalinca, uc dort ay sonra bunalti gelir insana. muhtesem bogaz manzarasi bile bayagi bir gecekondu mahallesi gibi gozukmeye baslar insana. ve en yakin otogara yonelirsin gayri ihtiyari. nereye gidecegine karar verecek zaman bile yoktur neredeyse.
halbuki ayrildiktan uc dort hafta sonra, ciddi bir eksiklik hissetmeye baslarsin hayatinda. iki uc gece ust uste uyuyamadiginda nasil sersemlesirse insan, aynen onun gibi, garip hissetmeye baslar insan kendisini. neyin eksik oldugunu hemen farkedemezsin. tutun gibi cay gibi bi seydir bu. istanbuldur ozledigin.
duman'ın, eski köprünün altında albümünden oldukça gaz bir şarkısı. konserde sigara yerine başka bir şeyi demeden, diyemeden geçmesi de ayrı bir hoşluk tabi.

Bu şehir rakıyla yaşar
Bu şehir cigarayı çeker
Bu şehir gündüzü yaşar
Bu şehir her geceyi sever

Bu şehirin adamı söver
Bu şehir kadınını döver
Bu şehir kanımızı emer
Bu şehir için ölmeye değer
istanbul elinden öper
kendisinden ayrılınca çnemini bin kat daha artıran şehir
yaşanacak değil, gezilecek şehir. insanların saatlerini trafiklerde harcayarak hayatlarının önemli bir kısmını heba ettikleri ve beni aşağıdaki hesabı yapmaya zorlayan şehir.

Günde:
6 saat uyku
+ 10 saat iş
+ 2 saat sabah ve akşam yemekleri,uyanınca ve yatmadan önce hazırlık
=18 saat.

geriye kalan 6 saatlik dilimin de 2 saatini yollarda geçirir istanbul'da yaşayan dostlar. bu durumda kendilerine ayırabilecekleri tek sürenin ve hatta daha da iddialı olacak ama hayatlarının 3'te 1'ini yollarda geçirirler.
sevenlerinin, adına:
"ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar,
onu istanbul diye toprağa kondurmuşlar..."
şeklinde şiir yazdığı, onun dışında bir şehre adıma saray inşa etseler yine de ondan vazgeçmeyeceğim şehir.
güzel bir kadın.
(bkz: istanbul ve ben)
gezmek için süper yaşamaka için ise ızdırap verici bir şehirdir. gezmeye gelenler hep iç çekerler burada yaşamak için. ama daha bilmezler ki burada yaşamak para ister, cesaret ister, güç ister. zannederler ki bu şehrin insanı hergün denize karşı sigara tüttürür. bu şehirde insanlar sürekli koşarlar ya vapura ya otobüse yetişmek için. ama yine de güzeldir be istanbul.
Bir zil markası.Türk malıdır.Sahibi Zamanında Zildjian da çırak olan MEhmet adlı biridir
türkiye nin en kalabalık ili.

sanırım taşı-toprağının altın olmasından kaynaklanıyor (?)
pamela spence in bir sarkisidir. sozleri;

bir ortak geçmişimiz var
bir de hep açık yaralar
kendine hatırlattığın
fazla parlamış anılar
karşıma her yerde çıkan
30 yaş üstü adamlar
hep seni sevmiştim diyen
bir şeyler bekler bakışlar
yer çekimine yenik üstün başın
bir de hep güzel tınlamış adın adın
cebinde bir tek numaran kalmış artık
herkes için bir tadımlık
istanbul seni hapsetmiş
eski bir banda kaydetmiş
yüzlerce binlerce insan
aman allah hep bu şarkıyı söylemiş
istanbul seni kaybetmiş
ilaçlayıp berbat etmiş
davul gibi gerilen derini
aman allah kimbilir kimler inletmiş
eğer sana ihtiyacım var
dersen her an gelebilirim
kendinden bir vazgeçersen eğer
gerçekten sevebilirim
aşkımı gördüğün zaman
yenilmiş olman farketmez
kendini sevmezsen eğer
kimse gerçekten affetmez
(bkz: istanbul u dinliyorum gözlerim kapalı)
ahh istanbul, sensiz uyandığım her sabah yedi bela bir hırsız boşaltır yüreğimi... sensiz can ıssız, cânân ıssız, vuslatın bu kadar uzakken bana, özlemin neden bu kadar çok. özlediğimsin, yaşamak istediğimsin
necip fazıl tarafından güzel bir şiirle anlatılmış şehir.

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu istanbul diye toprağa kondurmuşlar.
içimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki istanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
istanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
istanbul,
istanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih`ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...
O manayı bul da bul!
ille istanbul`da bul!
istanbul,
istanbul...
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca`da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir "Katibim"i...
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
istanbul,
istanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıkoy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.
Ana gibi yar olmaz, istanbul gibi diyar;
Güleni şoyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
istanbul,
istanbul
(bkz: istanbul un cinsiyeti)
(bkz: 1453)
bu şehr-istanbul ki bî-misl ü behâdır
bir sengine yek-pare Acem mülkü fedâdır
nedim

-bu paha biçilmez istanbul şehri ki dünyada bir benzeri daha yoktur. onun bir tek taşına, iran diyarı baştanbaşa feda olsun.-
taşı toprağı altındır düşüncesiyle köyden ,ordan burdan tası tarağı toplayıp gelen ve sonunda altının babasını görmüş insanlardan oluşan şehir.
içinde bulunmaktan ho$lanmadığım,ke$ke hep hayallerimdeki gibi kalsaydı da yalnızlığımla özde$le$meseydi dediğim $ehirdir istanbul..insanı yorar...