bugün

allah'a inananların yükümlü oldukları eylem. olmadığını ispat et diye bir şey olamaz, çünkü iddia olduğuna yöneliktir. var diyen ispat etmek durumundadır.
mucize olduğu sanılan düşünce ve belleğin mekanizmalarının bir kısmı için :

(bkz: neuroplasticity)
(bkz: long term potentiation)

doğum evrelerindeki aksaklık sonucu oluşan yüzlerce hastalıktan sadece biri (bkz: spina bifida)
inananların neden yükümlü olduğunu anlamadığım eylem. ben kafana silah mı dayadım ki müslüman ol diye? neden böyle bir zorunluluğum olsun ki? ben inanıyorum ve gayet de mutluyum bu durumumdan.

sen yokluğunu ispat et de bari neden ateist olduğunu bil.
imtihan denilen olgudan bi' haber yazar kişisinin, yetersiz çığırtkanlığı.

Allah'ın varlığı ya da yokluğu üzerine bir çok varsayım ya da yoksayım ortaya konulabileceği gibi, bir çok argüman ve konu dahilinde yapılabilecek araştırmalar bunu anlayabilmek için yeterlidir.

Zira, dünya üzerinde doğan her insan inançlı bir şekilde dünyaya gelmektedir. Din denilen olgu, günümüz Afrika da ki yamyam kabilelerden tutun, bir çok ilkel diye nitelendirilen insan soylarında da mevcuttur.
Günümüz teknolojisi ile, insanoğlunun çözemediği bir çok gizem olduğu gibi, sürekli bir döngü karşısında neden sorusunu sorabilmek büyük bir külfet olmadığı gibi, gerekli olan bir düşüncedir.

Önemli olan bu işi, bir çocuğun saçma dünya izdüşümleri üzerine kurgulayıp, insanları zor duruma düşürebilecek! klişelerle çerçeveletmek olmadığı gibi, inanç denilen faktörü ön yargısız bir şekilde incelemek olmalıdır.
allah'ın yokluğunu ispat etmek kadar zordur.
varlığı ispat yokluğu ispattan daha kolaydır. 1000 kapısı olan bir ev var ve içeri girilebilirliğin ispatı için ilk açık kapıyı bulmak kafidir. ama içeri girilemezliğin ispatı için tüm kapıları kontrol etmek gerekir.
http://www.youtube.com/watch?v=B4U3iPedQFM
8:20 den sonrasını iyi izleyin.
bütün dünya alemi, uzaydakiler hepsi başlıbaşına birer ispat zaten. ya kardeşim illa beni inandır diyorsan geç aynanın karşısına iyice yaklaş. gözünün içine bak. ve bu göz nasıl oluşmuştur diye samimi olarak bir düşün. eğer gerçekten samimi düşündükten sonra ;
-enerji vardı, herşeyin başlangıcı su, big bang falan diyorsan senin bileceğin iş.,

görmesini bilene ve görmek isteyene heryer, herşey ispat.
ben kendime çoktan kanıtladım olduğunu. ve inanıyorum, böyle mutluyum. sen de kendine olmadığını kanıtla en azından neye inanmadığını bil. ancak ne yapıyosan yap ilk önce kendi egolarından arın ve samimi olmaya çalış.
bu hale gelip klavyeye basabilmektir.

milyonlarca spermden biriyken, senin daha hızlı olman ve böyle eşek kadar adam olabilmendir. düşünsene oğlum, milyonlarca spermden sadece sen girmişin yumurtaya ve sen olmuşsun. düşünsene milyonlarcasının da girdiğini.
allah'ı ispatlama çabası altında; mucize olarak bahsedilen gözün evrimi:

http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%B6z%C3%BCn_evrimi
mucizelere gerek yoktur. idrak edecek bünyeye sahip olmak yeterlidir.
(bkz: varlığı kendinden menkul)

güneşin varlığını gündüz olmasından anlayabiliriz. güneşi görmeye gerek yok.
Allah'ın varlığı ispatlanabilir.

Bir yaratıcının var olduğunun ispatı:

paradoks: ''allah varsa kendisinin bile kaldıramayacağı büyüklükte bir şey yaratabilir mi ?''

önce bu paradoksu çürüterek başlayalım:

büyük bir dikdörtgen düşünün içine bir kare ve üçgen çizdiğimi düşünün. ve bu kare ve üçgenin içerisine çizebileceğim en büyük çember bunların taşıyabilecegi en büyük alanlı cisimler olarak tanımlayalım.

şimdi üçgen kareye soruyor: bizim bir yaratıcımız var ise kendisinin bile taşıyamayacağı büyüklükte bir şey yaratabilir mi ?

yani benim kendimden büyük bir çember çizebilip çizemeyeceğimi sorguluyorlar. Evet ben kendimden büyük bir çember çizebilirim ancak benim çizdiğim çember benim taşımakla yükümlü olduğum bir şey değil. Yani 2 boyutta taşınabilen bir şey 3. boyuta geçtiğinde çok farklı bir anlam ifade ediyor. ancak üçgende karede bunu algılayamazlar çünkü benim taşıyabilecegim bir şeyin bir ağırlığı ve hacmi olması lazım. Ama 2 boyutta hacim ve ağırlık tanımlı şeyler değildirler.

Yani bugün bizim kaldırabildiğimiz bir şey üst boyuta geçtikçe şekil değiştirecektir ve üst boyut için çok farklı bir anlam içerecektir. dolayısıyla yaratıcının gücünün yetmeyeceği bir şey olmayacaktır. benim kendimden büyük olarak çizdiğim çemberin bana hükmedemeyeceği gibi. çünkü istediğim zaman o çemberi silebilirim. yani ben yarattığım şeye hükmedebilirim.dolayısıyla allahı 3 üncü boyutta düşünemeyecegimiz için ( yani allah bizlerden biri değildir )böyle bir paradoksun olduğunu da kabul edemeyiz.

aynı şekilde parmağınızın birini üçgenin yanına diğerini de karenin yanına koyduğunuzda onlar bunu algılayamayacaktır. çünkü siz 2 boyutta aynı anda farklı yerlerde olabilrsiniz ancak bunu anlamak 2 boyuttaki biri için mümkün değildir. ve siz 2 boyutta istediğiniz şekle girebilrsiniz 2 boyuttaki bunu da anlayamayacaktır. Azrail in aynı anda hem amerikadaki hemde türkiyedeki insanın canını nasıl aldığını boyut farkına bakarak çok rahat anlayabiliriz. çünkü bizim üst boyutumuzdaki bir varlık aynı anda birçok yerde olabilir. ve istediği şekle bürünebilir.

bilimsel olarak zamanın 4. boyut olduğu ispatlanmıştır. Çünkü biz zamanla var olup zamanla yok oluyoruz ve hiç bir şekilde zamanın önüne geçemediğimiz gibi zamana hükmedemiyoruz.yani zaman bize hükmediyor. Dolayısıyla eger 4 üncü boyutun üstünde bir boyut yoksa bile zaman bizim yaratıcımızdır.
allah'ın varlığı ispatlanır. az biraz biyolojiden anlıyorsanız, ve evrime inanıyorsanız allah'a da inanıyorsunuz demektir. tabi iş okuma işi, okuyan insan bilir.
olmadığı ispat edilemeyeceğine göre vardır.
Mecma-ül Bahreyne Vardığım Zaman
Hızrı Bulup Candan Kölesi Oldum
Ledün ilmin Bana Eyledi ihsan
Sırrı Sırrullahın Tamamı Oldum

Can Kulağı ile Beni Dinleyin
Ey Arifler Ehli Hakka Söyleyin

--"Birleşerek Beni Tavaf Eyleyin
Çünkü La Mekanın Mekanı Oldum"--

Her Bir Tarikattan istifa Ettim
Tarihi Hudaya iltica Ettim
Ey Harabi Hakka iktida Ettim
Şükür Bektaşiyyül Melami Oldum
şöyle bir çevrene bak ya da daha yakına; kendine.
kim? gözlerini bu kadar muazzam yaratabilir
kim? küçücük et parçası olan dilinden binbir çeşit tatları algılamanı sağlayabilir
kim? dünyadaki bütün kokuları ayırt eden et parçasından ibaret burnunu yaratabilir
kim? sonbaharda ölen doğayı ilkbaharda tekrar diriltebilir
kim? .
mümkün değildir. ayrıca ispatlaması gereken iddia sahipleri yani inananlardır. tanrı ya da allah insanın aklının içindeki bir hayaldir, insan aklının yetmediği yere getirdiği cevapları tanrı olgusyla doldurmuş ve erişemediği noktaya tapmıştır-tapmaktadır.

aynen insanoğlunun bilincini ruhu zannetmesine benzer.
allah'ın kuran'da da söylediği üzere, hidayet vermediği kullarının hâlâ allah'a delil aramasıdır.
hiçbişey yoktan var olmaz, vardan yok olmaz diyen zihniyetlerin buna rağmen yoktan yaratılan dünyaya rağmen diretmesini komik gösteren başlık. (bkz: islama dön putperest pezeveng) http://www.youtube.com/watch?v=84bwUjTr710
kurani kerim ve peygamberlerimiz bunun kanıtıdır.
tek soruyla mümkündür.

http://www.youtube.com/watch?v=WWc9iT1R72U
allah'ın var olmadığını düşünen biri çıkıpta bir gün insan vücudunun tıpatıp aynısını yaparsa tebrik edeceğim. aksi halde neyin tasası, neyin sorunu bu yok sayma olayı anlamadım gitti.

yahu bırak insanı, mikroskobik bir canlıyı yapsın. şöyle o canlı içindeki dolaşım, sindirim vs olayını bir yapsın insan gözüyle. sonra "allah yoktur, işte ispatım" desin. yapabildiğin devede pire sayılmayacak büyüklükte şeylerken nasıl bunu diyebiliyorsun anlamak mümkün değil.
o kadar çok kişi inanıyor ki , yoksa da kendiliğinden oluşacak amk. evet.
böyle bir millete defalarca siyasi kurtarıcı göndermesi en büyük ispatlarındandır.