bugün

entry'ler (958)

milan baros

tek cümle ile özet gerekirse; in haldun we trust' ın galatasaraya kazandırdığı en güzel şeylerden biridir.

adriana lima

benim güzellik kavramım çok çok farklı olduğundan dolayı beni çok çok aşırı cezbetmeyen bir kişilik kendileri. bana sorsan bir anna torv 10 kat falan daha güzeldir heralde. biliyorum bir çok arkadaş "oha!" diyebilir ama dediğim gibi benim güzellik anlayışım çok farklı.

steve jobs un çığır açtığı yalanı

steve jobs'ın çığır açtığı doğrudur, buna karşılık açtığı çığırı çok iyi kullanıp milleti on numara söğüşlediği de doğrudur. eğer bir kez apple ürünü satın alırsanız hep almak istersiniz. fiyatı önemli değildir, çünkü kaliteli ve her zaman piyasadaki muadillerinden farklıdır apple'lar.

sözlük yazarlarının itirafları

ehehe. ne desem bilemiyorum. hayatım bazı şeyleri istemek ve elde edememek üzerine geçmekte. her gün başka bir şey hayal ediyorum ve gerçek olmuyor, gayet de bildiğim üzere. hayat nedense istediklerimi vermeme -veya çok üstün sıkıntılardan sonra verme- konusunda gayet bonkör davranmakta bana. bazen hayatı tenasül uzvuna takmayan bi insan olup çıkıvermek istiyorum, bir gecede. sabahı, akşamı belli olmayan, yedi yirmidört kafası iyi olan falan böyle. neblim, bi motorsiklet klübüne üye olup -kapadokya'ya gezi düzenleyenlerinden değil- deli gibi dehşet saçmak istiyorum. bazen aynı kaybedenler klübündeki gibi dünyayı sikine takmayan bi radyocu olmak istiyorum. bazen deliler gibi kafayı bulup sağa sola sarkıp dayak yemeyi istiyorum. sonuç olarak; istediğim hayatı yaşamak istiyorum, zorunda olduğum hayatı değil.

zorunda olmak, hayatta en nefret ettiğim şeydir benim aslında ve, ne yapacağım konusunda bir fikrim yok. aynı rahibe günah çıkartır gibi hiç tanımadığım birisiyle saatlerce konuşmak istiyorum. ön yargılar olmadığından dolayı çok daha anlayışlı olmaktalar onlar. kısaca en iyi insan tanımadığın insandır düsturunu benimsiyorum bir yerde.

işte böyle dostlar. hayat genelde istediğinizi vermiş gibi gözükür ama sol kroşesi her zaman havadadır. en hazırlıksız anınızda yakalar sizi, sonra da havluyu öyle bir atarsınız ki tek düşünceniz o ringden kaçmak olur.

baban ne iş yapıyor

en zevkli cevap da "serbest meslekle uğraşıyor hocam" dır. gayet serbest bi şekilde çalışıyo yani. bi zorlama falan yok.

fifa 12

demosundaki joystick problemini çözmek için: gidin bir logitech joystick alın. hem senelerce kullanırsınız hem de o görmedi bu oyundan attı sorunu olmaz.

oyuna gelince, oyunu zar zor açabilmiş olmamdan dolayı yorum yapamayacağım.

sözlük yazarlarının nefret ettiği huyları

inatçı olmak. sinir oluyorum bu huyuma. inat edilmeyecek şeylere inat ederün ben.

üniversiteyi bakire bitirebilen kız

şu bitiremeyenlerden biri de bana rastlasın anasını satayım yahu. hepsi namus timsali lan, biz hala elizabeth.

şakası bi yana gayet kolay olan bi durum, benim gözlemlerime göre.

girişi güzel olan şarkılar

guns n' roses - paradise city

şarkı zaten efsane orası ayrı da o intro, o ton...

hayır slash ibnesi nasıl yakalamıştır o tonu bugün hala merak ederim.

ünal aysal

adnans gibi ucubelerden sonra ileriyi görebilen, kişiliği ve duruşuyla her yerinden galatasaraylılık akan, söyledikleri de birer birer çıkan über insan, über başkan.

çok yağladım ama, içimden geldi be. adnansdan beri galatasarayla aramızda olan buzları eritti bu adam, az bile.

pro evolution soccer 2012

nedense bir türlü oynamayı beceremediğim oyundur. top playerde kim oynuyor olursa olsun deli gibi çalım atıyor şerefsizler. daha rahat gol atabilmenin bi yolunu bulamadım. kaleciler tam manasıyla rezalet. ilk maçımda ters bi topta defansa çarpan topu sadece mal mal bakarak içeri alan kaleciyi gördükten sonra bi düşündüm allah allah ben beginnerde falan mı oynuyorum diyerekten. çalım mevzuu (eğer atmayı becerebilirsen) her oyuncuyu messi yapmış. şutlar geçen seneye göre efsane ama hala istediğim kıvamda değil. bir kere yanında oyuncu varken şut çeken adamın topu balon gibi 20 metre havalanmaz, senelerdir peste olan gerzekçe bir durumdur ve nedense düzeltilmez.

bu kadar aptal kalecilere rağmen napoliye milanla 2-0 yenilmem senelerdir pes oynayan bünyemde tahribat yarattı. birileriyle oynarken tamam da bilgisayara karşı ı ıh.

editto: oynadığım en kötü peslerden olma şansı yüksek.

editto 2: direkten dönmüş bu oyun. tam sürüme kadar düzeltirlerse çok güzel bir oyun olacak ama benim defansın kevgirden beter olması acayip sinirimi bozmakta. yapay zekadan top alınmıyor amuğa koyim.

imsaktan önceki son sigara

bütün tadıyla içilen, sonraki 9 ila 16 saat arasında (ramazanın o seneki zamanına göre değişen) sigara içilemeyeceğinden dolayı her nefesi sigara tiryakisi için önemli olan sigaradır. tadı bi farklı gelir haliyle.

fringe

bu diziyi fazla izlediğime kanaat getirdim az önce. pendik dolaylarında imsaktan önceki son sigarayı içerken dışarıdan 30 saniye kadar belirli bi frekansta devam eden sonar sesine benzer bi ses duydum. ya kafayı yiyorum ya da pendikte ne olduğunu açıklayamadığım bi olay oldu.

dizi ile ilgili tonla yazacak şeyim var ama kafayı yemediğime inanmam gerekiyor önce.

baştan aşağıya boke belenmiş umumi tuvalet

(bkz: eni vici boke)

silik butonunu sikik olarak okumak

(bkz: algıda sıçıcılık)

sevgilisinin üstsüz güneşlenmesine kızmayan erkek

modern ve yedekte 2. sevgiliyi tutan sevgilidir.

saints row the third

saints row adlı serinin 3. oyunu. artık gta çakmalığı modunu iyiden iyiye aşmıştır. oyunda gerçek hayatta yapamadığınız şeyleri (gerçek manasıyla söylüyorum bunu, kendinizi topa koyup fırlatma gibi über şeyler) yapmanızı sağlayacak gibi duruyor ilk teaserler itibariyle.

ha güzel mi olacak, sanmıyorum ama torrentten çekilmeye değer. çıkış tarihi 18 kasım 2011 gibi gözüküyor, tabi ertelenmezse.

sasha grey

saints row: the third' de seslendirme yapacakmış. eh oynamaya bahane oldu işte.

anal ilişki kadına zevk verir

yanlış bilgi. anal ilişki erkeğe zevk verir. çünkü erkeğin penis başından yola çıkan sinirler omuriliğie kuyruk sokumundan bağlanır, yani dolaylı olarak erkeğin amiyane tabiriyle "göt deliği" nin hemen arkasından geçer. giren çıkan durumunda oradaki sinirler de uyarılır haliyle.

editto: erkek anatomisi ile ilgili bir bilgidir. homo arkadaşlarımızın (both sexual and phobic ones) bilgisine.

okan üniversitesi

sırf vakıf üniversitesi diye atılmayan bok kalmayan okulum. okulu babasının keyfine uzatanlar var, okumaya değil de "non-stop partying" e gelenler var, zekası pırasadan hallice olup diploma alanlar var, evet bütün bunlar kabulüm ama 1 senedir okumakta bulunduğum bilgisayar mühendisliğinde bir tane bile hocamın bize "müşteri" gözüyle bakmadığının ve hepsinin de bizi iyi yetiştirmek için çabaladığının farkındayım. çoğu defa tenkit de yemişimdir bu konuda, "adam ol lan!" minvalinde.

yazmaya niyetli olan arkadaşlar varsa yazsınlar, öyle bahsedildiği gibi bi okul değil kesinlikle. gelin, görün, hocalarımızla konuşun, kararı sonra verin.